İşsiz Konservatuar Mezunlarından “İşsizler Orkestrası” …


Toplam Okunma: 8525 | En Son Okunma: 23.04.2024 - 08:06
Kategori: Değerlerimiz, Haberler

Gerek Türk, gerekse Batı müziği Devlet konservatuarlarımız her yıl yüzlerce mezun verir duruma geldi. Bu duruma sevinsek mi, üzülsek mi bir türlü karar veremez olduk(*)… Konservatuar mezunlarının işsizliklerine çare olarak kendi orkestralarını kurmaları, Türk ve Batı müziği alanında 35 konservatuarın bulunduğu ülkemizde yeni bir atılımın habercisi gibi görünüyor. Tıpkı İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezun 65 genç müzisyenin yaptığı gibi… Haydi diğer konservatuar mezunlarımız!..

Haber şöyleydi:
“İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan 2009′da mezun olan Alp Özdemir’in orkestrada kadro bulamama kabusu gerçek oldu. Başvurduğu kurumlardan olumsuz yanıt alan fagot sanatçısı Alp Özdemir, öğrenci değişim programıyla gönderildiği Bremen’deki gençlik orkestrasını İzmir’de uygulamaya karar verdi. Özdemir fikrini önce en yakın arkadaşı olan Berkin Bilgehan’la paylaştı. İki arkadaş, yüksek lisans yaptıkları üniversitenin kantin sohbetlerinde konservatuvardan mezun olup kadro bulamayan gençlere ulaştı. 6 ay gibi bir sürede 9 Eylül Üniversitesi ile Türkiye genelindeki devlet konservatuvarlarından mezun 65 müzisyen bir araya gelerek İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası’nı kurdu. Kendilerine ‘İşsizler Orkestrası’ dediklerini belirten Alp Özdemir şöyle konuştu: ‘Sanatın yeterince önemsenmediği, üniversite bitirmesine rağmen iş bulamayan sanatçıların giderek çoğaldığı bu dönemde, sesimizi işimizle duyurmak istedik. İlk konserimizi 6 Ekim’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir organizasyonunda verdik. Ardından 6 konser daha verdik.’


Başarıya giden yolda birçok engeli aştıklarını belirten genç sanatçılar, ‘Amacımız ikinci bir orkestra kurmak ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir gençlik orkestrası olmayı başarabilmek’ diyor. İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası 28 Mart’ta yine sahnede olacak. ‘4 Mevsim’ ve ‘Bitmemiş Senfoni’yle dinleyicilerin karşısına çıkacak ‘İşsizler Orkestrası’ seslerini notalarıyla duyurmayı sürdürecek.

ÇOK İYİ OLMAK YETMİYOR
Orkestra üyesi Elif Eyüboğlu bu mesleği icra etmenin zorluklarını anlatırken, ‘Konservatuvara girenler hayallerinin peşinden gider. Rakibiniz çok ve aradan sıyrılabilmek neredeyse imkansızdır. Çok iyi olmak bile yetmez. Sınavlarda 3-4 kişinin başarılı olabildiği bir dönemde, çoğu zaman umutsuzluğa kapılır, çıkış yolu ararsınız. İşte bizi aynı noktada buluşturan da tam olarak bu‘ dedi.”(1)

*     *     *

Haziran 2007’de yayınladığımız bir yazıyı aktarıyoruz:

 “Eyvah Konservatuardan Mezun Oluyorum”… Ayhan Sarı (*)

Gerek Türk, gerekse Batı müziği Devlet konservatuarlarımız her yıl yüzlerce mezun verir duruma geldi. Bu duruma sevinsek mi, üzülsek mi bir türlü karar veremez olduk. Sevinsek yerinde, çünkü müzik sanatı uğraşanı sayımız giderek artıyor ve bu işin eğitimini almış kişi sayısı çoğalıyor.

Üzülsek yerinde çünkü TRT, Devlet Koroları, Devlet Senfoni orkestraları, Devlet Opera ve Bale kadroları dolu. Tek tük boşalan kadrolara da girme şansı ancak tepelerden sağlanan etki sayesinde yakalanabiliyor.

