Ramazan Ayı Halk İftar Çadırlarından Ney, Semazen ve 40 Yıllık Beste “Talaa’l-bedru aleynâ” Eşliğinde Ultra Lüks İftar Gösterilerine… Mehmet Şevki Eygi ile Röportaj… Nagehan Alçı


Toplam Okunma: 3270 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 21:47
Kategori: Basından

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi(d.1933): Son dönemde hem dine dönüş, hem de dini terk ediş var. İslami yaşam tarzında israfa, aşırı tüketime yer yok. Altın kaplı banyoya sahip bir kimse Muhammed ahlaklı değil, Nemrud” ahlaklı kimsedir… Sevgili Türkiye’miz son yıllarda maalesef Ramazan= yemek ile özdeş şifah” bir toplum haline geldi. Az mı desem, çok mu desem bedev”leşmiştir; taşra, kırsal kesim ve varoş kültürü hakim olmuştur. Bunun neticesinde hedonizmin(*) de yaygın hale gelmesi kaçınılmaz. Hangi hedonizm(hazcılık)? Onun da türleri var. Hedonizmin pek düşük, pek kalitesiz, pek avam hali…

- Türkiye’de dindarlık nasıl bir değişim gösteriyor? Dindarlık artıyor mu yoksa giderek sekülerleşiyor muyuz?

Dindarlık da dinsizlikte de ilerliyor. Hem bir dine dönüş hareketi var, hem de dini terk ediş. Bu bir çelişki gibi görülmesin. İstanbul Boğazı’nın üstünde Karadeniz’den Marmara’ya akıntı vardır, dibinde ise Marmara’dan Karadeniz’e… Büyük miktarda Müslüman sekülerleşti ama dinden büsbütün kopmadılar.

- Son yıllarda Ramazan= yemek ile özdeş bir hale geldi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Haz kültürü ile İslam bağdaşabilir mi?

Sevgili Türkiye’miz maalesef şifah” bir toplum haline gelmiştir. Az mı desem, çok mu desem bedev”leşmiştir; taşra, kırsal kesim ve varoş kültürü hakim olmuştur. Bunun neticesinde hedonizmin de yaygın hale gelmesi kaçınılmaz. Hangi hedonizm? Onun da türleri var. Hedonizmin pek düşük, pek kalitesiz, pek avam hali… İslam dininin, medeniyetinin, hayat tarzının de kendine mahsus neş’eleri vardır. Bu neş’elerden haz alınır ama materyalist Batı kültürü ile İslam bağdaşmaz ve uyuşmaz.

- Tüketim kültürünün yaygınlaşması İslam’a ters midir?
İslami yaşam tarzında israfa, aşırı tüketime, aşırı konfora yer yoktur. Kur’an, ‘Yiyiniz içiniz, lakin israf etmeyiniz’ buyuruyor. Olgun, şuurlu, gerçek Müslüman zenginler mütevazı yaşarlar. Servetleriyle ticaret, sanayi, üretim yaparak, çeşitli hizmetler vererek ülkeye, topluma destek olurlar. İslam lüksü, israfı, saçıp savurmayı, harcama çılgınlığını, servetiyle gururlanmayı ve kibirlenmeyi hoş görmez. İyi Müslümanlarda yardımlaşma, paylaşma (infak) ahlakı vardır. Zekatlar, sadakalar, hayır hasenat mal” (yani parayla, malla yapılan) ibadetlerdir. Maden” kısımları altın kaplı banyoya sahip bir kimse Muhammed” ahlakla ahlaklı değil, Nemrud” ahlaklı bir kimsedir.

İFTAR ALLAH İÇİN VERİLİYOR

- Belediyelerin verdiği iftarların böylesine yaygınlaşması doğru mu? Bu biraz fakirin teşhiri değil mi?

İslam’da ameller (işler, eylemler) niyetlere göredir. Mübarek ayda fakirlerin karnını doyurmak için (usulüne göre) yapılırsa sevaplı bir iştir. Gösteriş, oy kazanmak, halka ‘Bunlar ne dindar, ne hayırsever’ dedirtmek için yapılırsa manev” kıymeti yoktur. İftar çadırlarının kapılarında ‘Bu akşamki iftarı Altın Holding sahibi Hacı filan bey vermektedir’ gibi yazılardan hiç hoşlanmıyorum. İftar Allah için veriliyorsa, kullara niçin reklam yapılıyor?

