Abdülbâki Nâsır Dede’nin Müzik Yazısı: Tahririye Kitabı* Üzerine… H. Dilek Özkan


Toplam Okunma: 10538 | En Son Okunma: 24.04.2024 - 07:18
Kategori: Eleştiri/Kritik

Geleneksel Türk Müziği repertuarının öğretim yöntemi tarihi süreçte şifahi olarak sürdürül- müş, bugün “meşk geleneği” dediğimiz “usta-çırak, hoca-öğrenci” ilişkisine dayalı bir sistemde gelişmiştir. Bu gelenek doğrultusun- da oluşmuş müziğimizi yazılı olmayan bir takım kurallar ve de müzik yazısıyla tesbit etme alışkanlığı gelişmemiştir. Bu nedenle de geleneksel Türk müzik tarihine ışık tutacak eserlerin notalarını/bilgilerini içeren yazmaların günümüze ulaşmasında problemler yaşanmıştır. Günümüze aktarılabilmiş kaynakların en önemlilerinden biri Neyzen Abdülbaki Nasır Dede’nin (1765-1821) “Tahririye” isimli eseridir…

Geliştirilmiş bir “Ebced Notası” sisteminin anlatıldığı ve o nota ile kaleme alınmış bir Suzidilara Makamı’nda Ayin’in yer aldığı bu eser, Doç.Dr. Nilgün Doğrusöz ve Yrd.Doç.Dr. Recep Uslu’nun özverili çalışmaları neticesinde, Eylül-2009 itibarıyle çeviriyazımı ve sadeleştirilmiş hali ile İTÜ TMDK YAYINLARI tarafından, yayım hayatına kazandırılmış ve aynı zamanda da değerli müzikolog ve kompozitör hocamız Prof. Yalçın Tura’ya ithaf edilmiştir.

Kitabın kapağı Tahririye’nin son sayfasının fotoğrafıdır.. Yazma 160 sayfa olup, temel olarak 3 bölüm, ve 2 ek bölümden oluşmaktadır.

Giriş bölümünde; öncelikle Osmanlı’da kullanılmış harf müzik yazılarının; kronolojik olarak tanıtımı ve değerlendirilmesi yapılmış, Kantemiroğlu, Nayi Osman Dede, vd. nota yazılarının özellikleri karşılaştırılarak Osmanlı Dönemi’ndeki harf müzik yazılarına dikkat çekilmiştir. Abdülbaki Nasır Dede’nin nota yazısının özellikleri verilmiştir. Osmanlı’da Türk Müziği tarihinde nota yazımı Safiyüddin Urmevi’nin “Ebced” notası sistemine dayalı olarak gelişmiştir. Ancak bu notasyon ileri tarihlerde yerini Kantemiroğlu, Hamparsum, Ali Ufki, Nayi Osman Dede gibi önemli isimlerin nota sistemlerine bırakmaya başlamıştır. Bu bölümde ayrıca Nayi Osman Dede’nin müzik yazısı da dönemin diğer müzik yazılarıyla mukayeseli ve örnek bir nota ile anlatılmıştır.

Padişah III. Selim’in (saltanatı 1789-1807) emriyle Neyzen ve Müzik Teorisyeni Abdülbaki Nasır Dede’nin yazdığı ve 1794’de yazımı tamamlandığı belirtilen Tahririye’de işlenilen nota yazısı da harflerden oluşur. Bu harfler Ebced sistemi doğrultusunda kullanılmıştır. Tahririye’de Abdülbaki Nasır Dede’nin geliştirmiş olduğu bir “Ebced Notasyonu”nu görülmektedir. Bu eserde notalar için kullanılan harfler ve perde özellikleri ile usul ayrıntılı bir izahatle tanıtıldıktan sonra Suzidilara Ayin’inin notası verilmiştir.

