Strad’ın sırları zaten hep ortadaydı… Veyis Yeğin*


Toplam Okunma: 4295 | En Son Okunma: 28.04.2024 - 04:55
Kategori: Çalgılar

Yıllardır “falan profesör, filanca kişi Stradivarius kemanlarının sırrını çözdü” şeklinde çeşitli yazılar basın organlarında çıkıp durur. Birkaç ay sonra bu haberler unutulur. Çok değil en fazla bir-iki yıl sonra konu yeniden gündeme getirilir ve araştırma adı altında güya flaş haber olarak yayınlanır… Bildik terennümdür. “Strad kemanlarının sırrı çözüldü…”. Efendim, Strad, keman yapmak için kullandığı ağaçları falanca bölgenin, falanca tepesinden kesermiş…

O bölgenin topografik yapısı ve toprak analiz raporları, derken sayfalar dolusu bölgeye ait toprak analizi, farklı derinliklerinden alınan numuneler, bu numunelerden 60-70 çeşit elementin topraktaki bulunuş oranları vs. Dışarıdan bakıldığında enine boyuna ciddi bir araştırma projesi. Bu çalışmaların içerisinde her nedense o madensel tuzların, keman tahtaları üzerinde nasıl bir rezonans değeri meydana getirdiğine veya o ağaçların anatomik yapılarının nasıl etkilendiği yönünde tek satırında bile herhangi bir laboratuar deneyi veya sonucu bulunmaz.

Bizde güzel bir deyim vardır, “delinin biri kuyuya bir taş atar, kırk akıllı onu çıkartamaz”. Sözüm ona bu yoğun bilimsel araştırmaları, bizim halk deyimimiz gayet güzel biçimde özetler.

Bazen de yoğun bilimsel içerikli kuramlar ortaya atılır. “Yaklaşık 300 yıl önce Avrupa’da geçici buzul çağı yaşanmıştır” gibi. “Efendim bu çağ 30 yıl sürmüştür.” Strad’ın kemanlık ağaçları da bu yüzden güzel olmuş(muş!). “ Yaklaşık 300 yıl önce, Avrupa da klimal olarak buzul çağının özelliklerini andıran ve 30 yıl devam eden bir süreç gerçekten de yaşanmış olabilir (bilmiyoruz, konumuz da değildir). Ancak bu sürecin Strad’ın picea (ladin)’lerini güzelleştirmiş olabileceği kuramı tam bir “kuyruklu yalandır”. Strad’ın yaşamış olduğu Cremona şehri ve İtalya, ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey ve güney yarımküre’nin ortasında bulunan yaklaşık olarak aynı meridyen ve paraleller içerisinde yer alır. Buna orta iklim kuşağı diyelim. Bu bölgelerde vejetasyon dönemi (+,-) en fazla 20-25 gün geç yada erken başlar. Yine (+,-) en fazla 20-25 gün gibi sapmalarla biter. Bitkiler acununda yaşam (büyüme) faaliyetlerinin maksimal düzeye ulaştığı vejetasyon başlangıcı bu bölgelerde genellikle nisan ayının ilk veya en geç son haftalarında görülür. Bitiş dönemi de genel olarak eylül ayının ilk ve en geç son haftalarına rastlar. Picea (ladin) ve bütün coniferae (kozalaklılar) ailesi taksonlarında (halk arasında damar olarak ifade edilen) ilk bahar halkası (yada odunu ki iki koyu halka arasında kalan geniş, açık kısım) vejatasyon döneminde oluşur. Yaz halkası ya da yaz odunu dediğimiz koyu çizgiler ise vejetasyon dönemi sonunda yani yaz sonunda oluşmaya başladığı için yaz odunu şeklinde adlandırılmıştır, pratik olarak kış halkası ya da odunu denir. Yaz odunu vejatasyon dönemi hariç yılın diğer kısmında oluşur ve büyüme minimal düzeyde gerçekleşir.

Buzul çağımıza dönecek olursak, farz edelim ki bu geçici buzul çağı tam da Strad’ın yaşadığı yerde yoğun olarak yaşandı. Öyleyse bu geçici çağ, özellikle ladinlerde nasıl bir anatomik yapı meydana getirecektir? Kış ayları olağandan uzun ve sert geçeceğinden yaz odunları (kış halkaları) olağandan daha belirgin, kalın ve yoğun yapılar meydana getirecektir. Aynı süreç, vejetasyon dönemlerinin daha kısa sürmesine neden olacağından, buna bağlı olarak ilk bahar halkalarının daha dar, hacimsel olarak olağandan daha az yapı kurması beklenir. Oysa Stradivarius’un kemanlarında kullandığı ladinlerin hiç birinde böyle bir anatomik yapı bulunmamaktadır. Diğer taraftan yanlızca Strad değil dünyadaki hiçbir keman yapımcısı böylesi bir anatomik yapıya sahip ladin tahtası tercih etmemiştir. O halde ya Avrupa’da söylendiği gibi geçici bir buzul çağı yaşandı ancak hiç bir lutiye bu süreçten etkilenen ağaçları kullanmadı ya da buzul çağı kuramı bu kuyruklu yalanın kuyruğundan önceki kısmını oluşturmaktadır.

