Siyasette “Popüler Sanatçı” Adaylar!.. Y.Doç.Dr. Göktan Ay*


Toplam Okunma: 3349 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 22:08
Kategori: Fikir Yazıları

Her seçim öncesi hem partilerden hem de kişilerden milletvekilliğine aday olma konusunda sanatçı** isimleri telaffuz edilmeye başlanıyor… Tabii ki “müzik” le uğraşanlar, diğer sanat dallarına göre önde oluyorlar…. Zannedilir ki, “sanatçıyı “alkışlayan” eller, siyasette de “eksiksiz” olarak ona oy verir.. “Acaba, bu böyle midir?” Ya da TBMM bir konser salonu mudur?..

Bilindiği gibi her partinin yıllardır üzerine oturduğu, ülke ve insanları için düşündüğü bazı politikalar/çözümler vardır…Buna siyasette “taban” deniliyor…Bu, isteseniz de istemeseniz de, gelişmiş ve oturmuş partilerde %5-20 lik bir dilime tekabül ediyor…”Ben oyumu …partisine veririm, liderinin kim olduğu beni ilgilendirmez” görüşü üniversite mezunları arasında da geçerli bir söylemdir. Ülkemizde her kişi de ülke sorunları için konuştuğu zaman kül bırakmaz, ama, kendi alanında göreve gelince de bir şey yapmaz /yapamaz.

Siyaset aslında bir kültür/birikim işidir…Son yıllarda partilerimizce açılan “siyaset okulları” bu bilince erişilmesi için yapılmaktadır. Ancak, diyeceksiniz ki, “bu okullardan belge alan kaç kişi, aday gösterilmektedir?” o da ayrı bir sorundur…

Kimler milletvekili olmuyor ki? gibi söylemler de yanlıştır. (Bu söylem her meslek ve kurum amiri için geliştirilebilir. O zaman da hizmetin tadı kalmaz) Ayrıca; yanlış, doğruya örnek teşkil etmez.

Önemli olan insanın;
Kendi yaşantısında/uygulamalarında “etik” olması değil midir?
Halkı için doğru çözümler üretmek değil midir?
Başını yastığa koyduğu zaman rahat bir şekilde uyuması değil midir?
Buna verilecek cevap, yüksek sesle “EVET” olmalıdır.
Ülkemizde yanlış söylemler/deyimler de vardır;
“Meyve veren ağaç taşlanır”, “İş yapma/çok çalışma başına iş alırsın”, “Ne koşturuyorsun, kuş mu konduracaklar?”, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” v.b.

Oysa ki; “doğru sözü, doğru zamanda, doğru kişiye, doğru bir lisanla söylemek” işin aslı olmalıdır. “Önündeki yolu öğrenmek için o yolu daha önce geçenlere sorman gerekir” der bir Belçika atasözü.

Unutmayalım ki; “bir şey başarırsanız başkaları sizi konuşurlar, bir şey başaramazsanız siz başkalarını konuşursunuz…” Yaptığınız/başardığınız iş doğru ise, danışılmış/paylaşılmış/kamuoyuna maledilmiş ise, ancak; muhalif olmak için konuşuluyorsa, varsın konuşsunlar…

Ben Türk Müziği Dernek ve Vakıfları Dayanışma Konseyi Başkanı*** olarak, tam 12 yıl, İstanbul’un güzel semtlerinde ciddi olarak çalışan musiki dernekleri/vakıfları ile “İstanbul Türk Müziği Günleri” festivalini hazırladım. Gördüm ki, ciddi ve tutarlı yapılan işlerde; destekte/sponsorda bulunuyor, sanatçı da, kamuoyu da, seyirci de… Kolay değil, hiçbir açık vermeden İstanbul gibi bir yerde böyle uzun soluklu bir etkinlik yapmak. İl ve ilçe Belediye Başkanlarımız da bizi yalnız bırakmadılar…Hepsine teşekkür borçluyum. Ülkemde eğitimin ve sanatın gelişmesi için “misyoner” gibi çalışıyorum. Yüzlerce sempozyuma katılıyor, toplantılar yapıyorum. Güncel makaleler yazıyorum.

