Şehir, Müzik ve Bir Dönüşüm Öyküsü… Prof. Sonia Tamar Seman(*)


Toplam Okunma: 4027 | En Son Okunma: 10.04.2024 - 19:03
Kategori: Kitaplar

Özgür Akgül’ün “Romanistanbul” kitabı Punto yayınlarından çıktı… Roman müzisyenler, tarihsel olarak Türkiye’deki eğlence piyasasının ve müzik üretiminin önemli bir parçası olmuşlardır. Roman müziğine turistik bir bakış temelinde kurulan egzotikleştirme süreci ve düğün çalgıcılığından stüdyo müzisyenliğine uzanan pratikleri; hem Roman kimliğindeki, hem de toplumun müzikal beğenileri ve beklentilerindeki dönüşümleri yansıtmakla birlikte Romanların, popüler müziğin şekillenişindeki belirleyici rolüne de işaret etmektedir…

Roman müzisyenler, tarihsel olarak Türkiye’deki eğlence piyasasının ve müzik üretiminin önemli bir parçası olmuşlardır. Eğlence dünyasında her zaman önemli bir yer tutmuş olan Roman müzisyenler, toplumsal hafızamızda, genel olarak egzotikleştirici bir algı çerçevesinde yer almışlardır. Ağırlıkla turistik bir bakış temelinde kurulan egzotikleştirme süreci, ticari beklentilerin de etkisiyle kurgusal görsel malzemeler olarak ‘renkli’ Roman figürlerini öne çıkarmaktadır. Son dönemde bir yandan bu bildik algının en yaygın örnekleri, Çingene mahallesi komedileri biçiminde televizyon dizilerinde ve çeşitli tiyatro/müzikal gösterilerinde üretilmeye devam ederken, diğer yandan, yeni bir bakışla yorumlanması gereken müzikal ürünlerle karşılaşmaktayız.

Roman müzisyenlerin potansiyellerinin keşfedilerek gitgide daha yoğun bir biçimde özgün projelerle ortaya çıkması ve bu temelde yeni Roman figürlerinin kurulması şeklinde özetlenebilecek olan bu sürecin, hâkim Roman algısının dönüşmesi anlamında taşların biraz yerinden oynadığı bir ortamı tasvir ettiği söylenebilir.

Roman müzisyenler etrafında oluşan ve sayıları gittikçe artan enstrümantal projeler, müzikal açılım olanakları sunarken belli müzikal dönüşümleri de somut şekilde ortaya koymaktadırlar. Dolayısıyla, bu süreci taşlar tekrar yerine oturmadan belli dönüşümler için elverişli bir dönem olarak yorumlamak mümkün görünüyor.

Kitapta (Romanistanbul/Özgür Akgül) anlatılan dönüşümün en önemli aktörlerinden olan Roman müzisyenlerin müzik piyasasındaki konumları, müzik piyasası ile geleneksel müzik üretiminin iç içe geçtiği, alışılagelmiş ‘çalgıcı’ nitelemesinin dönüşümü olarak özetlenebilecek bir süreçle şekilleniyor.

Müzikal üsluplar ve icra biçimleri hızla değişip yeni yaklaşımlar ve sunum biçimleriyle gündeme gelirken, günlük hayat içerisinde sürekli tekrar tanımlanmak durumunda kalan müzik-kimlik ilişkisi yeni dinamikler kazanıyor, genelgeçer yargıları zorlayan gözden geçirmeleri zorunlu kılıyor.

Roman müzisyenlerin düğün çalgıcılığından stüdyo müzisyenliğine doğru genişleyen pratikleri, hem Roman kimliğindeki, hem de toplumun müzikal beğenileri ve beklentilerindeki dönüşümleri yansıtıyor; ama aynı zamanda, Romanların, popüler müziğin şekillenişindeki belirleyici rolüne de işaret ediyor.

Kendine özgü ve renkli müzik hayatıyla, geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye sınırlarını aşan bir ilgi ve talep oluşturan İstanbul’un, 20. yüzyılın ortalarından itibaren hızlanan müzikal serüveni, çok çeşitli açılardan ele alınmayı bekliyor…

Çoğunluğun kitle iletişim araçlarından ‘son kullanıcı’ olarak takip ettiği, piyasada kendiliğinden gelişen bu süreci görece ‘içeriden’ bir gözle tasvir etmeyi, pratikte yaşananı kayda geçirmeyi ve kavramsallaştırmayı hedefleyen bu çalışma, her şeyden önce bir anlama çabası olarak da görülebilir.

Punto Yayınlarından çıkan Romanistanbul kitabı toplumsal gruplar temelinde oluşan müzikal bağlamlardaki iktisadi alış-veriş olgusunu eleştirel bir gözle ele almaya yönelik bir çağrı olarak değerlendirilebilir. Akgül, Roman müzisyenlere ilişkin bir etnografiyle, piyasanın işleyiş biçiminin ve piyasada geçerli olan estetik kriterlerin izini sürüyor. Bu çalışma , bu açıdan, müzikal pratiklerin idealize edilmiş temsil biçimlerini, profesyonellikten ve gündelik hayatın kaygılarından kopuk bir şekilde yeniden yaratmayı reddeden, özgün bir etnografi niteliği taşıyor. Akgül, Türkiyeli Romanların müzikal faaliyetleri konusunda eksikliği hissedilen araştırmalara önemli bir katkıda bulunuyor. Bu çalışmanın en çarpıcı yönlerinden biri de, araştırmanın ortaya koyduğu soruların temel motivasyonu olarak “sesini duyurma” işlevini vurgulaması:

Romanistanbul kitabının yazarı Özgür Akgül’ün çalışması, genel anlamda, Gayatri Spivak’ın “kayda geçmemiş sesleri kurtarmak için, şimdiye kadar yazılanları metinlerarası ve eleştirel bir gözle okuyarak madunların sesini duyurma” çağrısına verilen bir yanıt olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan, Akgül, Türkiye müzik sahnesinin ayrılmaz bir parçası olan, “isimsiz kahramanlar” olarak nitelendirdiği insanların sesi oluyor.
__________________________________________
(*) Prof. Sonia Tamar Seman: Teksas Üniversitesi/Austin, Müzikoloji ve Etnomüzikoloji Bölümü,
Ortadoğu Çalışmaları Merkezi
(**) Punto Yayınları




Hoşgeldiniz