Müzik Topluluklarımız/Orkestralarımız var. “Peki, sinerji var mı?”… Göktan Ay


Toplam Okunma: 3985 | En Son Okunma: 14.05.2024 - 18:10
Kategori: Fikir Yazıları

Müzik alanında ülkemizin birçok kurumu olduğunu ve aslında iyi değerlendirilirse, bunun önemli ve itici bir güç olduğunu hep belirtiyorum. Devletimiz, gerçekten de sanat/müzik alanında gerekli kurumlarımızı kurmuş/desteklemiş… Zaman zaman farklı siyasi görüşler nedeni ile sekteye uğrasa da gelişmeler pek de olumsuz gözükmüyor…

Ancak zaman zaman, hala çok gerilerde kalması gereken Batı-Türk müziği zıtlaşmasını sürdürmeye çalışanları, “çoksesli müzik demokrasidir-teksesli müzik bağnazlıktır” gibi yanlış fikirleri pompalayanları görmekte gerçekten üzüntü verici.

Bu ülkenin kendi değerlerine, sanatçılarına, bestekarlarına, yazarlarına sırt çevirmek ve her şeyi ile Batıyı örnek almak –veya tam tersi- doğru olmasa gerek…Önemli olan, devlet tarafından kurulan bu kurumların alanları ile ilgili işleri doğru yapmaları, insanlara güzel/kaliteli örnekleri dinletmeleri değil midir? Bilinmektedir ki; çalışmaları ile öne çıkan her bestekar/sanatçı yaşadığı çağa göre çağdaştır…

Bırakınız Batı-Türk zıtlaşmasını. Her iki alanda da değerli müzik insanlarımız yetişmiş, ürettikleri ortada… Önemli olan şahsi beğenmeler/beğenmemeler değil, ülke sanatına yapılan katkıdır… Bu nedenle son günlerde dile getirilen konuşmaları ve üslubu yanlış, konunun tartışma programlarına yansımamasını da doğru buluyorum. Çünkü, ülkemiz her alanda huzur, barış ve üretim istiyor…Gereksiz polemikler hiçbir alana puan kazandırmıyor… O nedenle her zaman “kişisel hırslardan” uzak “sağduyu” çağrısı yapıyorum.

Baktığımızda, müzik eğitiminde üniversiteler boyutunda; 35 Devlet Konservatuarı, 24 Müzik Öğretmenliği ABD, 14 Güzel Sanatlar Fakültesi, 5 Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, MEB boyutunda da 55 Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi kurulmuş….

Uygulama topluluklarına gelince, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı;

6 Senfoni Orkestrası; Cumhurbaşkanlığı/İstanbul/Ankara/İzmir/Antalya/Çukurova/Bursa,
6 Opera Orkestrası;. Ankara/İstanbul/İzmir/Antalya/Mersin/Samsun,
4 THM Korosu; Ankara/İstanbul/Şanlıurfa/Sivas
8 Klasik Türk Müziği Korosu; İstanbul/İzmir/Bursa/Ankara/Elazığ/Diyarbakır/Samsun/ Mersin,
9 Topluluk; Devlet Halk Dansları Topluluğu/Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu/İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu/İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu/İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu/İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu/Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu/Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu/İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu,
4 Yöresel Oyun ve Müzik Topluluğu; Edirne Roman Müzik Topluluğu/Nevşehir Hacıbektaş Semah Topluluğu/Kırşehir Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu/Keskin Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu faaliyette.
Ayrıca; özel olarak çalışan 5 büyük orkestra, (Bilkent Senfoni, 9 Eylül Üniversitesi Senfoni, Cemal Reşit Rey Senfoni ve Borusan İstanbul Filarmoni, Tefken Filarmoni) var.
Üniversitelerin ve özel kuruluşların ise 8 Oda Orkestrası, (Akbank, İstanbul Ün., 9 Eylül Ün,, Başkent Ün., Yaşar Ün., Hacettepe Ün., Mersin Ün., Modern) olduğu biliniyor…
Serbest çalışan müzik insanlarını düşündüğünüzde, önemli ve büyük bir kadronun elimizin altında olduğunu görüyoruz, peki ama “sinerji” var mı? Ne eksik? Helva neden yapılamıyor? Bu soruları, sorumlu konumdaki her kişinin cevaplayıp/değerlendirip, kendilerine düşeni yapması gerekmiyor mu?…