Gerçek sanat icracılığıyla, -türlü ilişkilerin etkilediği seçilme yarışında bir kurumda kadro sahibi olma açısından- başarıya yansıyan sanat arasındaki farkın yeterince dikkate alınmadığı görüşünün konservatuarlarımızdan yeni mezun veya mezun olacak sanatçı adaylarımız arasında tam bir kaos ve ümitsizlik oluşturduğu gözleniyor.

Ya bunların gelecek korkusunun müzik sanatımızda yarattığı güvensizlikten-çalışamamaktan kaynaklanan üretimsizlik ve konservatuar süresince öğrenilenlerin yok olması riskinin -belki de sonucunun- bedelini kim karşılayacak?

Bu yeni mezunlara iyi niyetli yaklaşımlarla telkin edilen “İşinizin peşini bırakmayın” öğüdü ne derece etkili olabilir ki?
Dünya’nın önde gelen ve adeta klasik müziğin kalesi olarak nitelendirebileceğimiz ülkelerde(örn: Fransa) bile bir klasik müzik sanatçısının seslendirdiği CD’sinin yılda 500 adet satmasının başarı olarak addedildiği gerçeğini bilmek konservatuarlarımızdan mezun olan ümit dolu gençlerimizi ve ders içeriklerini nasıl yönlendirmemiz gerektiği konusunda ipuçları vermektedir.

Yani konservatuarlarımızda yaşanan diğer bir problem de öğretim programlarının öğrencinin geleceğine yönelik hazırlanmamasıdır. Bu konu öğrencinin mezun olduktan sonraki kendi kendini yetiştirmesine bırakılmakta ve sonuçta öğrencinin içsel sanat anlayışı çatışmasına sebeb olunmaktadır.

Bu arada konservatuar mezunlarına öğretmenlik hakkının bir verilip bir alınması, konunun kafalarda netleşmediğinin açık göstergesidir.
Konuya bir de diğer yandan bakalım:

Söz konusu yeni mezun gençlerimizin mutlaka bir Devlet Müzik kurumunda çalışmaları gerekiyor mu?

Konuya bakışımızı Devletimizin sanatçı istihdamı zorunluluğu gibi koşullanmadan sıyırarak madalyonunun öbür yüzüne kaydırırsak, durumun olumlu yansımalarını bu açıdan da görememekteyiz. İrdeliyecek olursak:

Genel iş dünyamızda da müziğin pazarı popüler müzikler yönünde ağır basıyor.
Özel sektörde faaliyet gösteren kurumlarımızın müzik toplulukları kurma gibi bir heves içinde oldukları gözlenmediği gibi Devletimiz tarafından bu kurumları yönlendirme anlamında yasal çalışmalar yapılmadığını bir yana bırakın böyle bir niyet bile gözlenmediğini rahatça söyliyebiliriz.

Devletimiz tarafından belli bir sayıdan fazla(ör:50 işçi) çalışan kişi istihdam eden özel sektör iş kurumlarımıza müzik topluluğu kurma zorunluluğunun yaptırımının da yasalarla düzenlenmediği görülüyor.

Türk müziği açısından önemli bir güç oluşturan ama birlikte hareket edememeleri yüzünden hiçbir etkileri hissedilmeyen ve sayıları 2000’i aşan Müzik derneklerimiz, ancak müziğe sevgi ile bakan amatörlerin -aidatları karşılığında- boş zamanlarını değerlendirme amacını tatmin edebiliyor.

