İngiltere’de Canlı Müziğe Ruhsat / Türkiye’de Yaz Gürültüleri… Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 3667 | En Son Okunma: 09.05.2024 - 01:48
Kategori: Toplum ve Müzik, Yazarlarımız: A.Sarı

Onlar bu yasağı gençliğin şiddet eğilimini arttırdığı gerekçesiyle koymuşlar. Ruhsatı alması gerekenler de müzisyenler değil, mekan sahipleri. Konu içerik açısından düşünüldüğünde birçok alt başlığa ulaşmak mümkün ki bunun en başında niteliksiz ve de kimine göre zamanlı, kimine göre ise zamansız müzikle çevreye dağıtılan gürültü kaynağı geliyor. Eğlence ortamının içindeki küçük bir azınlığın mutluluğu, ortamın çevresinde ikamet eden sakinlerin mutsuzluğunun nedeni oluyor ve bu durum, her yaz başımıza geliyor….

Buna mekan dışındakiler açısından gürültü diyoruz. Üstelik Türkiye’de durum sadece eğlence mekanlarının yüksek volümlü müziğiyle kalmıyor. Sünnet veya evlenme düğünlerinin konvoylarının korna seslerinden, sokak arası düğünlerindeki sesi sonuna kadar açılmış hoparlörlü müziğe, havai fişek patlamalarına dek her zaman hayatımızın içinde kendini gösteriyor. Sokak aralarındaki satıcının hoparlörünü ise sadece anımsatmakla yetiniyoruz.

Toplum olarak gürültüyü işimize gelmediği oranda gürültü olarak değerlendirdiğimizi ayrıca belirtmek gerekiyor ki çözülmesi gereken ana sorun burada yatıyor.

Toplum hayatında eğlence doğal bir ihtiyaç.

. . .

Eğlence gürültüsü de toplumun vazgeçilmez ögelerinden.

O halde yerel yönetimlerin çözüm bulmakla yükümlü olduğu ama çözüm üretmedikleri bir durum ortaya çıkıyor. Eğlence mekanları için özel alanlar ve mekan bölgeleri Türkiye’nin ekonomik koşullarında tek çözüm gibi görünüyor. Ses yalıtımından, diğer son teknoloji ürünü “sadece istenilen yöne ses veren hoparlörler” e ilişkin çözümler maliyet yüksekliği veya bir arada yaşama bilinçsizliği nedeniyle rağbet görmüyor.

Ülkemizde uygulanan gürültü yasağına karşı çıkanlar “hiçbir yerde koşullar bu kadar ağır değil” diyerek yakınıyor.

Oysa İngiltere bugünlerde çok daha ileri bir maddeyi, ‘canlı müziğin sonunun gelişini’ tartışıyor. 2003′te çıkan bir yasa, “gençliğin şiddet eğilimini artırıyor” gerekçesiyle canlı müzik organizasyonlarını ruhsata bağladı.

Şimdi ruhsat için bürokratik işlemlerle uğraşmak istemeyen mekân sahipleri canlı müziği tercih etmiyor; İngiltere’de bu uygulamaya canlı müziği öldürdüğü, pek çok grubun barlarda tecrübelenmesini, müzikal kişiliklerini geliştirmesini önlediği gerekçesiyle karşı çıkılıyor.

Her problem, her görgü, her örnek biraz daha çözüm demek…

Eğlence hayatımızın mekanlarında açıktan kapalıya, sokaktan denize; iyi düşünülmüş, saplantılardan, takiyyecilikten kurtulunmuş, insan sosyal hayatı açısından objektif yeni bir yasal düzenleme gerekiyor.

Yoksa şimdiye değin olduğu gibi hep gelen gideni aratıyor…




Hoşgeldiniz