Amerika’da Yeni Sinatra: Simavi Uluç…


Toplam Okunma: 8134 | En Son Okunma: 09.05.2024 - 17:50
Kategori: Haberler

Simavi Uluç Amerika’da yeni (Frank) Sinatra olarak tanınıyor . Biz henüz tanımıyoruz. İstanbul’da doğan Uluç 40 yıldır Amerika’da, şimdi ise New York’ta yaşıyor. Piyano çalmaya 14 yaşında başlamış. Benzetme/iltifat Amerikalı müzik eleştirmenlerine ait. Frank Sinatra’nın şarkılarını söylediği “Memories of You” albümü Amerika’da geçen yıl çıkmıştı. Şimdi Türkiye’de bir albümle yayına hazırlanıyor. Uluç dinlenilmesi gereken bir ses… Şöyle diyor: “Sinatra gibi eski usul sunsaydım, şimdiki jenerasyona ulaşamayacaktım. Ben de müziğin özünü bozmadan, gençlerin de seveceği bir şekilde yorumladım…”

Gazeteci Doğan Uluç’un oğlu olan Simavi Uluç, babasının görevi nedeniyle 12 yaşında Amerika’ya gitmiş. Müzik otoriteleri, 1980 yılından beri ABD’de sahne alan Simavi Uluç’un, kendine özgü yumuşak sesi ve yorum tarzıyla yaptığı müziğin, özellikle caz meraklıları için vazgeçilmez bir tutku haline geldiğini belirtiyorlar.

”Müzik hayatım her zaman zor oldu. Şu anda bile zor. Çünkü, Amerika’da herkes şarkıcı, herkes aktör olmak istiyor. New York gibi bir yerde ne kadar iyi olursanız olun mutlaka daha iyisi çıkar. Hangi meslek olursa olsun… Her gün çekişme var. Her gün stres var. Hep bir koşuşmaca, yarış var. Hiç rahat rahat kahve içtiğimi hatırlamıyorum. Kahvemi hep yolda, ayaküstü içtim.

‘Yeni Sinatra’ benzetmesi bile kolaylaştırmadı. Çünkü kolay diye bir şey yok. New York’ta en yaygın görülen ölüm; kalp krizi… Çok fazla stres var. Herkesin saçları çabuk beyazlaşıyor. Ne kadar iyi olursan ol hep daha fazla çalışmak zorunda kalıyorsun.
Müzik en iyi bildiğim şey, hayatım benim. Ama yaptığım müzik karşılığını buluyor mu derseniz; ‘çok az’ cevabını verebilirim. Çünkü Amerika’da en fazla Hip-hop, R&B ve pop dinleniyor. Ama yine de memnunum.

Albümde 54 müzisyen yer alıyor. Bu albümü yeni kuşak da dinlesin istedim. Sinatra gibi eski usul sunsaydım, şimdiki jenerasyona ulaşamayacaktım. Ben de müziğin özünü bozmadan, gençlerin de seveceği bir şekilde yorumladım. Çünkü gençler albüm alıyor, yaşlılar değil. Ama tabii ki, müziğin özünü değiştirmedim sadece bazı tatlar ekledim. Çok değiştirseydim bir manası kalmazdı.


Sinatra ile tanıştım da… En sevdiğim isim diyebilirim. O olağanüstüydü. Ona yaklaşmak o kadar zor ki.. Bazı şarkılarını söylemek çok çok zor…

YENİ SINATRA…
80’lerde birkaç gazeteci-eleştirmen beni dinledikten sonra Yeni Sinatra diye yazmıştı. O günden beri de, öyle anılıyorum. Benim için çok önemli bir benzetme. Çok hoşuma gidiyor. Ama bu, çok işime yaradı mı? Onu bilmiyorum.
Sesim en önemli gücüm. Bazıları için müzik daha önemli olabilir ama benim için, ilk önce sesim gelir. Bazen konserlerde müziksiz söylüyorum. Bir şarkıcı müziksiz de iyi performans veriyorsa, o ses güzel demektir.

TÜRKİYE’DE RAHATSIZ HİSSEDİYORUM
Uzun yıllar sonra ilk defa geldim. Maalesef Türkiye’yi iyi bulmadım. Trafik kötü, nezaket kalmamış… İnsanlar yürümeyi bile bilmiyor. İlerleme de göremedim. Zengin zenginleşmiş ama fakir daha da fakirleşmiş. Evet Türkiye dünyanın en güzel yeri ama değeri bilinmiyor.

Türkiye’de bir defa, 1985 yılında konser verdim. Ama Türkiye’ye geldiğim zaman rahatsız hissediyorum kendimi. Huzursuz oluyorum. Buraya geldiğimde çok gençtim ve hiç rahat değildim. Her şey ayıp, yasak, sınırlı… Kendi ülkemdeydim ama rahat değildim. Eskiden beri böyle. Hapis gibi. Böyle büyümediğim için alışamadım. Şimdi de daha da kötü hissettim. Yine geleceğim tabii ki. Sonuçta Türk’üm. Bir daha dünyaya gelsem yine Türk olarak gelmek isterim. Ama bu da bir gerçek… Ama şimdi albümüm Türkiye’de de çıkacak ve ileride konser de vermek istiyorum.”

Simavi Uluç. . .
Popüler müziğin başarılı isimlerinden biri olan Uluç İstanbul’da doğdu, 6 yaşında iken ailesi ile birlikte Londra’ya taşında. Gazeteci olan babası New York’a geçtiğinde o 12 yaşındaydı. Müziğe olan ilgisi o yıllarda ortaya çıktı. Piyano çalmaya 14 yaşında başladı ve caz müziği üzerinde yoğunlaştı. Çalışmalarına Mannes Müzik Koleji’nde devam etti.

Mezuniyetinin ardından Los Angeles’taki Pepperdine Üniversitesi’ne girdi. Bir arkadaşının da teşviki ile şan dersine katıldı. Bu derste o kadar başarılı oldu ki, profesörü onu okuldaki en yetenekli vokalist seçerek özel bir ödül verdi.

Simavi Uluç 1980 yılında arkadaşları ile birlikte bir caz üçlüsü kurdu ve çeşitli kulüplerde vokalist olarak sahneye çıkmaya başladı. İlk performanslarından sonra, eleştirmenler bu yetenekli ve güzel sese ‘Yeni Sinatra’ demeye başladılar.

Simavi Uluç 1982 yılında uluslararası bir tiyatro ve film yıldızı olan Eartha Kitt ile birlikte Lincoln Merkezi’nde sahneye çıktı. Ertesi yıl iki yıl sürecek olan kendi yerel televizyon şovunu yaptı ve bu şovun yıldızı oldu.

1985 yılında Avrupa’da yapılan Uluslararası Müzik Festivali Golden Butterfly’da (Altın Kelebek) Amerika’yı temsil etmek üzere Simavi Uluç seçildi. 1998 yılında Lighthouse’daki performansı çok olumlu eleştiriler aldı.

1999 Ekim ayında Simavi Uluç, Florence Gould Hall’da sahneye çıktı. Daha sonra aynı yerde 10 Mart 2000 tarihinde “The Daniel D. Tompkins Kurumu Ömür Boyu Başarı Ödülleri Galası”nın yıldızı olarak sahneye çıktı. “Simavi Sings Sinatra” adı altındaki bu gala konserini toplumun önde gelen isimleri, şöhretler, şehrin ve iş dünyasının liderleri izlediler.

Simavi Uluç şu sıralar ödüllü besteci, aranjör ve orkestra şefi Ron Drotos’un yönetimindeki orkestrayla birlikte söylüyor.




Hoşgeldiniz