Ayrıca, bu kurumların sorunları var mı? Kendi içlerinde sorunlarını çözebiliyorlar mı? Kendilerini üst makamlarına kabul ettiriyorlar mı? Kurullarını demokratik bir şekilde çalıştırıyorlar mı? Çalışmalarını ülke geneline yayabiliyorlar mı? Büyük projeler içinde yer alabiliyorlar mı? Kendilerini iletişim araçlarında görebiliyorlar mı? Sadece çalan ve söyleyen değil, düşünce üreten kişiler olarak görülmelerini sağlayabiliyorlar mı? Kurumlar arası birlik ve beraberliği/paylaşımı sağlayabiliyorlar mı? Ve ondan sonra da “kadro, maaş, emeklilik hakları v.b.” konularda devletten gerekli desteği görüyorlar mı? diye sormak, cevaplarını almak ve uygulamaya geçmek gerekiyor…

Zaman zaman bazı köşe yazarlarımızın, gidecekleri çok sesli konserleri haber verdiklerini, sonra da anlata anlata bitiremediklerini okuyoruz. Bazılarının sanki keskin bir bıçak gibi, hiçbir Türk müziği konserine gitmediklerine şahit oluyoruz. Elbette, müzikte, bir yaşam tarzı ve tercihtir, ancak, günlük yazı yazan kalemlerin, kendilerini okuyanlara tarafsız yaklaşmalarını, en azından kendilerine gelen konserleri de kısaca yazmalarını/desteklemelerini bekliyoruz.
 “AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Bülent Delican, “Türkiye’de birçok müzik çeşidi olduğunu, AK Parti’nin de her tür müziği dinleyenleri barındıran bir parti olduğunu kaydeden Delican, ayrımcılığı kabul etmediklerini, parti içinde her türden müzik dinleyen çok sayıda kişi olduğunu” da belirtti. Bu bir davettir. İnsanlar birbirlerini tanımıyor da olabilir, bilmiyor da olabilir. Tanımayınca, bilmeyince daha rahat tepkiler verebiliyorlar, bizi tanıyınca farklı davranabilirler. Biz böyle bir organizasyonu ilk defa bu yıl yapmıyoruz. Geçen yıl da Turkuaz Oda Orkestrası ile gerçekleştirdik. Hem Mozart, hem Bach, hem Aşık Veysel dinledik. Doğudan ve batıdan birçok değer vardı konserde. Türkiye’nin geniş mozaiğinin net görülmesi lazım. Müzik evrenseldir, biz buna inanıyoruz. Cumhuriyetin değerlerini düşününce onu en iyi temsil eden müziğin de çok sesli müzik olduğuna karar verdik.” *

Buna karşılık, birçok araştırmacının/müzikologun, ülkemize gelerek Türk müziği’ni araştırdıkları, çalgıları çalmayı öğrendiklerini de biliyoruz.

“TSM, KANADA’DA DERS OLABiLiR Mi?
Türk Sanat Müziği’nin Kanada’ya açılma ihtimali var mı? Zor, ama imkansız değilmiş demek ki…
Dünyanın bir uçundan Türk Sanat Müziği’ni araştırmak üzere Türkiye’ye gelen Ryerson Üniversitesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Leslie Hall’in Anadolu Ajansı’na verdiği demeç bu anlamda umut verici. 25 yıl önce geldiği Türkiye’de bir yıl konservatuvarda öğrenim gördüğünü vurgulayan Kanadalı öğretim üyesi, bu kez ziyaret nedenini ise şöyle açıkladı: “Türk Sanat Müziği benim için çok enteresan, farklı ve özel bir müzik. Hazırlayacağım raporun müzik profesörleri tarafından onaylanması durumunda Türk Sanat Müziği, Kanada’da ders olarak verilecek.” Bundan daha güzel bir fırsat olabilir mi? Artık Kültür ve Turizm Bakanlığı mı olur, Başbakanlık Tanıtma Fonu mu, konservatuvarlar mı yoksa müzik şirketleri mi bilemem? Ama bildiğim bir şey var; o da birilerinin bir an önce Leslie Hall ile temasa geçip, onun Kanadalı profesörlerin onaylayacağı bir Türk Sanat Müziği Raporu hazırlamasına yardımcı olması… Fırsat ayağımıza kadar geldi çünkü…” **