Ayrıca Türk Müziği, -belli bir kültürel düzeye gelmiş ülkelerde olduğu gibi- müziğe maddi yardımlarda bulunabilecek varlıklı kişiler tarafından desteklenmiyor…

Görüldüğü gibi okulundan yeni mezun olmuş bir müzikçimizin çalışma alanı daraldıkça daralıyor.
Üstelik meydanlarında müzik yaparak müzisyenin çalgısının kılıfına para atılması mümkün görünen kentlerimizin sayısı da üçü geçmiyor.
Bu nedenle –zabıta korkusu olmasa da- işporta müzisyenliği de çözüm gibi görünmüyor.
Sonuçta konservatuar mezunlarımız açısından üzülme nedenlerimiz, sevinme nedenlerimizden kat be kat daha fazla.
Mezuniyet aşamasına gelmiş her öğrencinin kafasından da şu soru hiç çıkmıyor:
“Ben geçimimi nasıl sağlıyacağım?”…

Evet, mezun olan gençlerimiz geçimini nerede-nasıl sağlayacak?
Kendimizce ironik de olsa çözüm yolları önerecek olursak bu gençlerimiz :

a- Orta öğrenim kurumlarına öğretmen olacak(formasyon verilirse)
b- Özel dersler verecek(sabır gücü varsa)
c- Üniversitelerin müzik okullarında ders verecek(hocalarına kendini kanıtlamışsa )
d- Müziğin bilimini yapacak(akademik bakış açısı verilmişse )
e- Bar ve kokteyllerde fon müziği yapacak(gece alemini seviyor ve de “stilim bozulmaz” diyebiliyorsa)
f- Bir Müslüman veya başka bir tarikatın temsilcisi olacak(inancı varsa)
g- Stüdyo müzisyenliği yapacak(çalacak stüdyo bulursa)
h- Yurt dışına gidecek(burs bulursa)
i- Sokak müzisyenliği yapacak(alan bulursa)
j- Kendi orkestrasını/topluluğunu kuracak(birleşebilirse)
k- vs, vs, vs.

İkide bir mecburen Atatürkümüz’ün özdeyişine sığınıyoruz:
“Her şey olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız”
Konservatuar mezunu yanıtlıyor: “evet olamıyoruz”…
Sonra mezun bir daha soruyor:
“Bizi kim sanatçı yapmak istemiyor?”

İster sağ ister sol her iktidar döneminde konservatuar mezunlarımızın sesleri kısılıyor.
Çünkü On’lara değer verilmiyor.

Tüm anlattıklarımızın sonucunda olan taze müzik fidanlarımıza oluyor,
Ve…
Konservatuarlarımız içten içe eriyor.
İçin-için bir cümle taze yüreklerde yükseliyor:
“Eyvah, mezun oluyorum…”(*)
Ayhan SARI
________________________________
(*) Bu yazı 2007’de yazılmış ve Musiki Dergisi’nde yayınlanmıştır.
Yazının tümü için bkz: http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=22
(1) http://www.aksam.com.tr/izmir-mizikacilari-isbasinda–24251h.html
Akşam Gazetesi, 05.03.2011

Ek:
İşsizler Orkestrası ile ilgili 30 Eylül 2010’da yayınlanan bir haber:

Bağımsız Gençlik Orkestrası’ndan ilk konser…
“Herhangi bir kurum veya üniversiteye bağlı olmadan kurulan ve Türkiye’nin ilk bağımsız gençlik senfoni orkestrası olan İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası, 6 Ekim’de Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde verecekleri konsere hazırlanıyor.

İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası projesini hazırlayan ve projede sanat danışmanlığı görevini üstlenen Alp Özdemir, üniversiteden mezun olan işsiz gençleri bir araya getirdiklerini ifade ederek, 65 kişilik senfoni orkestrası oluşturduklarını söyledi.

Ankara ve İstanbul’da bazı gençlik senfoni orkestraları bulunduğunu ancak onların üniversite veya çeşitli firmalar tarafından desteklendiğini belirten Alp Özdemir, İzmir’deki orkestra üyelerinin hiçbir maddi talepte bulunmadan bir araya geldiğini, kendi masraflarını kendilerinin karşıladığını söyledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı salonunda provalar yaptıklarını belirten Özdemir, Rektörlüğün kendilerine destek olduğunu ve İ zmir Büyükşehir Belediyesinin de Ahmed Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi’ni tahsis ettiğini anlatarak, konsere
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da geleceğini ifade etti.

