“Bas gitarlı” Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu…


Toplam Okunma: 3913 | En Son Okunma: 08.05.2024 - 19:18
Kategori: Eleştiri/Kritik

23 Kasım 2011 akşamı İzmir, Gümüldür/Özdere’de düzenlenen Milletlerarası Türk Folklor Kongresi’nin konser akşamına izleyici olarak katıldık. Edindiğimiz bilgiye göre Almanya’dan Hindistan’a, Azerbaycan’dan Moğolistan’a 52’si Türkiye dışı olmak üzere 224 misafir bildiri sunmak üzere gelmişler. Gördük, çoğuyla konuştuk. Çok memnundular. Konuklara Türk müziğini dinletmek üzere ise KTB İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu’ndan bir erkek solist ve yedi icracıdan oluşan çalgı grubu görevlendirilmiş…

Türk Folklor Kongresi gibi bakışı geniş bir bilimsel etkinlikte görevlendirilmiş bulunan; Akordion, tar, kabak kemane, kısa saplı bağlama, BAS GİTAR, elde çalınan normal davul ve darbuka’dan meydana gelen İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu’ndan oluşturulmuş grup icraatlarına -karalara bürünmüş gömlek ve pantolondan oluşan kıyafetleriyle- başladılar. Bu toprakların insanı olarak biz müzisyenlerin karalara bürünmelerine alışkınız ama gene de topluluk ismi hatıra geldiğinde kültürümüz ögelerinden oluşturulması mümkün seçeneklerin değerlendirilmemesi dikkati çekti. Manayı ilgili müzik topluluğunun müdüründe veya yönetmeninin bakış açısında bulduk.


Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir Devlet Türk dünyası Dans ve Müzik Topluluğu 23 Kasım 2011

Konserde bulunan diğer bilim insanlarının o gece eğlence anlayışında/beklentisinde olmaları ve de iyi niyetli yaklaşımları sözkonusu Topluluğun orada bulunabilmesinin, o şekilde sahneye çıkabilmesinin nedenini açıkça gösterdi.

Milli hoşgörü…

Oysa biz o Topluluğun Sayın Dr. Ayhan Sarı’nın 1994’de Kültür Bakanlığı I. Türk Halk Kültürü Araştırma Sonuçları Sempozyumu’nda sunduğu “Türk Dünyası Orkestrası’na Giden Yola Bakış” bildirisinden(1) 15 yıl sonra tüm Türk dünyasını ve içine aldığı kültürlerin müziklerini bir disiplin içerisinde icra etmek üzere kurulmuş olduğunu (Güner Özkan’ın öncülüğünde 2002, aktif olarak çalışmaya başlaması 2009) biliyoruz. Hatta sn. Sarı’nın Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu Genel Yönetmenliği görevinden ocak 2002’de istifa ederek İzmir’e Topluluk’ta görev almak üzere geldiğini duymuş idik.

Topluluğun 2002-2009 arasında geçen yılları sancılı oldu. Biri Ankara Devlet Çoksesli Korosu’ndan diğerleri ise Elazığ Devlet Türk Halk Müziği Korosu’ndan geçici olarak görevlendirilmiş beş sanatçı ile yürütülmeye çalışılan topluluk, Güner Özkan’ın İzmir’deki iyi müzisyenlere kadro vaatleri sonucunda o müzisyenlerin topluluk icralarına katılmalarıyla kısa bir süre canlandıysa da, kadro vaatlerinin gerçekleşmediğini gören o yeteneklerin gemiyi bir-bir terk etmeleri sonucu tekrar sönükleşmeye başladı.

Topluluk kala kala İzmir’e yerleşmeye çalışan “Topluluğun kuruluş amacı bilincinden yoksun” beş müzisyene kaldı. Hatta İsmi C ile başlayan bir tanesi kadrosu İzmir’de olmadığı halde müzik dersanesini babasının üzerine açtı, diğerleri de kendi sanatçılık anlayışlarını uygulamaya devam ettiler.

Günler, aylar geçti. Güner Özkan yaş haddinden emekli oldu. Dr. Ayhan Sarı İstanbul’a atandı. Uzun mücadeleler sonucunda Topluluğun şefi olan Celal Vural ise 2011 Mart ayında çıkarılan son yönetmelikte bulunan “şef üç yıl görev yapar, istenirse atanır, istenmezse atanmaz” maddesine dayanılarak kasım 2011′de şeflik görevini bıraktı.

. . .

Ve o Topluluk Milletlerarası Türk Folklor Kongresi’nde Almanya’dan Hindistan’a, Azerbaycan’dan Moğolistan’a 52’si Türkiye dışı olmak üzere 224 misafir önünde bas gitarlı konser verdi.

Solisti, Topluluğun ismini doğru söyleyemedi. Daha sonra Folklor Kongresi’ne arkasında afiş asılı olduğu halde “bilim sanat kongresi” dedi. Seyircilerin arkasında afiş olduğu, oradan okuyabileceği hususunda uyarması üzerine yine doğrusunu söylemeyip işi sahnesel solist hakimiyetine vurdu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müziği Topluluğu’nun “bas gitar icracısı” rock yıldızı kadar olmasa da uzun saçlarıyla sahnede göz dolduruyordu.

. . .

“Ne var bunda, ha bas gitar, ha tenor gitar olsun, ne çıkar? İsteyen istediği çalgıyı kullansın. Çalgının şekli değil, gördüğü işlev önemlidir…”

Diyenler de bulunabilir.

Ama unutmamalı ki gün gelir -tıpkı Fransızlar gibi- bizim diyebileceğimiz hiçbirşeyimiz kalmayabilir. Oysa o bas gitar yerine bas ses verebilecek kendi çalgımızı üretirsek dünya kültür çeşitliliğinde pazarlanacak malzememize bir malzeme daha katmış oluruz.

Bunun ayrıştırmasını okuyucularımıza bırakıyoruz.

. . .

Konserin sonucu mu?

Bilmiyoruz.

Konser bitiminde salonda değildik…
__________________________________
(1) “Türk Dünyası Orkestrasına Giden Yola Bir Bakış” Dr. Ayhan Sarı, Kültür Bakanlığı - HAGEM, I. Türk Halk Kültürü Araştırma Sonuçları Sempozyumu(1994) Ankara




Hoşgeldiniz