”BİFO’nun temelini atan da Ahmet Kocabıyık. 1993’de kurulan Borusan Oda Orkestrası, 1999’da flarmoniye dönüştü. Genel müzik direktörlüğünü ve sürekli şefliğini 10 yıl Gürer Aykal yürüttükten sonra geçen yıl Sachga Goetzel’e devretti. Müzik dergisi Andante’nin yazarı Kemal Küçük, “Orkestralarda yaylı sazların oturması zaman alır. BİFO’da bu ahenk sağlandı. Bu Aykal’ın başarısıdır. Yeni şef Goetzel, Gürer Aykal’ın mirası üzerine başarıyı sürdürüyor” diyor.
Senfoni ve filarmoni orkestraları 50-80 müzisyenle müzik yapıyor. Wagner, Mahler gibi bestecilerin eserleri icra edilirken sayı 100’ü aşıyor. Ben sadece izleyiciyim. Müzik eleştirmeni değilim. BİFO’nun nasıl geliştiğini izleyebiliyorum. Fazıl Say’a eşlik ettiği konserlerde sanatçılar, görünümden, icralarına, uyumdan doyurucu ses çıkarmalarına kadar etkileyici idi. Borusan kültür ve sanat faaliyetlerine her yıl 10 milyon dolar ayırıyor. Bu paranın 3.5 milyon doları orkestra için kullanılıyor. Orkestranın yıllık bütçesi 4 milyon dolar. Bilet satışı geliri 500 bin dolar. Kalan 3.5 milyon doları Borusan Holding’in katkısı. Borusan Kültür Sanat’ın başında bulunan Asım Kocabıyık’ın kızı Zeynep Kocabıyık Hamedi, “Müziksever kuruluşlar destek vermeye başladıklarında, orkestranın daha hızlı gelişme ve yurtdışında Türkiye’yi daha fazla tanıtacağını” belirtiyor. BİFO’nun 2 kadrolu orkestra şefi, 4 kadrolu yaylı çalgılar grup şefi var. 80 sanatçıdan oluşan kadro programa göre bir araya geliyor. 4 kadrolu yaylı çalgılar grup şefine dünyanın en iyi çalgı aletleri kiralandı. Bu 4 grup şefinden oluşan Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü de orkestra konserleri dışında konserler veriyor. BİFO Genel Müdürü Ahmet Erenli’den öğrendiğime göre bu yıl yurtiçinde ve dışında orkestra 20, yaylı çalgılar dörtlüsü 22 konser vermiş.” ***
Özel kuruluşların sanata/müziğe bu derece destek vermeleri çok güzel ve alkışlanacak bir davranış… Azda olsa bazı köşe yazarlarımızın bu destekleri dile getirmeleri desteği artıran unsurlar oluyor…”Teşekkür etmeyi bilmek”, “onurlandırılmak” bir çok eksiği gideriyor/telafi ediyor.
Bilindiği gibi, sanat paylaştıkça çoğalır…Bu paylaşımda mesleği ne olursa olsun her vatandaşın üzerine düşen az veya çok görevleri vardır… Ancak, bu sorumlulukta en büyük pay, sanat/müzik kurumlarının başında bulunan yöneticilerdir… Ve tarih onları yaptıkları çalışmalarla değerlendirecektir…

Birlikte, müzik kurumlarımızla, ülke genelinde “sinerji yaratmak için” birleşmek, ortak hareket etmek gerek…

Var mısınız?..
______________________________
* 14.10.2010/Anka/Milliyet
** Eyüboğlu, Ali; TSM, Kanada’da ders olabilir mi?, Milliyet, 19.11.2010
***Uras, Güngör, BİFO X Fazıl Say Konseri Vardı.,Milliyet, 26.12.2010




Hoşgeldiniz