Tahririye’de yer alan ve geliştirilmiş Ebced Notasyonu olarak değerlendirilen bu nota yazısının özellikleri kitapta şöyle belirtilmiştir:

1. 37 simgeden oluşmaktadır. Harfler noktasız olup, Safiyüddin Urmevi ile Kantemiroğlu edvarlarında görülen sistemin bütünleştirilmiş şeklini düşündürmektedir.
2. Perdeler mansur ney esas alınarak anlatılmıştır.
3. Süreleri göstermek için 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 8 sayıları kullanılmakta, bu sayılar harflerin altında yer almaktadır. Bu sayılarla ifade edilen süre gösteriminde ayrıca birim zamanın ikiye bölünmesi durumu için sayının iki harfin ortasında yer alması, bir harfin üzerine çizgi çekilmesi ile belirtilen sürenin çoğunun o notaya ait olduğunun ifade edilmesi (noktalı süreler gibi) özellikleri de yer almaktadır. Bununla beraber bu nota yazısında oldukça önemli bir özellik olarak birim zamanın birden fazla eşit parçaya bölünebilmesinin işareti de kullanılmıştır. Şöyle ki; eşit parçaya bölünmek istenen harflerin en başına süre sayısı konularak üzerlerine bir çizgi çekilmesi suretiyle o sürenin harf sayısı kadar bölünmesi sağlanmaktadır.
4. Bir müzik cümlesinin ya da usulün tamamlanışı ters virgül ile gösterilmektedir.
5. Yazı da “sus” işaretleri de kullanılmış ve nokta ile belirtilen suslar için 1 sayısı uygun görülmüştür.
6. Usuller o dönem geleneğinde genelde gözlemlendiği üzere; hafif-i evvel, hafifi-i sani ve sakil olmak üzere üçe ayrılmıştır. “Ba-evvel” olarak adlandırılan mertebe; Hafif-i Evvel için kullanılmıştır.
7. Tahririye’de yer alan bestelerin bestekarları, makam ve usulleri daima başta belirtilmiştir.

Birinci bölümde, Abdülbaki Nasır Dede’nin hayatı ve eserleri, Tahririye’nin önemi, içeriği ve nüshaları ele alınmış, çeviride izlenen yöntemler ve eserde yer alan musiki terimleri belirtilmiştir. (s.19-36)

Tahririye “Ebced Müzik Yazısı”nın perdeler, süreler ve eğitimi ile izah edildiği ve örnek bir de eserin yer aldığı nadir kitaplardan olma özelliğindedir. Önemi öncelikle burdan gelir.

Tahrîriye’nin en eski iki yazması Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir. Bunlar: 1- Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3898. 2- Süleymaniye Ktp., Nafiz Paşa, nr. 1242, Kitapta bu iki nüshanın ortak bir şekilde incelenmesiyle metin oluşturulmuştur. Eserde yer alan notalar; -Sultan III. Selim’in peşrevinin notası- ilk defa 1876 yılında Notacı Mehmed Emin tarafından yayınlanmış ise de, ayindeki iki peşrev ve sazsemaisinin notası birlikte ilk defa 1928’de yayınlanan Dârülelhan Külliyatı’nda yer almaktadır. Tahririye’nin nüshaların ortak bir şekilde çalışılıp çevrilmesinde, yöntem olarak; önce çevirisinin yapılması daha sonra sadeleştirilmiş haline getirilerek yayın aşamasında önce sadeleştirilmiş şeklinin yer alması uygun görülmüştür. Ayinin güftesi Farsça olup Mevlana ve Şeyh Galib’in eserlerinden oluşturulmuştur, eserin çevirisinde Tahririye’de yer alan asıl güfte esas alınmıştır. Ayin formunun da dönemsel özellikleri kitabın bu bölümünde belirtilmiştir, buna göre;

Abdülbâkî Nâsır Dede’nin “ayin-i şerif” olarak değerlendirdiği form dört bölümden meydana gelmektedir. Buna göre Suzidilara Ayin’in birinci bendinden sonra serhâne ve mülâzimesi”, “ikinci bendinden sonra ortahâne ve sonhânesi terennüm-sazdır”, “âyîn-i şerîfin üçüncü bendinde serhâne ve mülâzimesi birinci terennüm-saz ve sonhânesi ikinci terennüm-sazdır” ifadelerden, ayinin “bend” adı verilen dört kısımdan oluştuğu anlaşılmaktadır.

