Savaş ve Müzik…


Toplam Okunma: 7915 | En Son Okunma: 24.04.2024 - 19:53
Kategori: Tarih ve Anılar, Toplum ve Müzik

Almanların Stalingrad Kuşatması’yla(30 Ağustos 1942) ilgili bir anekdot vardır. Kuşatma tüm şiddetiyle sürerken Rus Cephesi’nde askerlere moral vermek için senfoni orkestrası gelir ve konser verir. Konser Alman cephesinden de duyulmaktadır. Almanlar ateşi keser ve savaşa ara verirler. Orkestra sustuğunda Almanlar megafonla Rus cephesine seslenirler: “Biraz da Bach çalar mısınız? Söz, ateş etmeyeceğiz”. Orkestra çalmaya devam eder. Ama her konserin bir sonu vardır… Sonra?..

Savaş devam eder… Müziğin insan ruhu üzerindeki büyük etkisi ilkçağlardan beri biliniyor, şamanlar davulların ve ritimli sözlerin gücüyle kendilerini veya kabilelerini, transa sokarlar ve kerametlerini gösterirlerdi. Savaşta düşmana karşı psikolojik bir üstünlük sağlamak ve korkutmak için müzik sonuna dek kullanıldı.

Senfoni kuşatma altındaki Leningrad’da ve tüm Rusya’da askerlerin ve halkın direncini ve cesaretini artırır. Kuşatmaya katılmış bir Alman askeri savaş bittikten sonra, “Rus radyosundan senfoniyi dinlediğimde anladım ki, asla Leningrad’ı alamayacağız” demişti.

2. Dünya Savaşı yıllarında Afrika göçmeni sıska ve çirkin bir şarkıcı her iki cephede de popülerdi. Edith Piaf Nazilerin de hayranlığını kazanmıştı. Piaf, sık sık Nazilerin davetlerini kabul ediyor ve onlar için konserler veriyordu. Savaş bittikten sonra Piaf’ın Nazilerin bu hayranlığını, müttefikler için casusluk yapmada kullandığı anlaşılacaktı, Piaf halk kahramanı oldu, Fransızların en büyük nişanlarıyla ödüllendirildi.

Apocalypse Now filminin ünlü sahil bombardımanı kesitinde Amerikan helikopterleri (Nazilere nazire yaparcasına) megafonlarını sonuna dek açarak Wagner’in kıyameti çağrıştıran müziği eşliğinde napalm bombalarıyla Vietnam topraklarını yakıp yıkarlar. Wagner’in tek talihsizliği bu değildir, onun müziğini ırkçı söylemleri için uygun bir araç olarak gören Naziler Strauss gibi Wagner’i de propagandalarında bir araç olarak kullanmışlardı.

Müziğin insan ruhu üzerindeki büyük etkisi ilkçağlardan beri biliniyor, şamanlar davulların ve ritimli sözlerin gücüyle kendilerini veya kabilelerini, transa sokarlar ve kerametlerini gösterirlerdi. Savaşta düşmana karşı psikolojik bir üstünlük sağlamak ve korkutmak için müzik sonuna dek kullanıldı. Osmanlı’nın mehter marşlarını, İskoçların gaydalarını dinleyen düşmanların nasıl bir psikolojik baskı altına gireceğini düşünün.

Savaşa asker yani savaşan insan yetiştiren ordular askerleri bedenen olduğu kadar ruhen de savaşın sertliğine, acımasızlığına hazırlamalıydı. Böylece askeri müzik, marşlar doğdu. Bir makine gibi düzenli işleyen, bir makine gibi isteneni yapan otomat askerler yetiştirmek için makine ritmindeki marşlar gerekliydi. Öte yandan bu marşlar doğal olarak eril özellikler taşır (bkz Full Metal Jacket). Bireyin egosunu övdüğü kadar (erkek özelliklerine naat), özlem, sevgi gibi duyguları da boşaltan (yaylalar) içerikleriyle marşlar orduların vazgeçilmez mühimmatıdır.

Savaş hep uluslar arasında olmaz, bazen ordular kendi halkına savaş açar. Tıpkı Şili’!de olduğu gibi. Sadece müziğiyle cuntanın haklı korkusunu ve nefretini kazanan Victor Jara tutuklandığında, tıpkı kendi gibi muhaliflerin (hapishaneler dolduğu için) toplandığı Santiago Stadyumu’na getirilir. Bir albay, Jara’nın ellerinin kırılması emrini verir, askerler çekiçle parmaklarını kırarlar. Albay getirttiği gitarı Victor Jara’nın önüne fırlatır ve “çal şimdi de!” der. Jara “Venceremos’u söylemeye başlar ve stadyumdaki tutuklular da eşlik eder. Albay Jara’nun parmaklarını kırabileceğini ama direncini, inancını kıramayacağını anlamıştır. Victor Jara ve pek çok tutuklu albayın emri ile öldürülür. Kısa bir süre sonra Dünya Kupası eleme grubunda SSCB-Şili maçı vardır. SSCB futbol takım “kanlı stadyum”da maç oynamayı reddeder ve Şili 3–0 hükmen galip sayılır.

Victor Jara örneğindeki gibi müzik savaşan, savaş isteyenlerin karşıtlarının da en büyük silahlarındandır. Vietnam savaşı süresince savaş aleyhtarı kitlelerin en büyük protesto araçlarından biri de müzik olmuştur. Bob Dylan, Joan Baez, Paul Mc Cartney gibi müzik insanları müzikleriyle barışın yanında yer almışlar ve güçlü bir ses oluşturmuşlardı. Öyle ki, Paul Mc Cartney CİA tarafından izlenmişti (kuşkusuz onun kadar ünlü olmayanların üzerindeki baskı çok daha fazlaydı).(1)
_________________________________________

(1) http://www.karakutu.com/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=9339&postdays=0&postorder=asc&start=45




Hoşgeldiniz