Orkestranın haftanın 3 gününde, 4′er saat çalışarak konsere hazırlandıklarını belirten Alp Özdemir, şunları söyledi:

“Gençlik senfoni orkestralarının Avrupa’da çok örnekleri var. Hatta bazı kentlerde 4-5 tane dahi var. Türkiye’de ise birkaç kentte örnekleri var ve onlar da ya Bilkent Üniversitesi gibi bir üniversiteye, ya da Doğuş Grubu gibi bir kuruma bağlı görev yapıyorlar. Biz ise özverili genç sanatçıları bir araya getirdik. Yaklaşık bir yıldır projenin üzerinde çalışıyoruz. İzmir gibi ilklerin şehrinde yine bir ilki gerçekleştirerek, sanatçıların masrafları dahi ceplerinden karşıladıkları bir konser hazırlıyoruz. 6 Ekim’de ilk konserimizi vereceğiz. Orkestrada 65 genç sanatçı arkadaşımız var. Şefimiz ise yüksek lisansını yeni bitirdi ve şeflik deneyiminde ilk yıllarını yaşıyor.”

İzmir’in ilk gençlik senfonisini oluşturmaktan büyük mutluluk duyduklar ını belirten Alp Özdemir, şöyle devam etti:

“Atatürkçü Düşünce Derneği gibi bazı sivil toplum kuruluşlar ı da bizi destekliyorlar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile görüştük, bizi destekleyeceğini söyledi.

Konser salon tahsis etti, konsere de gelecek. Bize sahip çıkmalarını görmek bizi mutlu ediyor, çalışmalarımızda güç veriyor. Rektörümüz ve okul müdürümüz destek veriyor, onlar sayesinde bu proje gerçekleşiyor. Orkestra elemanı bu işten para kazanmıyor, özveriyle gerçekleşen hayalimizdeki hedefimiz, bu orkestrayı sürekli hale getirip Mardin, Diyarbakır ve Trabzon’da konser vermek, uluslararası çapta ülkemizi temsil etmek. Böyle bir konserin maliyeti 30-40 bin lira. İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası 1 lira harcamadan bu konseri gerçekleştirecek. Solist kendi parasını vererek Almanya’dan uçakla geliyor provalara katılıyor, konserde sahne alacak. Şef Ankara’dan geldi, masraflarını kendi karşılıyor.”

İzmir Gençlik Senfoni Orkestrası’nın Şefi Mustafa Necati Karataş ise orkestrayı kurmak için aylardır çalıştıklarını söyledi. Karataş, “Sanatta bir gençlik hareketi başlatmak istedik.

Haftada 2-3 gün, günde dörder saat çalışıyoruz. Amatör ruhla çalışıyoruz, ama konsere profesyonel yaklaşıyoruz” dedi.

Solist İlter Vurucu, Orkestra Sorumlusu Berkin Bilgihan, Baş Kemancı Gülce Karagözcü ise konserin başarılı olması için çalıştıklarını, konserleri devam ettirmek istediklerini söylediler.

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Aykut Yafe ise orkestra üyelerinin çoğunluğunun kendi mezunları olduğunu, onlara destek olmaya çalıştıklarını söyledi. Orkestranın provalarını kendi salonlar ında yaptırdıklarını vurgulayan Yafe, “Bu konser büyük bir manevi tatmin olacak. Böyle bir orkestrayı eskiden beri istiyorduk, çok gönül verdik. Bu kadar öğrenciyi bir araya getirmek önemli. Orkestra oluşumunu destekliyoruz. Öğrencilerimiz için güzel, sanatsal etkinlik. Onları sahnede görmek bizi çok mutlu ediyor” diye konuştu.

Yılda 43 mezun verdiklerini, bunların kadro sorunu bulunduğunu ifade eden Yafe, mezunların çoğunun işe yerleşemediğini ve sıkıntı yaşadığını sözlerine ekledi.”(2)
____________________________
(2) http://www.ihlassondakika.com/haberdetay2.php?id=315547




Hoşgeldiniz