Akademik kültür, doktora tezleri ve teşekkür!.. Abbas Güçlü


Toplam Okunma: 4768 | En Son Okunma: 24.04.2024 - 05:50
Kategori: Arabesk Dönüşüm, Basından

Lafı hiç uzatmadan aşağıdaki satırları okumanızı ve bir tahminde bulunmanızı isteyeceğim. Önce okuyalım: “Tuttun elimden, kıvranırken çıkmazlarda. Yuva oldun, ellerimi sımsıkı tuttun, sükûnetle büyüttün beni. O bitmeyen korkularım uçup gitti senin kollarında. Ne muhteşem bir sevgiliydin sen. … tarihinden beri hep yanımda oldun… çalışmam süresince beni yalnız bırakmayan ve bana rehberlik yapan eşim… Sana ne kadar teşekkür etsem azdır ey sevgili…”

Akademik kültür, doktora tezleri ve teşekkür!.. Abbas Güçlü (1)

Lafı hiç uzatmadan aşağıdaki satırları okumanızı ve bir tahminde bulunmanızı isteyeceğim. Önce okuyalım:

“Tuttun elimden, kıvranırken çıkmazlarda. Yuva oldun, ellerimi sımsıkı tuttun, sükûnetle büyüttün beni. O bitmeyen korkularım uçup gitti senin kollarında. Ne muhteşem bir sevgiliydin sen. Hayatımın ‘iyi ki’ yanısın sen, hem arkadaş, hem en yakın dost, hem sevgili, hem aşk, hem kalbimin kahramanı oldun sen. Şu kısa ömrümü yıldızlandırdığın, anlam kazandırdığın, bana o yılları armağan ettiğin ….. tarihinden beri hep yanımda oldun, hayatımın her aşamasında kolaylık, rahatlık ve huzur sağlayan ve… çalışmam süresince beni yalnız bırakmayan ve bana rehberlik yapan eşim… Sana ne kadar teşekkür etsem azdır ey sevgili…”

Müthiş bir tutku. Ancak saygı duyulur. Allah bozmasın denir.

Peki bu satırlar nereden alındı? Çok özel bir aşk mektubundan mı, uzaktaki bir eşe gönderilen hasret nameden mi, bir romandan mı ya da bir bir doktora tezinin başındaki teşekkür sunumundan mı?

Son şıkkı yani doktora tezi sunumunu elbette çeldirici olsun diye koymadık. Ciddi ciddi soruyoruz. Sizce yukarıdaki satırlar nereden alınmış olabilir?

Eminim ki, ne kadar zorlarsanız zorlayın, doktora tezinden diyen çok çıkmayacaktır. Ama doktora tezinden.

Genç akademisyenimiz, sevgili eşine olduğu gibi tez danışmanı hocasına da yine duygu dolu satırlarla teşekkür etmiş:

“Sayın Hocam, eğer ben üniversite hayatım boyunca başarılı olabildiysem, sizin bana ve diğer öğrencilerinize vermiş olduğunuz, kendine güvenme, tuttuğunu koparma ve yeterince hırs sayesinde bunları başarabildim. Liderliğiniz, bizlere aynı zamanda yaşamda bir örnek teşkil etti. Nasıl yaşamamız, çalışmamız ve elde etmek istediklerimizi nasıl kazanabileceğimiz konusunda kimsenin bize veremeyeceği dersleri verdiniz. Kısacası sizinle birlikte geçirdiğimiz 14 yıl, bizim hayatımızı, geleceğimizi, kişiliğimizi ve sorumluluklarımızı tam anlamıyla kavramamızı ve doğru kararları tartışmamızı sağladı. Bu 14 yıllık olağanüstü deneyime tanık olmak hepimiz için eşi bulunmaz bir fırsattı. Bizler bu fırsatı yakalayan kişiler olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız. Üniversite eğitimime ilk başladığım andan itibaren bütün eğitimim boyunca özveriyle bilgisini, sabrını ve insani ilgisini esirgemeyen tez danışmanım Prof. Dr…’a yeni çıkacağım bu yolda sonsuz desteği için teşekkürler…”

Bu arada eş ve tez danışmanı dışındaki diğer isimler de elbette unutulmamış. Onlar için de şu satırlar var:

“Tez çalışması sırasında bana destek ve yardımlarını esirgemeyen hocalarım, meslektaşlarım ve çeşitli uzman kişilere teşekkürü bir borç bilirim.”

Genç akademisyenin eşine ve hocasına duyduğu minneti ayakta alkışlıyoruz. Ama bu satırlar, bir doktora tezinin sunumunda olmalı mıydı?

Bundan aşırı derecede rahatsız olan hocalar var. Hemen herkes duygulara saygılı ama bunları ilan etmenin yerinin akademik bir çalışma olmadığı kanısındalar.

Benzer örnekler var mı? Bilmiyorum. Belki çok daha enteresan olanları da vardır. Dünyadaki usul nasıl? Bildiğimiz kadarı ile dil daha sade ve daha resmi…

Şimdi can alıcı soru şu:
Böylesi ifadeler akademik kültürün bir parçası haline gelmeli mi, gelmemeli mi?

Yazılanlar, samimiyetin bir göstergesi mi, yoksa “yalakalığın“ mı?

Daha da önemlisi, bilimsel araştırmalara sınır konulmaması istenirken, teşekküre bir sınır getirilmeli mi, getirilmemeli mi?

Eminim ki içinizden bazıları, “ne olmuş yani, içinden geçenleri yazmış“, bazılarınız da “bu kadarı da olmaz” noktasına çoktan gelmişsinizdir.

Söz konusu doktora tezi, kabul görüp, gerekli işlem yapıldığına göre, onun için artık ne söylense boş.

Asıl önemli olan bundan sonrası.

Bitirme tezleri için kılı kırk yaran, yazım, sunum, dip notlar, kaynakça ve diğer ayrıntılar için sayfalarca kılavuz yayınlayan YÖK ve üniversite rektörlükleri, bakalım şimdi bu duruma ne diyecekler?

Ha bu arada merak edenler için söyleyelim, söz konusu doktora tezi, edebiyat ya da sosyal bilimlere yönelik değil!..

Özetin özeti: Neyin, ne zaman, nerede söyleneceğine kim karar verecek? Biz mi, sistem mi, gelenekler mi, yoksa kurallar mı?..
_____________________________
(1) http://www.abbasguclu.com.tr/milliyetdiyalog/akademik_kultur_doktora_tezleri_ve_tesekkur.html
Milliyet Gazetesi - 25 Ocak 2011




Hoşgeldiniz