Doğumunun 170. Yılında Musıkimizin Güfte Şairi: Mehmet Sâdi Bey (1839-1902)… S. Zeki Çavdaroğlu


Toplam Okunma: 5583 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 22:12
Kategori: Fikir Yazıları

Geleneksel musıkimiz repertuarının ön saflarında yer alan bir çok şarkının güfte yazarı Mehmet Sâdi Bey, maalesef müzik mahfillerinde adından pek söz edilmeyen büyük bir şair ve güfte yazarıdır. Yazdığı şiirler, başta Hacı Arif Bey ve Şevki Bey gibi zirve bestekârlarımızın muhteşem bestelerini meydana getirmiştir. “ Bakmıyor çeşm-i siyah feryâde” yi duyan her musıkişinas bunun nihavent makamında bir Hacı Arif Bey şaheseri olduğunu bilir de, bunların arasında kimi, güfte yazarının kim olduğunu bilmez ve hatta kim olduğunu merak dahi etmez. Bu önemsenmeyiş, musıkîmizde alışılagelmiş umursamazlıkların başında gelir…

Zira, şarkılarda besteye ilham veren en önemli unsur , onun sözleridir. Maalesef bir eser dinleyiciye sunulurken, onun Bestekârı, makamı, usulü , gerektiğinde v.d. özellikleri açıklanırken, nedense ona hayat veren söz yazarının kim olduğuna pek önem verilmez.

Merhum üstâd neyzen Halil Can yıllar önce bu durumdan şöyle yakınır :

Bizde her nedense, lâ dinî mahiyetteki eserler eserler üzerinde, tertib edilmiş mecmualarda, bestekârların isimleri yazılır da, güfte sahiplerine ehemmiyet verilmez. Dinî eserlerde ise vaziyet tamamen aksidir. Güfte sahipleri, mutasavvıf şairler ve pek çoğu da , mürşidlik mertebesinde olduklarından, bu zatların müridleri tarafından bestelenen çeşitli dinî musıkî şekillerindeki eserlerde, güfte sahibi ekseriya bellidir de, bestekârları belli değildir…Zaten din dışı eserlere ait elimizde ‘ Haşim Bey Mecmuası’ ile, bundan biraz daha mufassal olan ‘Hanende’ den başka derli toplu bir mecmuamız yoktur. Her iki mecmuada da güfte sahiplerinin isimlerine seyrek rastlanır. Halbuki , besteciye ilham veren güftenin taşıdığı ve güfte sahibinin kariha vüsatinin telkin ettiğ manalardır…” (1)

Ülkemizde bu güne kadar yazılmış güfte mecmuaları konusunda :
“….Sayıları kesin olmasa da basılmış olanlarla birlikte tahminen 500’e yakın güfte mecmuası vardır. her geçen gün sayıları gittikçe artmaktadır. XV. yüzyıldan bu yana yazma ve basma bu kadar mecmuanın varlığı ve bunları incelemek bir üniversite bünyesinde ayrı bir kürsüyü gerektirir kanaatindeyim…” (2)
denmektedir.

Bu 500 civarındaki mecmua üniversitelerimizin ve tarihçilerimizin gündemine girerse bugüne kadar güfte yazarı karanlıkta kalmış bir çok şarkının sözlerinin kime ait olduğu ortaya çıkacaktır.

Mehmet Sadi Bey de bu güfte yazan şairlerden biridir. Dârü’l Maarif’ teki öğrenimini bitirdikten sonra önce 1857’ de Hariciye Nezareti (Bu günkü Dışişleri Bakanlığı)nde memuriyet görevine başladı. 1860’ ta buradaki görevinden ayrıldıktan sonra ölümüne kadar çeşitli devlet kurumlarında görev yaptı.

