Hazin Bir Ölümün Düşündürdükleri… Salih Zeki Çavdaroğlu


Toplam Okunma: 4547 | En Son Okunma: 27.03.2024 - 06:21
Kategori: Cevabi Yazılar, Değerlerimiz

10 Ağustos 2009 akşamı HaberTürk televizyonunda 87 yaşında bir adamın, sabah erken saatlerde çıkarak bakkala gittiğini, bakkaldan ekmek ve sütünü alıp dönerken, evinin önünde geçirdiği kalp krizi sonucunda kaldırıma düşüp hayatını kaybettiğini, cesedin savcı gelene kadar 3 saat gibi uzun bir zaman süresince kaldırım üzerinde yırtık bir çarşaf altında yattığını, ancak Savcı’ nın gelip, gerekli incelemeyi yapmasından sonra cesedin morga kaldırıldığını öğrendim.

Böyle hazin bir ölüm muhakkak her insan için söz konusu olabilir. Ancak, ölüm sonrasında saatler boyunca yanından kediler ve köpeklerin dolaştığı bir ceset, o ülkede başta devlet olmak üzere bütün kurum ve bireylerin utancıdır.

Hele yerde yatan kişinin ismi Etem Ruhi Üngör ise, Türkiye Cumhuriyeti’nden bir yaş büyük ise, etnomüzikolojik araştırmalarıyla uluslararası bir ün kazanmış bir Organolog (çalgı bilimci) Profesör, araştırmacı-yazar, Türk Çalgıları konusunda 400 çalgıdan oluşan Dünyanın en büyük bilimsel enstrüman özel kolleksiyonu sahibi bir insan ise, bu ayıbın boyutlarını ölçecek bir birim bulamazsnız.

Hele hele devlet olarak ona, Türk kültür ve sanatına yaptğı büyük katkılar sonucu Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından 2007 yılında, ödül verilmişse,101 Türk büyüğünden biri olarak kabul edilmiş se,Başbakan Erdoğan`ın da katıldığı bir törende ödül verilmişse, 2008 yılında TBMM tarafından `Üstün Hizmet Ödülü` nü Başkanı Köksal Toptan`ın elinden almışsa, böyle bir duyarsızlğın dozu hiçbir özürle geçiştirilemez.

Üngör’ e karşı, gerek Kültür Bakanlığı, gerekse yaşadığı yerin Belediyesinin umursamazlığı, kayıtsızlığı bununla da kalmamış, cenazenin defin işleminde de devam etmiştir. 11 Eylül günü basında çıkan haberlerde Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Camii’ nden ikindi namazından sonra cenaz namazının kılınacağı bildiriliyordu. Ben de o vakit içinde belirtilen camiye gittim. Cami avlusunda Üsküdar Belediye Başkanı, Niğde Valisi ve CHP İstanbul İl Başkanı’ nın çelenklerine rağmen cenaze yoktu. Avluda onun yakınında bulunan öğrenci ve sevenlerinden oluşan küçük bir grup cenazenin gelmesini bekliyordu. Telefonla ulaşılan bir kişi, cenazenin apar topar alınıp, Çanakkale’ nin bir köyüne defin için götürüldüğünü bildirdi. Akşam haberlerinde televizyonda bu gerçeği de gördük. 30-40 kişilik bir köy cemaatince kılınan namazdan sonra Üngör’ ün naaşı bu köy mezarlığına defnedilmişti.

Böyle mi olmalıydı? Elbette ki hayır. Böyle bir oganizasyon yokluğunun önüne devlet, veya yerel belediye veyahut bir sivil toplum örgütünün girişimiyle geçilebilirdi.Bu olmadı…

Bütün bu olumsuzluklar maalesef yaşanmıştır. Etem Ruhi Hoca bu vefasız dünyadan Hak’ kın rahmetine kavuşarak çilesini doldurmuştur. Bundan sonra böyesine pervasız bir duyarsızlık ise, onlarca yıllık bir millî kültür birikiminin yok edilmesini gündeme getirecekir.

Zira, merhumun evinde aralarında Tamburi Cemil Bey`in tamburu, Şeyh Nasır Abdülbakî Dede`nin, Kazasker Mustafa İzzet`in ve Neyzen Tevfik`in neyleri, Sultan Abdülaziz`in lavtası ve Anadolu ile yurtdışından birçok nadide enstrümanın bulunduğu 750`den fazla müzik aleti bulunmaktadır. Sağlığında büyük bir heyecan ve gayretle gerçekleştirmek istediği ‘ Millî Müzik Aletleri Müzesi’ ni bir türlü kuramadı. Hiç zaman geçirilmeden bu değerlerin koruma altına alınması şarttır. Muhtemelen Hoca’ nın bu konuda bir de vasiyeti bulunmaktadır.

Ayrıca onun yakınında bulunan kişilerce, Üngör’ ün sağlığında onca uğraşına rağmen bastırmayı gerçeleştiremediği 12 adet kitap taslağının bulunduğu ve her birinin müzikolojik anlamda büyü önem taşıdığı belirtilmektedir.

İlgili kişi veya kurum bu günden tezi yok , bu konuda üstüne düşeni yapmalıdır.

Sonuçta ”O” na Allah’tan rahmet dilemekten başka bir söz bulamıyorum…
____________________________________________

http://ferahnak.wordpress.com/2009/08/12/hazin-bir-olumun-dusundurdukleri-salih-zeki-cavdaroglu/

.




Hoşgeldiniz