Ayin formunda günümüzden farklı bir terminoloji gözlemlenmektedir. Günümüzde yer alan ayinlerde; ayinin sazsemainde geçen “serbend” ve “parça” bölümleri yoktur, “bend” yerine “selam”, “meyanhane” yerine de “ortahane” terimi kullanılmaktadır. Tahrîriye’de yazılan III. Selim’in peşrevi ile Vardakosta Ahmed Ağa’nın peşrevinin form yapısı aynıdır, yani üç haneli olup “serhane, mülazime, ortahane ve sonhane”den ibarettir. Ayinin sazsemaileri “terennüm-saz” olarak belirtilmiş, aynı zamanda hem tek başına bir “sazsemai”si hem de ayinin bir parçası “terennüm-saz” olarak icra edilebildiği gösterilmiştir. Eserde “dördüncü selam”ın notası yoktur, çünkü ayinde olması gereken dördüncü selam “ikinci selam”ın aynısı olduğu için yazılmamış, sadece işaret edilmiştir. Ayinde “aksak semai” olan yerlere “aksak semai terennümleri” veya “semai” olan yerlere “semai terennümleri” getirilmesi gerektiği Nasır Dede tarafından ifade edilmiştir. Ancak kitapta yer alan Ayinin notasında bu tamamlamalar gerçekleştirilmiş ve bütünüyle sunulmuştur.

Usullerde ise; sadedüyek, semai, firenkçin, devrikebir, aksak semai ve evfer usullerinde besteler olduğu görülmektedir. Günümüzdeki Ayin icralarında ise Devri Kebir usulü pek nadir gözlemlenmektedir. Genelde bunun yerine Düyek usulü kullanılmaktadır.

Eserde yer alan Ayin’in makamı Suzidilara; III. Selim tarafından icad edilmiş bir makam olup, Buselik ile başlayıp Rast ile karar eder ve ayrıntılı özellikleri Abdülbaki Nasır Dede’nin Tedkik ü Tahkik adlı eserinde belirtilmiştir.

Bu bölümde yer alan Müzik terimleri çok açıklayıcı bir çalışma ile okuyucuya sunulmuş, aşağıdaki terimlerin açıklamasına yer verilmiştir:

Aded-i darb, Aksak-semâî, Âlât-ı zevâtu’n-nefh, Âyîn, Bend, Darb, Devrikebîr Devr-i Sultan Veledî, Durûb, Durûb-ı selâse, Edây-i lahn, Elfâz-ı mukârin, Elfâz-ı mukterîn, Elfâzî, “gayr-ı elfâzî”, Elhan, Eşref-i Elhan , Firenkçin , Hafîf-i evvel, Hafîf-i sâni , Hâne:, Hâmis, İstihrac , Kudema, Lahn, Madde-i Elhan, Makâm, Mugâyeret, Muhteri’, Mülâzime, Mümâres, Münkasım, Müstakil, Müzeyyen, Nağme, Nağme-i hâmis, Nağme-i maksûr, Nağme-i râbi’, Nağme-i rub’ı, Nağme-i sülüsât, Nısf-ı müstakil, Nısf-ı vasatî, Ortahâne, Parça , Peşrev, Râbi’, Rub’ı, Sâdedüyek, Sakîl, Semâî , Serbend, Serhâne, Sıyâgat, Sonhâne, Suzidilârâ, Sülüsât, Tahrîr, Te’lîf tahrîri, Teallüm ve tahsîl , Teneffüs, Terennümât tahrîri, Terennüm-saz, Tesânif, Vasatî,Vezn-i Elhan, Yürük, Zinet-i Elhan
Müzik yazısının çevrilmesinde ise yöntem olarak; iki yöntem kullanılmıştır: Birincisi metnin incelenmesinde; öncelikle iki nüshanın da ortak incelenmesi ve çeviriyazımının yapılması daha sonra metnin sadeleştirilmesi yöntemi kullanılmıştır. Terimler ve güfteler asıllarına uygun olarak yazılmış ve açıklamalarına yer verilmiştir. Müzik yazısında ise kullanılan yöntemler şöyle belirtilmektedir;
Perdeler bölümündeki harfler ana metinde noktasız olarak yazılmışlardır, kitapta karışıklık olmaması ve teknik açıdan harfler, noktalı olarak belirtilmiştir. Müzik yazısının içinde geçen terminoloji açıklanarak kullanılmıştır. Müzik yazısının notaya çevrimi sırasında eserde gözlemlenmeyen ancak usul ve form gereği olması gerektiği bilinen, notalar köşeli parantez içinde ilave edlmiştir. Besteler Nasır Dede’nin Tedkik ü Tahkik adlı eserinde belirttiği; “Mansur ney” düzenine göre kaleme alınmıştır. Müzik yazısı çevirimi yapılırken güfte ve usul ilişkisine dikkat edilmiştir. Eksik olan müzik yazısını tamamlarken aynı melodi ya da aynı güftenin başka yerde mevcut olan müzik yazısı göz önünde bulundurulmuştur. Çeviriyazımda değiştirme işaretleri, donanımda değil eserin içerisinde gösterilmiştir.Farklı kaynaklar ile Ayin’in karşılaştırılması yapılmıştır, Çeviriyazımda Ayin Ebced notası ile aynen verilirken, sadeleştirilmiş bölümde günümüz notasına çevrilerek yer almıştır.