32 yıllık Konservatuar hayatımı gözden geçirince şu özelliklerimin ortaya çıktığını görüyorum;
Folklor uzmanı olduğum için, insanımı ve değerlerini çok iyi tanıyorum…
Değerlere önem veriyor, ona göre çözümler üretmeye çalışıyorum…
Çevremde, lider olma, organize etme vasfımın kabul edildiğini görüyorum…
Saygı duyulan ve aranan bir kişi olmanın mutluluğunu yaşıyorum…
Sistemliyim, dürüstüm, güven veriyorum, ilkeliyim …
Doğruları konuşuyorum, yürekliyim…
Sadece bardağın dolu yarısını görmüyor, aynı zamanda bardağın yarısının boş olduğunu da söyleyebiliyorum…
Çalışmalarımı akademik/sanatçı kimlikle yapıyorum,
Olayları sadece doğrularıyla değil, yanlışlarıyla ve çözümleriyle de köşeme
taşıyabiliyorum…
Hırsımla değil, aklımla yazıyorum…
Hiçbir zaman kişileri/kurumları hedef almıyorum…
Çünkü vicdanımı yansıtıyorum makalelerimde…
Önce “saygı”nın sonra “sevgi, disiplin ve başarı” nın geldiğine inanıyorum…
“Kadın-erkek ayırmadan insan hakkı” diyorum…
Kutsal kitabımızda “okumak, bilim ve ilim geçerli yol” olarak gösterildiği halde ilerleme sağlanmamasına itiraz ediyorum…
Ülkemizin kurumlarının ciddi/tutarlı/barış içinde/saygı ve sevgi çerçevesinde/paylaşarak yönetilmesini istiyorum…
Bizim insanımızın ne eksiği var? diyorum…

Sanatın ve gerçek sanatçının; bütün bilimlerin ortak noktasında olduğuna inanıyor, mesleği ne olursa olsun her kişinin bir sanat dalı ile uğraşmasının, kişinin sosyalleşmesi ve gelişmesi için gerekli olduğuna inanıyorum…

Çocukları ve gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaracak en önemli ögenin “sanat” olduğuna inanıyor, ülke genelinde büyük projeler yapılması gerektiğini düşünüyorum…

Cumhurbaşkanımız dahil ülkemizi yönetenlerinde mutlaka bir sanatla uğraşmaları gerektiğine inanıyorum…
Bu nedenle de TBMM yi ve siyaset kurumlarını önemsiyorum…

Bakınız, değerli insan, Prof. Dr. Sn. İlber Ortaylı ne güzel söylemiş; “Komplo teorisi üretmem, doğrudan saldırırım. Bir şeyin iyi tarafını söylerim, kötüsünü de. Ne yapacaksan düzgün insanla yap, goygoyculukla olmaz. Hiç kimsenin, Rusya’nın da, Amerika’nın da, dünyanın en büyük şirketlerinin de, kadrosu yoktur. İşler doğru dürüst akıllı birkaç adamla yürür. O adamlarını vasfı da, başkalarıyla iyi geçinmektir. İyi geçinmek ise sözünde sadakat ve vefa ister.” (1)

Bizim insanımız kendisine bir adım gelene, on adım gitme prensibine çok önem veriyor. Güvendiği yada kandırıldığı zaman da gözü başka bir şey görmüyor.
.
Kısaca, her alanda, siyaset belirleyici oluyor.
Ancak, siyaset içinde;
Önce birikim,
Sonra;
Bilgi, çevre, saygınlık, üretim gerekiyor…
Popülerlikle siyasetin paralel olmadığını, her geçen seçimde TBMM nin seviye yükselttiğini, bu konuda Parti Başkanlarımıza, yöneticilerimize önemli sorumluluklar düştüğünü görüyoruz…
Basındaki “sanatçılar adaylık peşinde” v.b. magazin haberlerini değerlendirecek olursak,
Siz,
Sanatçı! olarak sadece;
Şarkı/türkü v.b. söyleyin,
Şarkılarınızla milyonlara hitap edin,
Şarkılarınızla milyonları peşinizde sürükleyin,
Her gün hakkınızda magazin basınında haberler çıksın,
İçinden çıktığınız kesimin kaymağını yiyin,
Ülkenin hissiyatına uymayan işlerle davalar peşinde koşun…
Ama;
Ülkeyi ilgilendiren bir yürüyüşe katılmayın,
İnsanları ilgilendiren bir yasayı protesto etmeyin,
Kadınların ve gençlerin eğitim hakkına savunmayın,
Konserlerinizde müşterim/festivallerim kaçmasın diye hiçbir sorundan bahsetmeyin,
İnsan hakları ile ilgili hiçbir yazıya imza atmayın,
Hiçbir sorunda öne çıkmayın/öncü olmayın,
Bir yazı/kitap/makale yazmayın,
Bir panele/sempozyuma katılmayın,
Yörenize ve yöre insanlarına hizmet etmeyin,
İşleri kaçırmayayım diye her partiye eşit durmaya çalışın,
Renginizi belli etmeyin, bu konulara hiç girmeyin,
Paparazzilerin olduğu AVM lere gidin, halkın arasında hiç görünmeyin,
Ama,
Her seçim yaklaştığında;
Yıllarca partisi için dağ taş-çamur-toz demeden koşturan,
Emek veren,
Maddi manevi harcayan teşkilattaki kişilerle alay eder gibi,
“Sn. Başbakanımız/Sn. Genel Başkanımız çağırırsa seve seve kabul ederiz” diye basın üzerinden mesaj gönderin,
Aklınız sıra yönlendirme yapın,
Halkımın sorunlarını dile getireceğim deyin …
Sözde kamuoyu yapmaya çalışın,