Kendisinin yazdığı şiirler “Gülşen-i Âsâr” isimli divânında toplanmış olup, bu divan içinde 150 kadar şarkı güftesi bulunmaktadır. (3)

Şiir ve güfte yazarlığı dışında iyi bir hânende, aynı zamanda bestekâr idi. Ancak, onun güfte şairliği, diğer yönlerini oldukça gölgede bırakmıştır.

Hacı Arif Bey’ in çağdaşı olan ve onun şarkı formunu geliştirdiği yıllarda , Mehmet Sadi Bey, onun samimi bir dostu olarak yanındadır. Öyle ki Sadi Bey’ in Çengelköy’ deki dillere destan konağında Cuma geceleri yapılan musıki fasıllarının bir numaralı davetlisi Hacı Arif Bey’ dir. Fasıl bitiiğinde de evine dönmez orada yatılı misafir olarak kalır. Bazen geceleri uykusu kaçtığında, akşamki fasılda Mehmet Sadi Bey’ in bir kâğıda yazıp verdiği güfteyi hemen o gece bestelemeye başlar. Hatta bazen güftedeki bir mısranın çıkarılması veya eklenmesi gerektiğinde, Sadi Bey’ i de uykusundan uyandırarak, onunla bu konuda fikir alışverişinde bulunduğunu, Sadi Bey’ in torunu ve ülkemizin yetiştirdiği büyük folklorcu ve halk musıkisi üstâdı Sadi Yaver Ataman (1906-1994) anılarında anlatmaktadır. (4)

Hatta böyle gecelerde ortaya çıkan şarkıları “ Hacı Arif Bey’ in Gece Yarısı Şarkıları” olarak adlandırır. Bunlara örnek olarak da :

“Hatâdır yâdedilmek bî vefâ nâmiyle dilberler” sözleriyle başlayan Hicaz,

“ Haberinvar mı sabâ kâkül-ü cânânımdan” sözleriyle başlayan Sabâ,

“ Ahter-i düşkün garib-ü âşık-ı âvâreyim” sözleriyle başlayan Nihavent, şarkıları gösterir.

Hacı Arif Bey’ in şarkı repertuvarımızda bu gün bilinen 340’ a yakın eseri bulunmaktadır. Bu şarkıların 31 tanesinin sözlerinin Mehmet Sadi Bey’ e at olduğu göz önüne alınırsa, bestekâr ile güftekâr arasında çok yakın bir alışveriş bulunduğu anlaşılacktır.

Mehmet Sadi Bey, güfteleriyle Hacı Arif Bey’ in ve öğrencisi Şevki Bey’ in önemli bestelerine katkıda bulunur. Ayrıca onun yazdığı güfteler , Lâtif Ağa, Tanburî Ali Efendi ve Hacı Faik Bey gibi bestekârlarca da tercih edilecektir.

A) Hacı Arif Bey tarafından bestelenmiş güfteleri;.

