İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı “Etki Raporu” açıklandı… Göktan Ay


Toplam Okunma: 3749 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 21:55
Kategori: Eleştiri/Kritik

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı çalışmalarını, ilgili yasa gereği Temmuz 2011 de sonlandıracak. Özellikle alanımızla ilgili yapılanların yazılı basında konu edilmediğini ve hep sözlerde/sohbetlerde kaldığını görüyoruz. O da alanımızda eleştirmenlerimizin / yazarlarımızın olmadığını, ihtiyaç olduğunu gösteriyor…“İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı”nın çalışmaları hakkındaki “etki raporu” geçtiğimiz günlerde basın toplantısı ile açıklandı. Alanımızla ilgili sonuçlara göre:

1/ İstanbul halkının yüzde 40’ı kültürel faaliyetlere 0, yüzde 30’luk kesim sadece 50 TL ve altında harcama yapıyor.

Görüşüm: 3 yıl önceki kriz sırasında, müzik merkezleri kurslarına katılanların %50 azaldığını biliyoruz. İnsanlar mali sıkıntıya düşünce ilk kestikleri şey sanat/kültür oluyor. Bu ortamda etkinliklere gitmek, gidiş-dönüş, araba parası, salonda veya yolda yiyecek-içecek düşünüldüğünde önemli bir kesim için hayal oluyor. İBB etkinliklerinde dahi, ücretsiz olmasına rağmen salonlarda önemli boşluklar görülüyor. Ancak, insanlar çok popüler kişiler olursa etkinliklere katılıyorlar. Burada da popüler kültürün etkisi kendini gösteriyor… “Sürpriz değil çünkü kültüre ilgi belli bir eğitim ve gelir düzeyinden sonra başlar.”*

2/ İstanbul halkının yüzde 46’sı kitap okumuyor, yüzde 49’u sinemaya gitmiyor, yaklaşık yüzde 80’i tiyatro, konser, müze ve sergilere ilgisiz.

Görüşüm; Doğru bir tespit. İstanbul’da yaşayıp ta deniz kenarına inmeyenlerin olduğunu düşünürsek sonuç abartı sayılmaz. Bu konuda yıllardır yazıyorum. Ancak, bunun çözümü sadece bir kurumun çalışması ile bitmiyor. Bir ildeki Vali veya ilgili yardımcısı, Milli Eğitim İl Müdürü, İl Halk Eğitimi Müdürü, Gençlik Spor İl Müdürü, Önemli STK lar ve alanla ilgili öğretmenlerden oluşacak, uyumlu çalışacak “İl kültür/sanat koordinasyon kurulu” ile yürütülmeli ve kesintisiz her yıl devam etmelidir. Gençlere tarih/kültür/sanat/tiyatro/müze sevgisi aşılanması küçük yaştan verilmelidir.(Ders olarak kastetmiyoruz) Örneğin, İstanbul 1453 Panorama Müzesi’ne ne zaman gitsem sıra gelmiyor. Demek ki müzecilikte merak ta, albeni de olmalı…

3/ Yaş azaldıkça kültürel etkinliklere ilgi artıyor. Opera ve baleye ilgi duyanlar ise yaşlı bir azınlık.

Görüşüm; Elbette insanlar yaşlandıkça kendi değerlerinin daha fazla farkına varıyorlar. Ayrıca, müzik yaşla/ gençlikle ve hareket ile de doğru orantılıdır. Birçok gencin, eğer ailesinde ilgili kişi yoksa, belli bir yaştan sonra geleneksel müziklere meylettiğini hep duyuyoruz. Ayrıca, opera-bale her kişinin anlayacağı bir sanat dalı değil, niye azınlık diye üzülmeyelim. O nedenle ölçü olarak alınması doğru değildir. “Opera ve bale Batı’da da sinema ve tiyatro kadar yaygın değildir, elitlerin ilgilendiği bir sanat dalıdır, onu belirteyim”*

“…………İstanbul’u “2010 Avrupa Başkenti” yapan faktör, üç imparatorluğa merkezlik etmiş ve üç semavi dinin mirasına sahip bu şehrin tarihi ve kültürel zenginliği…
“Avrupa Kültür Başkenti Ajansı” adlı organizasyon kültür sanat faaliyetlerini çoğaltmış ve türüne göre ilçelere, varoşlara ve 4.500 okulda 1 milyon öğrenciye kadar götürmüş.
“Kültür Başkenti” kavramıyla yapılan tanıtım çalışmaları kültür ve sanat faaliyetlerine ilgiyi ortalama yüzde 20 artırmış.
Örnek, 2000’lerin başında Türkiye’deki tiyatro izleyicileri içinde İstanbul’un payı yüzde 17 iken, 2009’da yüzde 47’ye çıkmış.
Daha da ilginç olanı, tarihi binalarda “restorasyon, konservasyon, acil onarım” gibi dıştan gözüken çalışmaların bu eserlere olan ziyaretleri artırmış olması.

Restorasyon geçiren Ayasofya’yı ziyaret edenlerin sayısı, turistler dahil, 2010 yılında 3 milyonu bulmuş!
“2010 Avrupa Kültür Başkenti” olması İstanbul’un turizmine önemli katkıda bulunmuş. Dahası, 2010’da İstanbul’a gelen turistler içinde yüksek eğitimlilerin oranı yüzde 36’ya çıkmış!
Sürpriz değil; kültür ve sanat bütün dünyada eğitim ve gelir seviyesine göre ilgi çeker…..”*

Devlet Bakanı Sn. Hayati Yazıcı’nın bizlere bir çağrısı var; “Kumkapı’daki Ermeni Borodman kilisesinin restorasyonunda 40 kamyon moloz çıktı… Galata Mevlevihanesi’ni gördünüz mü? Şehzadebaşı Camii’ni ve haziresini restore ettik, gidin bir görün…”

Bildiğiniz gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çıkarılan ver 20 milyon gibi cüzi bir fiyatla satılan “Müze kartı” alırsanız, bir yıl boyunca ülkemizdeki bütün müzeleri gezme imkanınız oluyor. Sırada “kültür kart” var…

“Müze Kart uygulamasının bir tamamlayıcısı olarak “Kültür Kart” uygulaması adı altında bir proje geliştirilebileceği önerisinde bulunan Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Seçim Aydın; “marketlerde alışveriş yapıp puan biriktirerek, tatile gitme fikrine ek olarak yapılan alışverişlerde kazanılacak küçük birikimlerin sinema, tiyatro ve benzeri etkinliklerin biletlerini alırken kullanılmasının mümkün olabileceğini belirtti. Bu kartın biriktirilen puanlarla etkinliklerin biletleri alınırken kullanılabileceği gibi sinema, tiyatro, konser ve benzeri etkinliklerin programlarının yüklenebileceği taşınabilir hafıza kartları şeklinde de düşünülebileceğini” söyledi.”(haberler.com)

Daha ne yapsınlar!…
___________________________________
* Akyol; Taha; Biraz da kültür, Milliyet, 31.05.2011




Hoşgeldiniz