KİMSE 2011 TÜRKİYESİNDE BUNLARI KABUL ETMEZ ARKADAŞ!…
Çünkü, söylemler, kendi içinde tezatlarla dolu.
Sanki;
TBMM de halkın sorunlarını dile getiren yok…
Partilerin ilkeleri yok…
Başkanlar ve yönetenler bu kadar saf ve izandan yoksunlar…
Kimlerin oy getirip, kimlerin oy kaybettireceğini görmüyorlar…
Kamuoyu araştırmaları yaptırmıyorlar…
Hala anlamayanlar ve emeğe saygı duymayanlar var.
Yazık…
Ama,
Yine de siyasetin mutlaka bir cevabı olmalı!…

Şimdi; önümüzde Haziran 2011 seçimleri var… Görev ve sorumluluk hepimize düşüyor diyor, Siyasilerimize ve Milletvekili Adaylarımıza, AÇIK ÇAĞRI mızı yapıyoruz;

Bizler; bir nesil tarafından kazanılan vatan ve değerlerin; takdir edip korumayı ve geliştirmeyi başaracak yeni nesiller tarafından gerçekleştirileceğine inanmaktayız.
Geçmişini, tarihini iyi bilen, sahip olduğu maddi ve manevi mirasın farkında olan yöneticilere, siyasetçilere ihtiyacımız olduğunu da biliyoruz.

Bu nedenle;
a) Programlarında, sanatı-kültürü- folkloru bir bütün olarak ele alan,
b) Taklitçilikten uzak, düşünce yoksulluğu içine sokulmaya çalışılan insanımıza, akılcı ve ayağı yere basan çözümler üreten,
c) Kendi kimliğinden, kültüründen uzaklaştırılmaya çalışılan bir ulusa; tarih- kültür- dil- sanat kimliğinden kopmaması için seçenekler sunan,
d) Dün olduğu gibi yarın da, saygın insan- saygın toplum olarak üretimin yollarını öneren,
e) Yıllarca ülke bütününde, büyük özverilerle folklor ve müzik kültürünün, değerinin yaşanması için uğraş veren dernek ve vakıflara destek olma, onlara çalışma imkanı yaratma, festivallere destek olma sözü veren,
f) Bulunduğu ile, çok yönlü konser salonları/kültür merkezleri yaptırmayı, konserleri izlemeyi taahhüt eden,
g) Kendi milletine, vatanına, sanatına, diline, edebiyatına karşı olmayan; ileri ülkelerin teknik ve uygulamalarını örnek alan; akılcı, güvenilir, çözümcü, çalışkan, dürüst gençler yetişmesi için gerekli alt yapının sağlanması yolunda uğraş veren;
 h)Seçimi kazandıklarında,“kültürlü insan”, “yaratıcı insan” prensibinden hareket eden, sanatı ve kültürü tanıyan, üretime saygılı kişileri yanına alacak PROGRAMLARI VE UYGULAMALARI İLE SÖZ VEREN MİLLETVEKİLLERİ GÖRMEK İSTİYORUZ.
Alanımızda çalışmaları ile tanınan akademisyen/sanatçıları listelerde görmek dileğiyle…
________________________________________

* İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi/Türk Müziği Dernek ve Vakıfları Dayanışma Konseyi Başkanı

**Bu yazıda sanatçı kimdir? Yorumcu kimdir? Özellikleri nelerdir? konularına girmiyoruz.

***Üye kuruluşlar; Beşiktaş Musiki Derneği-Beşiktaş, Çırağan Musiki Derneği- Ortaköy, Aşiyan Musiki Derneği-Kadıköy, Şişli Musiki Derneği-Şişli, Bertan Üsküdarlı Musiki Derneği-Şişli, Beyoğlu Musiki Derneği- Beyoğlu, Küçükçekmece Musiki Derneği –Küçükçekmece, Büyükçekmece Musiki Derneği –Büyükçekmece, Bakırköy Musiki Vakfı-Bakırköy, Eyüp Musiki Vakfı-Eyüp, Anadolu Musiki Derneği-Küçükyalı, Rumeli Kültür ve Dayanışma Derneği-Fatih, Çamlıca Musiki Derneği-Üsküdar, Üsküdar Musiki Derneği-Üsküdar, Dede Efendi Musiki Derneği-Gaziosmanpaşa, Folklor Kurumu-Aksaray, Bahçeşehir Musiki Derneği- Bahçeşehir, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı- Beyazıt

(1) Göğüş, Zeynep; Ortaylı’nın Topkapı’sı”, Hürriyet, 08.01.2011




Hoşgeldiniz