İkinci bölümde, eserin sadeleştirilmiş şekli ve Suzidilara Makamı’ndaki Ayinin “Bend” adı verilen bölümleri ile semailer yer almaktadır. Eserin nota yazımında güfte açıklamalarına da yer verilmiş ve bu çeviriler de dipnotlar ile belirlenmiştir. Bununla beraber bu bölümde perdelerin isimleri ve onlara denk gelen günümüz notasına çevrilebilecek notaları belirtilmiş, ayrıca, Abdülbaki Nasır Dede’nin verdiği örnekler günümüz notasına çevrilerek belirtilmiş, son olarak da diğer müzik yazıları ve eğitim konusunda Abdülbaki Nasır Dede’nin eserinde yer alan eleştirel yaklaşımı ve geliştirmiş olduğu nota yazısının eğitim metotuna yer verilmiştir.

Abdülbaki Nasır Dede; sonsöz olarak belirttiği bu kısımda; müziğin bestelenmesi, perde işaretlerinin açıklanması, müzik yazımını öğrenmek için gerekli temel nitelikler,eğitim ve icraya dair hususiyetler ekseninde, ifadelerini tamamlamıştır.

Üçüncü bölümde, Tahririye’nin çeviriyazımı bulunmaktadır. Bu bölüm birebir eserin yazıldığı dilin çeviriyazımı olmakla beraber, nüshalardaki değişiklikler de dipnotlar ile belirtilmiştir. Notalar çeviriyazımda Ebced harfleri ile yer almaktadır.

Eklerde ise, Suzidilara Makamı’nda Peşrev ve Ayin notası bütünleştirilmiş bir şekilde sunulmakta (s.107-120) ve Tahririye’nin tıpkıbasımı yer almaktadır. (s.121-160)

Sonuçta; Abdülbaki Nasır Dede’nin Müzik Yazısı Tahririye Kitabı’ında; Tahririye’nin Abdülbâki Nâsır Dede’nin eseri, “ebced müzik yazısı”nı açıklayarak anlatan ve örneklerine yer veren ilk eser olduğu, dönemin Ayin formunun usul-beste ve güfte açısından özellikleri, Tahririye’nin Abdülbaki Nasır Dede’nin diğer musiki eseri Tedkik ü Tahkik’in devamı olmadığı yönündeki tespiti, bazı kaynaklarda bahsedildiği üzere bu müzik yazısıyla pek çok eser değil yalnızca Suzidilara Ayin notaya alınmış olmasını, yine bazı yayınlarda Padişah III. Selim’e ait olarak gösterilen peşrevin Vardakosta Seyyid Ahmet Ağa’ya ait olduğu bilgisi belgeleriyle bize sunulmaktadır. Ayinde yer alan Suzidilara Peşrevi Vardakosta Seyyid Ahmet Ağa’ya ait olduğu eserin notaya alınan bölümünde de belirtilmiştir. Tahririye’nin yazıldığı dönemde form bilgisi, usul, notasyon, eğitim, terminoloji ve teori adına yazılmış en önemli kaynaklardan biri olduğu ifade edilebilir. Kitap dönemin musikisi alanında önemli değerleri vurgulamak, Tahririye’nin içerdiği önem ve nitelikleri günümüz değerleri ile mukayese etmek, dönemsel repertuarda Ayin formunun hususiyetlerini vurgulamak ve Ebced notasyonunun geliştirilmiş özellikleri ile çevirisi sırasında gözlemlenebilecek değişiklik ve problemlerin üstesinden gelebilecek bir yöntem sunmak adına, çok değerli kazanımlar içermektedir.
_______________________________
* Doç.Dr.Nilgün Doğrusöz Dişiaçık – Yrd.Doç.Dr.Recep Uslu, Abdülbaki Nasır Dede’nin Müzik Yazısı “Tahririye”, İstanbul: İTÜ-TMDK Yayınları, 2009, 160s. (ISBN: 978-975-561-346-8)




Hoşgeldiniz