1-Sende acep uşşaka eziyet mi çoğaldı (Kürdilihicazkâr)
2-Düşer mi şânına ey şeh-i hûbân ( “ “ “ )
3- Deşme dağ-i sine-i sûzânımı (Kürdilihicazkâr)
4- Âteş-i sûzân-ı firkat yakdı cism-ü cânımı (Hicaz) ‘Bu şarkı kimi kaynaklarda Hacı Faik Bey’ e mal ediliyorsa da , Mehmet Sadi Bey’ in torunu Sadi Yaver Ataman, dedesinin notları arasında Hacı Arif Bey’ e ait olduğunu söylemektedir.’
5-Hatâdır yâdedilmek bivefâ nâmiyle dilberler (Hicaz)
6-Tasdî edeyim bâri biraz da suhanimle (Hicaz)
7- Sende acep uşşâka eziyet mi çoğaldı? (Hicazkâr)
8- Güldü âçıldı yine gül yüzlü yâr (Hicazkâr)
9- Nevrûz-i bahâr oldu yine ey gül-i handân (Hicazkâr)
10- Ey şûh-i cefâ pîşe bırak vâz-ı cefâyı (Uşşak)
11- Meyhâne mi bu bezm-i tarabhâne-i cem mi? (Uşşak)
12- Bakmıyor çeşm-i siah feryâde (Nihavent)
13- Aşk âteşi sînemde yine şûle feşândır (Nihavent)
14- Ben buy-i vefa bekler iken sûy-i çemende (Nihavent)
15- Ahter-i düşkün garib-i âşık-ı âvareyim (Nihavent)
16- Bir dil ki esîr-i gâm olur neş’ ever olmaz (Sûzinâk)
17- Çekme elem-ü derdini bu dehr-i fenânın (Sûzinâk)
18-Mahzûn ise dil anda safâ cilveger olmaz (Sûzinâk)
19- Bir dil ki esîr-ı gâm olur neş’ever olmaz (Sûzinâk)
20- Edemem kimseye hâlim hikâyet (Sûzinâk)
21- Büktü meyl-i kametim cana belim (Muhayyer)
22– Bak şu benim tâli-i nâsâzıma (Muhayyer)
23- Meyhâne tarabgâh-ı meyl âşâm-ı cihandır (Muhayyer)
24- Hüsn âlemini tuttu senin şöhret-ü şânın (Sûzinâk)
25 Yandı o güzel gözlerine şûh-i sitemkâr (Sûzinâk)
26 Haberin var mı sabâ kâkül-i cânânımdan? (Sabâ)
27- Çok gördü felek şimdi beni bezm-i civanda (Bestenigâr)
28- Düşme ey âşık hayâle yağma yok (Isfahan)
29- Güzel gün görmedi avâre gönlüm (Hüzzam)
30- Bir gün beni dildâr acaba şâd edecek mi? (Hüzzam)
31- Mükedder derd-i peyderpeyle şimdi (Rast)
32- Gönül bezm-i harâb âbâd-ı gamdır (Karcığar)

B) Şevki Bey tarafından bestelenmiş güfteleri :

1- Gülzâra nazar kıldım, vîrâne misâl olmuş (Uşşak)
2-Te’lif edebilsem feleği âh emelimle (Uşşak) ‘Bu güfte Lâtif Ağa tarafından da Mâhur makamında bestelenmiştir’
3- Gâh ümîd-i vuslat eylersin gönül (Uşşak)
4- Cânım gibi sevdikçe seni gönlüm ey âfet (Uşşak)
5- Gam dîdeleriz sâkî sun bir dolu kab olsun (Hüzzam) ‘ Hacı Arif Bey bu güfteyi Muhayyer makamında bestelemişse de , Şevki Bey’ in Hüzzam’ ı karşısında pek okunmamıştır’
6-Kâr etmedi zâlim sana bu âh-u enînim (Sûzinâk)

C) Santûrî Edhem Efendi tarafından bestelenen güfteleri:

1-Erdin yine ey gonca dehen fasl-ı bahâre (Segâh)
2- Senin müştâk-ı dîdârın benim gibi hezâr olsun (Şedarâbân)
3- Gönül hastasıdır baygın gözünün (Sûzinâk)
4- Güller açmış, bülbül olmuş bîkarar (Sultâniyegâh)
5- Gönlüm yine bir âteş-i hicrâne dolaştı (Nihavent)

D) Tanburî Ali Efendi tarafından bestelenen güfteleri :
1- Bir şûha gönül âşık olup derbeder oldu (Evcârâ)
2- Anlatayım hâlimi dildâre ben (Rast)
3- Âşık oldum sana ey gonca dehan (Sûzinâk)
4- Nevrûz-i bahâr oldu yine ey gül-i handân (Ferahfezâ)

D) Rifat Bey tarafından bestelenen güfteleri :

