Son 10 Yılda Konservatuarlarda neler değişti? “Bir Rektör’ün analizleri”… Göktan Ay


Toplam Okunma: 3464 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 21:56
Kategori: Kongre.simp.panel

Bir sonraki yazımda idari görevde olduğum sırada (1994/1997)hazırladığımız bir yazıdan bahsedecek ve “geçen yıllarda neler değişti” diyerek sizlerin kararınıza bırakacağım. Bugün 2000 yılında yapılmış, bir sempozyum açılış konuşmasını sizlerle paylaşmak istiyorum… Aşağıdaki konuşmanın* bir Rektör (Prof.Dr. Gülsüm Sağlamer, İTÜ 1996-2004) tarafından yapılmasının ve “müziği bilmiyorum, iyi bir dinleyiciyim” demesinin yanında; sıcaklığı, samimiyeti, Rektör olarak çektiği sıkıntılar, dünyaya ve müziğe bakışı, proje isteği, çözüm önerileri ile sayıları 35’e yaklaşan Konservatuar idarecilerine, bağlı oldukları Rektör yardımcılarına, Üniversite Rektörleri’ne bir yol göstereceğine inanıyorum…

Değerli sanatçılar, değerli hocalar, sevgili öğrenciler,

İstanbul Türk Müziği Dernek ve Vakıfları Dayanışma Konseyi (MÜZAK)’nin düzenlediği “Müzikte 2000 Sempozyumu”na ev sahipliği yapmış olmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Sizler uzun yıllardır kendi ülkemizde, kendi müziğimizi yaşatmak için verdiğiniz çabalara bakıyor ve belki de bazen üzülüyor, bazen de seviniyor, bazen de yeterince destek görmediğiniz düşüncesiyle içiniz burkuluyor olabilir. Bunların hepsinde gerçek payı olabilir, belki de olmayabilir.

Büyük kitlelerin paylaştığı bir müziğin yaşatılması, ama bizim hayal ettiğimiz güzellikte yaşatılmasının zorluklarını aşmak elbette ki kolay değil.

Büyük kitlelerin paylaşması, güç verdiği kadar bu müziğin geliştirilmesi, manipülasyon da o ölçekte zorlaşmış oluyor.

Hangi ortamda olursa olsun, hangi müzikle başlarsa başlasın her müzik olayı, tınıları ruhlarımızı aniden saran kendi müziğimize yöneldiğinde coşkumuz inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Bu klasik müzik için de, halk müziği için de böyle.

Acaba bir Karadenizli olarak horon oynamanın keyfini başka bir şeyle değiştirebilir miyim? Hayır…

Burada unutmamamız gereken olay, biz dünyada yalnız değiliz..

Küreselleşen dünyamızda kendi müziğimizi geliştirebilmek ve onu 3. bine taşıyabilmek için acaba neler yapmalıyız?

Kendimizi tekrarlayan bir öğreti içinde olmamız yeterli midir?

Türk müziği ehliyetsiz ellerde çekilip istenilen tarafa götürülen bir müzik olarak bırakılmamalıdır.

Yoksa TMDK’nın ortak gayretleri ile dünya konjüktürü içinde planlı, programlı, sabırlı çalışmalarla yapılanarak mı çalışmalara devam etmeliyiz?

Dünya müziklerini özümseyen ve bu bağlamda kendisini geliştiren yapı hepimizin ortak hedefi olmalıdır. O zaman Türk müziği uluslararası platformlarda çok daha etkin bir konuma gelecektir.

Müziğimizin yozlaşmasına asla izin vermemeliyiz…

Mezunlarımıza aşılayacağımız etik değerler, onları, yanlışların korkusundan uzak tutabilmelidir.

Ekonomik koşulların ve hızlı kentleşmenin getirdiği yozlaşmayı kontrol altına almak 2000 li yıllarda bütün TMDK’nın görevi olmalıdır…
 Müzikte 2000 adı, bu büyük bir sorumluluk yüklüyor. Üniversitelerin özerkliği var, ama onun karşısında üniversitelerden beklenen sorumluluklar var. Boşu boşuna kimseye özerklik vermezler. Sorumluluğunuz yoksa niçin özerklik istiyorsunuz?

Dolayısı ile üniversitelerde TMDK’nın büyük sorumluluğu var. Öyle öğrenciler yetiştirmelidir ki, bunlar gittikleri yerlerde Konservatuarların misyonunu yüklenip, bir nefer gibi çalışmalıdırlar.

Bu sempozyumda problemleri açık yüreklilikle ortaya koymamız, korkmadan tartışmamız, projeler üreterek sorunların üstesinden gelmemiz gerekmektedir.

Biz üniversitede bunu korkmadan yaptık. Bütün operasyonları fakültelerde korkmadan yaptık. Burada popülist davranmadım. Birçok insan buna karşı çıktı, çıkabilir. Ama zor olanı seçtik. Eğer popülist davransaydım, herkesi memnun edecek bir yol izleyebilir, daha çok insan beni sevebilirdi. Ama, o zaman ben misyonumu kaybederdim. Ben üniversiteye atlım yapmak için geldim.

