“Mevlid Kantatı” ve Yansımaların Yansıması…


Toplam Okunma: 3678 | En Son Okunma: 25.04.2024 - 15:05
Kategori: Arabesk Dönüşüm, Cevabi Yazılar

Birisi geleneksel bir değer üstüne kendi üretim ve yorumuyla birşeyler yapar. Birileri de hemen ardından fikir beyan etme/ettirme yarışına girerler. Bildik sahnelerdir. Adamcağız yaptığına yapacağına pişman olur. Dikkatlice incelendiğinde o konuşanların, eleştiride bulunanların büyük çoğunluğunun aslında hiçbirşey yapmayanlar olduğu görülür… Çok değil, bundan 15 yıl önce çoksesliliğe ve bir geleneksel bestecimizin eserinin çokseslendirilmesine yüzlerce yazıda karşı fikir beyan ediliyordu. Şimdi onları kimse dikkate bile almıyor. Bu kez Selman Ada, sözleri Süleyman Çelebi tarafından 15. yy’da yazılmış ve 17. yy’da Bursalı Sekbân tarafından müziklendiği tahmin edilen Mevlid’i besteledi ve sahneledi. Devlet’ce de desteklendi. Ve yine aynı insanlar devreye girdi. Bunlardan Türkiye’deki klasik batı müzikçileri arasında da, diğer gelenekselciler arasında da bol miktarda var… Tecrübeyle sabittir ki en çok on yıl sonra bu “üretmez konuşur takımı” da eskileri gibi yok olup gidecek… Sözkonusu durum, gelişme çabalarının uzantısı olan bir Türkiye klasiğidir. İşte Yeni Asya Gazetesi’nde yayınlanan -gerçek Mevlid ile Selman Ada’nın sahnesel Mevlid’ini “bir” görerek- karşılaştıran O yazı: (Arapça VLD kökünden gelen mevlid kelimesinin yanlış yazılışına ayrıca dikkat etmek gerek) …

”Bu ne biçim mevlit?”(1)

Cumhurbaşkanlığınca desteklenen, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla hayata geçirilen proje, mevlid ruhuna uygun bulunmadı.

İstanbul Hafızlar ve Mevlithanlar Cemiyeti Başkanı Hafız Halil Akıncı, ‘mevlid kantat’ın dinî bakımdan hiçbir fonksiyonu olmayan bir uygulama olduğunu belirterek, bu formatın mevlidle bir alâkasının bulunmadığını söyledi. Öte yandan, orkestra üyelerinin giyiniş ve tavırları ile yakalarına taktıkları Atatürk fotoğrafının da, etkinliğin ruh ve mânâsına aykırı olduğu belirtildi.

İstanbul Hafızlar ve Mevlithanlar Cemiyeti Başkanı Hafız Halil Akıncı, dün akşam dünya prömiyeri gerçekleştirilen ‘’Mevlid Kantat’’ konserinde okunan mevlidin, okunuş formatı ve tarzının, üslûp dışı olduğunu söyleyerek, “Mevlit formatında bir mevlit değil, eser sadece yepyeni bir beste halinde sunulmuş. Mevlidle uzaktan yakından alâkası olan bir format değil” diye konuştu. Akıncı, orijinal mevlit formatını, başka bestelerle saptırmayı halkın tasvip etmeyeceğini savundu. Konserde seslendirilen mevlidin okunuş formatının ve tarzın üslûp dışı olduğunu savunan Akıncı, bazı insanların bu tarzdaki mevlidi tasvip etmeyeceğini ileri sürdü.

Pazar günü Sultanahmet Camisi’nde mevlit programı düzenleyeceklerini bildiren Akıncı, ‘’Mevlit, o mevlit olacak. İstanbul’un en seçkin mevlithanları iştirak edecek. Bu mevlit programına, bundan sonra bu beste üzerinden devam edilmesi halinde biz daha da etkin tepkiler gösteririz. Sadece şu faydası var, mevlit eserinin dünyaya tanıtılması hususunda fevkalâde geniş kapsamlı bir organizasyon, onu inkâr etmemek lâzım. Sadece mevlit isminin tanıtılması, dünyaya nakledilmesi hususunda itirazımız yok, ama dini bakımdan hiçbir fonksiyonu olmayan, tamamen saptırılabileceği endişesini taşıyoruz’’ diye konuştu.

‘’Mevlit formatında bir mevlit değil, eser sadece yepyeni bir beste halinde sunulmuş. Mevlidle uzaktan yakından alâkası olan bir format değil’’ diyen Akıncı, şöyle konuştu: ‘’Başlangıç itibarıyla bize sorulsaydı, kendilerine bazı faydalı bilgiler verirdik, insanlara da faydalı olurdu. Bazı bölümlerde koro halinde Selat-ı Ümmiye’leri kullanıyorlar. Mevlidin bazı bölümlerini de koro halinde okuyorlar. Mevlidin bölümleri tamamen solo okunur, koro okunmaz. Koro okunduğu zaman hiçbir şey belli olmaz. Tamamen bir gürültü duyduk, ama mevlidin cümleleri o kadar nettir ki o cümleleri tek solistin okumasından ancak anlayabilirsiniz. Mevlit, baştan sona vaazdır, koro halinde hocalar vaaz eder mi? Böyle bir eserin var oluşunu, dünyada başka dillerde okunmasını olumlu buluruz ancak icrası bakımından kendi ülkemizde böyle bir icrası mümkün değildir.’’

Öte yandan, programı takip edenler orkestra üyelerinin giyiniş ve tavırları ile yakalarına taktıkları resmin günün ruh ve mânâsına uygun olmadığını belirttiler.

Besteci Selman Ada’nın kantat formunda senfonik bir eser olarak bestelediği Süleyman Çelebi’nin ‘’Mevlid’’ kasidesinin 452 kişilik çok sesli koro eşliğindeki dünya prömiyeri, İstanbul Kongre Merkezi’nde yapıldı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü olarak müzik ve sahne sanatlarının evrensel değerdeki eserlerinin yanı sıra Türk bestecilerin, koreografların, yazarların eserlerini de ortaya çıkarmayı, seslendirmeyi çok önemsediklerini belirtti. Gökmen, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı şu günlerde yeni bir Türk eserinin dünya prömiyerini gerçekleştirerek, Atatürk’ün göstermiş olduğu muasır medeniyetler seviyesine bir adım daha yaklaşıldığını düşündüğünü savundu.(1)
___________________________________

(1)”Bu ne biçim mevlit” Yeni Asya Gazetesi 22.04.2011
 http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=9137




Hoşgeldiniz