Stradıvarius’un yaptığı keman formları, yapım yöntem ve teknikleri günümüzde iyice bilinir ve ulaşılabilir bilgiler haline gelmiştir. İyi lutiyeler için bunlar artık aşılmış konulardır. Bu nedenledir ki sözüm ona yoğun bilimsel içerikli araştırma projeleri de artık beklenen etkiyi ve yararları(!) sağlamaz olmuştur. Sorgulayıcı bir mantıkla yaklaşıldığında, bu araştırma yazılarının zayıf halkalarının hemen koptuğu ve bilimsel dayanaklardan yoksun olduğu anlaşılır. Strad kemanlarının cilalarındaki reçine oranları, renk pigmentlerinin elde edildiği maddelerin neler olduğu gibi bazı konularda henüz eksiksiz ve çok net olarak ortaya çıkartılamayan noktalar vardır. Bu nedenledir ki son yıllarda sansasyonel haber ve araştırmalar özellikle cila konusu üzerinden yürütülmeye başlandı. Ancak bütün çalgıların cilalarında olduğu gibi keman cilasındaki temel amaç da çalgıyı dış etkenlere karşı korumaktır. Çalgının ses tahtası, bas kirişi, can direği, eşiği, telleri, tellerinin çapı, yoğunluğu gibi elemanlar veya konular sesinin niteliği bakımından en önemli noktalardır. Arşedeki kılların kalitesi ve miktarı gibi konular bile cilasından daha önemli ve öncelikli biçimde sesi etkilemektedir.

Gerçek sırlar ise Strad kemanlarında değil, bu sansasyonel araştırmaları yapan ve kaleme alan kişilerin gizledikleri amaçlarında yatmaktadır. Söz gelimi, 5000€’ya keman yapan bu araştırmacı lutiyeler, Strad kemanlarındaki sırlarını çözdükten sonra(!), keman fiyatlarını % 50 gibi oranlarda arttırıyorlar. Hele hele bu araştırma yazıları biraz inandırıcı bulunur ve medyanın ilgisini çekerse satış primleri % 100′e çıkabilmektedir. İşte Strad kemanlarının gerçek sırrı ve mucizesi. Strad kemanlarında ne kadar çok sır icat edilirse, belli bir zümre, sırlara bağlı biçimde bu durumdan o derece nemalanmaktadır.

Stradivarius, mesleğini aşkla yapan bir lutiyedir. Kuşkusuz ki zamanının en iyi ustasıdır. Onu, zamanının diğer lutiyelerinden farklı kılan şey, kemana getirdiği yeni bakış açısıdır. Altın oran sisteminden de yararlanarak, kemanı mimari bir tasarımla projelendirmiş, adeta bu sanatın özgün kuramını yazmıştır. O, zamanının gelenekçi ustalarından tasarımcı yönü ile ayrılıyordu. En genel estetik değerleri kişisel beceri ve mesleki birikimi ile yoğurarak, girift ve karmaşık gibi görünen keman formunu aslında sadeleştirmiştir. Bir bakıma sadeliğin kuramı içerisinde güzeli kavramış ve yakalamıştır. Bu başarı onu mesleğinin zirvesine ve çağlar ötesine taşımıştır. Strad, birkaç çağdaşı usta ve özellikle onun yetiştiği ustası Amati’nin atölyeleri, İtalyan okulu ve ekolünün de kuruluşunu sağlamıştır. 19. yy da Almanlar ve Fransızlar da ulusal ekollerini oluşturmuşlardır. Günümüzde Amerika’dan Japonya’ya çok iyi düzeyde keman yapan lutiye sayısı binlere ulaşmıştır. Ülkemizde de iyi keman lutiyeleri vardır.

Strad zamanında keman tahtaları, elde, testere ile kesiliyordu. Xylologie (odun bilimi)’nin ortaya çıkarttığı bir çok bilimsel veriden o dönemin ustaları haberdar değildi. Zamanımızın çalgı yapım teknolojisini gerek makine, alet-edavat, gerekse bilime dayalı konstürüktif bilgi birikimini Strad zamanında hayal etmek bile olanaklı değildi. Bu nedenle günümüz keman yapımcılarının hala Strad düzeyine ulaşamadığını söylemek akla ve bilime aykırıdır.

Strad kemanlarının günümüzdeki gerçek değeri nedir?

Strad, yaşarken kaç paraya keman siparişi alıyor ya da satıyorsa bu miktar günümüze eskale edildiğinde kaç para çıkıyorsa, gerçek (mutlak yada kullanım) değeri de odur. Bunun üzerindeki bol haneli parasal değerler, çalgının antika ve fetişist değerini oluşturmaktadır. Hatta kullanım değeri açısından bakıldığında, bilimin ibresi, bu kemanların günümüzdeki değerinin, Strad’ın yaşarken sattığı fiyatların da altında olması gerektiğini işaret eder. Ağaç, tahta (kereste) haline geldikten sonra dış etkenlere karşı daha kolay yıkımlanabilen organik bir malzemedir. Bu malzemelerin fosilleşme süreci insan ömrü ile kıyas kabul etmeyecek kadar uzundur. Ancak her ne kadar önemli izotopik başkalaşım göstermese de 300 yaşını geçmiş ahşap eşyanın, aktif mukavemet gücünün kırılmış ve fosilleşme sürecinin eşiğinden geçmiş olduğunu söyleyebiliriz.

İnsanlık kültürü açısından Strad’ın kemanları, Goldini ya da Dante’nin komedyalarından daha büyük bir değere mi sahiptirler? Neden biri milyonlarca dolar ederken, diğeri bu kadar para etmiyor? Giambattista’nın Kleopatra’nın Ziyafeti ne ise, Strad’ın Sunrise’ı da odur. Bu kemanların antika değerleri, kullanım değerlerinden çok ama çok fazladır.

Durum, özünde meta fetişizminden başka bir şey değildir.
_________________________________________
* E.Ü. Devlet Türk Müziği Konservatuarı Öğr. Gör.




Hoşgeldiniz