1-Ol goncanın etrâfını almış yine ağyâr (Kürdilihicazkâr)
2-Olsa da sadpâre ciğer yâreden (Saba)
3- Âlâm-ı aşkın yok müntehâsı (Kürdîlihicazkâr)
4- Sislendi hevâ tarf-ı çemenzârı nem oldu (Hicaz)
5- Tiğ-i müjgânınla çâk ettin beni (Rast)
6- Çek kemân ebrûlerin ey şivekâr (Mâhur)
7- Hemdemin ağyâr imiş bîvefâ (Dügâh)
8- Âteş-i aşkın senin ey mehlika (Hicazkâr)
9- Nâr-ı aşkınla senin ey nev civân (Nihavent)
10- Ârâm-ı dil’ i koymada mestâne nigâhın (Sûzinâk)
11- Tutuldu dâm-ı zülfiyâre gönlüm (Uşşak)

E) Civan Ağa tarafından bestelenen güfteleri:

1-Ey dîl ne oldun feryâd edersin? (Uşşâk)
2- Her kimde vardır aşk iptilâsı (Küdilihicazkâr) ‘Bu güfte Hacı Arif Bey tarafından da segâh makamında bestelenmiştir.’
3- Dil seni sevmeyeni sevmede lezzet mi olur? (Nihavent)
4- Dağdâr-ı hasret ettin hicrile cân-ü teni (Suzinâk)

F) Udî Arşak tarafından bestelenen güfteleri :

1-Bıktım gam-ı hûban-ı zamandan yeter olsun (Rast)

G) Kadıköylü Kel Ali Bey tarafından bestelenen güfteleri:

1- Nevrûz-i bahâr oldu yine ey gül-i handân (Ferahfezâ)
2- Sen kân-ı kerem menbâ-ı ihsân olunca (Hicaz)
3- Nolsun bu kadarâh-ü figân âh gönül (Hicaz)
4- Derdimi arz etmeğe ol şûhe bir dem bulmadım (Hicaz)

H) Medenî Aziz Efendi tarafından bestelenen güfteleri :

1-Ey çerh-i sitemger dil-i nâlânıma dokunma (Hicaz)

I) Şekerci Cemil Bey tarafından bestelenen güfteleri :

1-Sevdiğim âzâde-i hicrânınım (Hicazkâr)
2- Lâyık mı sana bu dil-i sevdâzede yansın (Hicazkâr)
3- Hâl-i dilimi şerh edemem kimseye eyvâh (Sûzinâk)

J) Hacı Faik Bey tarafından bestelenen güfteleri :
1- Gönlüm yine bir âteş-i hicrâne dolaşdı (Nihavent)
2- Aldı elden gülşeni bâd-ı hazân (Evcârâ)
3- Yâr ağlamadan dîdelerim kâne boyandı (Bestenigâr)

K) Selanikli Ahmet Bey tarafından bestelenen güfteleri :

1- Soldum bu küçük yaşta yazık (Sûzinâk)

L) Ali Rıfat Çağatay tarafından bestelenen güfteleri :

1- Kâr etmedi zâlim sana bu âh-ü eninim (Sûzinâk)

M) Mustafa Sunar tarafından bestelenen güfteleri :

1- Lâyık mı sana böyle bırakmak beni (Nihavent)
_______________________________________

K A Y N A K Ç A :

(1) Halil Can, “ Musıkî Mecmuası”, sayı:265

(2) Dr. Recep USLU, “Türk Müziği Eğitim Tarihinde Güfte Mecmuaları ve İncelenme Esasları ÜzerineTespitler“http://kygm.kulturturizm.gov.tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFB6B8DA541AA02A11F3642F2144BBDA75

(3) Avni ANIL, Anılar ve Belgelerle Musıkimiz Sözlüğü”,Doyuran Matbaası, İstanbul/1981, C.1,s. 113

(4) Sadi Yaver ATAMAN , “ Mehmet Sadi Bey”, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,Ankara/1987

http://ferahnak.wordpress.com/2009/11/09/dogumunun-170-yilinda-musikimizin-bir-buyuk-gufte-sairi-mehmet-sadi-bey-1839-1902/




Hoşgeldiniz