Konservatuar benim bilmediğim bir alan, onun için içine giremiyor, işi başlatamıyorum. Sayın Müdürüm yardım ediyor, ama burada asıl olan Konservatuarın kendisini değiştirmeye karar vermesidir. Bu konuda size yardım edemedim bu güne kadar.

Değişimi ve gelişimi planlayacak olan sizlersiniz. Proje geliştirip dünyaya açılacak modelleri yaratmada size ancak kendiniz yardım edebilirsiniz. Dışardan alacağınız destek şüphesiz ki çok değerli olacaktır.

Bu sempozyumdan somut sonuçlarla çıkmayı başarmalıyız.

Bu sonuçları dünyada geleneksel olarak eğitim yapan konukları davet ederek tartışmalısınız. Bunları destekleyeceğimize söz veriyoruz.

Ondan sonra deklarasyonu geliştirerek YÖK’e, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na gidelim. Bunları yapmak mecburiyetindeyiz.

Yüzyıllardır değişerek gelişen müziğimizin 21.yyda pozitif yönde gelişmesini sağlamak, tarihteki yerimizi almak istiyorsak, gayretlerimizi bu yönde yoğunlaştırmalıyız.

21. yy da TM’ni yaratmada sorumluluk TMDK’na düşmüyor mu?

İyi bir dinleyici olmanın ötesinde size nasıl yardım edeceğimi bir türlü çıkarabilmiş değilim. Sanatçılar arasındaki hassas dengeler benim işimi oldukça zorlaştırıyor. Bu çevirimin içinden çıkmak ve atılım yapmak üniversitemizin dileğidir. Sizin zaten yıllardan beri sanatta yeterlik/doktora programlarınız vardır. Müzikte (MİAM) açılan yüksek lisans programı batı müziğindeki boşluğu doldurmak amacı ile açılmıştır. İTÜ deki gelişmeleri bu boyutu ile yorumlamanızı rica ediyorum.

TM’ için geliştireceğiniz yeni projelerinizi biran önce ulaştırmalı, kaynaklar yaratmak için yönetime yardım etmelisiniz.
 Rektörü paranın realizesi hususunda kullanmaktan çekinmeyiniz. Ama çerçeveyi çizecek olan sizlersiniz. Bunları bekledim ama olmadı. Küreselleşen dünyanın üzerimizde yarattığı baskıları ancak yarışarak ortadan kaldırabiliriz. Bizim gibi düşünmeyenleri de aramıza katıp konuşabilmeliyiz. Dünyanın yeni yapısı içinde mücadele etmek için onun yeni dikte koşulları dikkate almalıyız. Bunu yapacak gücümüz ve birikimimiz var ama yapmıyoruz.

Ben konservatuarda başarılı olamadım, anlamaya çalışıyorum, neyi yanlış yaptık ta bir türlü olmadı, benden gelen yanlış ne? Müziği bilmediğim içinde nerden tutacağımı bilmiyorum. Burada, benim problemim bu…

Sizden Türk Müziğini uluslararası platformlara taşıyacak ve yaşadığımız çağın TM ni yaşatacak atılımlara korkmadan geçmenizi rica ediyorum.

Bu birikim siz değerli sanatçılarda yoksa kimde var?

Hepinize başarılı bir toplantı, geleceğe gönderebileceğimiz güzel atılımlar ve mutlu yarınlar diliyor; 7 yıldır yılmadan, usanmadan gayret gösteren, düzenli toplantılar yapan arkadaşımız Göktan Ay’a ve bu toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür diyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
______________________________________
* Göktan Ay; Müzikte 2000 Sempozyumu, (İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer’in** açış konuşması,) Kültür Bakanlığı Yayınları/2575, Yayımlar Dairesi Başkanlığı, Sanat/Müzik Eserleri Dizisi/310-11, Ankara, 2001, sf.3/4

**Sn. Sağlamer, İTÜ Rektörlüğü sırasında (1996-2004) olağan üstü çalışarak üniversite içinde önemli atılımlarda bulundu. Mezunlarla irtibat kurarak, önemli yardımlar aldı ve binaların yenileştirilmesini sağladı. Konservatuara Rektör Yardımcısı olarak başlayan ilgisi sonra da devam etti. Özellikle, Müzdak Başkanı olarak şahsımın düzenlediği “İstanbul Türk Müziği Günleri” konser ve sempozyumlarına destek verdi, açılışlarda ve galalarda yanımda oldu.

(Yukarıdaki yazı, üst makamlarda görev yapanların, alanımızla ilgili ne gibi sıkıntılar yaşadığını göstermesi ve geçmişin bilinmesi bakımından önemlidir.)

Kendilerine saygılarımı sunuyor, sağlıklı ve başarılı yıllar diliyorum.




Hoşgeldiniz