- Siz Galatasaray’da okurken daha mı güzeldi Ramazanlar, sizin çocukluğunuzun İstanbul’unda Ramazan nasıl yaşanırdı?

Bendeniz Galatasaray’da 1940 ila 1952 yılları arasında okudum. 1950′ye kadar CHP ve İsmet İnönü iktidarda idi. Arapça ezan okumak bile yasaktı. Din hürriyeti yoktu. Radyolar devletindi ve onlarda ne Ramazan ve oruç hakkında yayın yapılır, ne de iftar ve sahur saatleri bildirilirdi. Hatta bayram gelince Ramazan Bayramı denilmez, şeker bayramı denilirdi. Eski Ramazanlar sönük geçerdi. Lakin o zamanlar, Osmanlı’dan kalma büyük din alimleri, fakihler, gerçek şeyhler ve mürşitler, Müslüman beyefendiler, Müslüman hanımefendiler vardı. Bu değerli kişilerin varlığı ayrı bir kıymetti.

- Fehmi Koru, dindar camianın zenginleşmiş kesiminin de yüksek sanata ilgisi olmadığından yakınıyor. Diyor ki mesela hat ve tezhip gibi İslam sanatlarına dindar zenginlerden çok ilgi yok. Osmanlı döneminden kalma nadir hat ve tezhip eserlerini alanlar yine laik camianın zenginleri diyor Koru. Bu haklı bir tespit mi sizce?

Çok haklıdır, hatta az tenkit etmiştir. Bendeniz bu konuyu yirmi yıla yakın bir zamandır işliyorum ve mensubu bulunduğum dindar çoğunluğu tenkit ediyorum. İstisnaları tenzih ederek söylüyorum: Müslüman kesim zengin olunca lüks evlere, lüks yazlıklara, lüks fakat sanatsız dekorasyona, lüks binitlere, lüks giysilere, israfa, pek ad” hedonizme yöneldi. Kitaba, kültüre, sanata, yüksek medeniyete (medeniyetin alçağı da var), mill” sanatlara yönelmedi. Kaç Müslüman zenginin salonunda ve bürosunda orijinal hatlı ve tezhipli yazılar vardır? Kaç Müslüman tabi” boyalarla el dokuması antika halıları vardır. İslam sanatlarına ilgi, dinden uzaklaşmış sosyetede daha fazla.

- Öyleyse bu durumu nasıl yorumlamak lazım? Zenginleşen bir dindar neden on binlerce euroyu İsviçre saatine çok rahat veriyor, bir 17. yüzyıldan kalma Osmanlı sanat eserine ilgi göstermiyor?

Zenginler de sınıflara, kategorilere ayrılır. Hayırlı zenginler, hayırsız zengin… Kültürlü zengin, kültürsüz zengin… Meden” zengin, bedev” zengin. Türkiyeli bir zengin mill” ve din” sanatlarımızla, kültürümüzle ilgilenmiyorsa, meskenlerini ve çalışma mekanlarını bunlarla süslemiyorsa, evinde bir dolaplık değil, kocaman bir odalık şahs” kütüphanesi yoksa, faydalı kitaplar okumuyorsa o meden” ve kültürlü bir zengin değil bedev” ve cahil bir zengindir. İnsan sırf parayla ve servetle meden” zengin olamaz. Eğitim lazımdır bu iş için…

- Size monşer dindar diyorlar. Katılır mısınız? Fransız kültürüyle İslam kültürünün bir sentezi misiniz?

Kimisi de bendeniz için ‘Galatasaray’ın imalat hatası…’ der. Monşerlikle uzaktan yakından hiçbir alakam yoktur. Galatasaray’da okuyup öğrendiğim Fransızca benim için dünyaya bakan pencere oldu. Bugünün ölçülerine göre hayli muhafazakar, tavizsiz bir Müslümanım. Çağdaş kültürden, moderniteden de kopuk değilim. Beni yetiştiren Galatasaray’a minnet ve teşekkür borçluyum. Şunu da unutmayalım: Galatasaray’da Sultan Abdülhamid zamanında tüm Müslüman öğrencilerin okul camiinde, okul imamının ardında, namaz kılmaları mecbur” idi.(1)
……………………………………………………………..
(*) Hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş.
(1) Milli Gazete Yazarı Mehmet Ş. Eygi’den Çarpıcı Açıklama… Akşam Gazetesi
30 Ağustos 2010 Pazartesi, Nagehan ALÇI’nın röportajı …




Hoşgeldiniz