Vefatının 2. Yılında Özgün Bir Ses ve Üslûp: Perihan Altındağ Sözeri… Salih Zeki Çavdaroğlu


Toplam Okunma: 3662 | En Son Okunma: 14.04.2024 - 17:20
Kategori: Değerlerimiz

Amasya’ da doğan bu mükemmel ses, 1938 senesinde Ankara Radyosu’nda açılan bir ses sınavını 1000 kişi içinde birincilikle kazanır. Ne var ki Ortaokul 2. sınıf öğrencisidir ve yaşı henüz 13’ tür… 1940’lı yıllarda Türk Musıkîsi, Perihan Altındağ Sözeri (05 Mayıs 1925 – 07 Nisan 2008) isminde önemli bir kadın sesi kazanmaktadır… Türk demokrasisi’nin ilk genel seçimleri öncesinde üretilen sloganlar arasında, Perihan Hanım’ın temel gıda maddeleri kadar önemli olduğu şu sloganla itiraf edilirdi: ”Çay,şeker, zeytinyağ; Perihan Altındağ”

1940’lı yıllarda Türk Musıkîsi, Perihan Altındağ Sözeri isminde önemli bir kadın sesi kazanmaktadır. Ankara Radyosu’nda Refik Fersan, Nuri Halil Poyraz, Mesud Cemil ve Fahri Kopuz’dan musiki dersleri aldıktan sonra, İstanbul’ a gelir. Gerek radyoda , gerekse gazinolarda aranan bir isimdir. O Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses ile birlikte devrin en ünlü dört kadın solistinden biri ünvanını kazanır.

5 Mayıs 1925’de Amasya’ da doğan bu mükemmel ses, 1938 senesinde Ankara Radyosu’nda açılan bir ses sınavını 1000 kişi içinde birincilikle kazanır. Sınavda Sadeddin Kaynak’ın “Hazan ile geçti gülşen-i büstân”ını başarı ile yorumlar. Sınavı başarı ile vermiştir.

Ne var ki Ortaokul 2. sınıf öğrencisidir ve yaşı henüz 13’ tür. Radyo’ya girmek için de bu durum oldukça büyük bir handikaptır.

Üstelik bir asker olan babası da onun Radyo’ya girmesine pek sıcak bakmamaktadır. Ancak sorun aynı zamanda babasının arkadaşı bulunan ve o yıllarda Cumhurbaşkanlığı Bando Şefi olan klarnet virtüözü ve şair Orhan Veli’nin babası Yarbay Veli Kanık’ ın aracılığı ile çözülür.

Perihan Hanım, özel bir izinle ve stajyer statüsü ile radyoya girer.

Stajyerlik döneminde Radyoda Refik Fersan,Mesud Cemil,Cevdet Kozinoğlu,Nuri Halil Poyraz ve Artaki Candan hocaları olur.

Staj döneminin bitiminde ilk radyo programınıSadeddin Kaynak ile birlikte yapar. 1947 senesinde tayinini İstanbul Radyosu’na yaptırır. Artık aralıksız olarak 1960’lı yıllara kadar burada görev yapacaktır.

Radyoda kadrolu olarak sanatçılığı 1949 yılına kadar devam eder.O sene radyodan ayrılarak, Kristal Gazinosu’nda çalışmaya başlar. Daha sonra kendi adını taşıyan Perihan’ da konser çalışmalarına devam eder. Perihan Gazinosu ileriki yıllarda Kazablanka adını alacaktır.

Perihan Hanım, İstanbul’un o yıllardaki ünlü müzikholleri Tepebaşı, Küçük Çiftlik,Turkuaz, Kristal ve Belvü gazinolarının da sürekli assolisti olur.

Sahibi’nin Sesi şirketi ile plak başına 25 lira almak üzere on plaklık bir anlaşma yapar. İlk olarak“Şu dağlar ulu dağlar”ı plağa okur.

Türk demokrasisi’nin ilk genel seçimleri öncesinde üretilen sloganlar arasında, Perihan Hanım’ın temel gıda maddeleri kadar önemli olduğu şu sloganla itiraf edilir:” Çay,şeker, zeytinyağ… Perihan Altındağ”

1951’ de sinema ile tanışır.O yıl senaryosunu Nazım Hikmet’ in yazdığı “III.Selim’in Gözdesi” filminde Münir Nureddin’ in partneridir. Münir Nureddin, o yıllarda Perihan Hanım’ a :”Sen benim dişi olanımsın” sözleriyle gerçeği veciz bir şekilde dile getirir.

1970’ lere kadar aranan ve sevilen bir ses olarak hep gündemde kalır. En son 1980 senesinde yaptığı LP ‘den sonra başka bir albüm çalışması olmaz. 2000’ li yılların başına kadar Bilkent, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinde misafir sanatçı olarak konserler verir.

İşte onun kimlik ve kişiliğini özetleyen satırlar :

“…İşbu yazı Perihan Hanım’ a dairdir;Türk Musıkîsini kendinden öncekileri kıskandıracak ve haleflerini solgun bırakacak derecede yüksek bir beyin ve hançere zenginliği ile tegannî eden o büyük sanatkârın, Perihan Altındağ Sözeri Hanımefendi’nin huzurundayız şimdi. Gramofonun iğne hışırtısını tez zamanda hükümsüz bırakan kısa bir taksimi müteakip Suphi Ziya Bey’ in muhayyer makamındaki “Titrer yüreğim her ne zaman yâdıma gelsen”sözleriyle başlayan o nefis eserin Perihan Hanım’ ın beyin çeperlerinde nasıl tannân ve lezîz akislere dönüştüğünü seyredin; ”Biz böyleliğin görmemişiz fasl-ı bahârın” mısraında hayretini dile getiren şaire hak vereceksiniz. Felek, kadın sesiyle böyle bir terennüme henüz ikinci defa şahit olmamıştır; emin olunuz.

Sonra Hüseyin Mayadağ’ ın hicaz diliyle dünyaya getirdiği “Söyle derdini kaç yıl çekecek bu dertli başım”, Udî İbrahim Efendi’ nin “Sevmediklerinle gönül avutma”, Selahattin Pınar’ ın “Yalnız benim ol el yüzüne bakma sakın sen” isimli ateşpârelerine uzatın elinizi… Perihan Hanım, yirminci yüzyılın Türk Musıkîsi icrasında ibraz ettiği kalite ile yalnızlığını inşa etmiş bir fenomendir… O bugün dahi gerçek aristokratlara yaraşır bir zerafetle taşıdığı hanımefendi şahsiyeti, mihenk kabul etmez ses kumaşı, ancak beyinde rafine edilebilen yorum kabiliyeti ve bütün vasıflarını gümüş bir broş gibi ikmal eden sâde güzelliği ile sanat dünyamızdan nâdiren gelip geçen gerçek bir değerdir…” [1]

Türk musıkisi repertuaarındaki bütün eserleri çok güzel okuyan Perihan Hanım’ı rahmet ve saygı ile yâd ediyoruz…

Dinlemek için:
http://www.dailymotion.com/video/xa37wv_perihan-altyndag-sozeri_music

K A Y N A K Ç A :
[1] A.Turan ALKAN,”Perihan Hanım”,Zaman Gazetesi 4 Kasım 1996




Hoşgeldiniz