Her ilimize değil, her ilçemize yarı profesyonel bir koro*… Dr. Ayhan Sarı
Toplam Okunma: 3773 | En Son Okunma: 03.12.2024 - 10:53
Müziği koro olarak paylaşma geleneğinin, kökeninde “toplu söyleme” olmayan bir müzik türünde yaygınlaşması beklenebilir bir durum gibi görünmezken, Atatürk ve Cumhuriyet sonrasında yaşanan, henüz bir asrın bile dolmadığı süreç içinde –üstelik dişe dokunur destek görmeden- koro söylemeyi dernek, cemiyet, özel-kamu kurum koroları vasıtasıyla yerleştirir duruma gelmemiz, geleneksel Türk müziğine olan sevginin sürdüğünün göstergesidir…
Bugün bu göstergede önemli bir fark var:
Politikacılarımızın koro söyleme fikir ve de deneyimlerinin yokluğu…
Onların bu deneyimi artık yaşayamayacaklarını biliyoruz. Gelecek kuşak politikacılarımız için ise ümid etmek mümkün.
Bunu biz koro müziği uğraşanları sağlıyacağız.
Tabii ki Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla…
Tek istediğimiz, profesyonel bir şef ile çalgı çalabilen birkaç kişinin yanında ses olarak lokomotif görevi görebilecek yerel en fazla 10 ses amatörümüze / profesyonelimize sosyal güvence ile ortalama düzeyde ek gelir sağlanacak bir mekanizmanın / sistemin geliştirilmesi.
50 kişilik Bir Devlet müzik koro/topluluğuna ayda maaş olarak verilen ortalama 150.000 YTL yerine, taşrada yetenekli amatörlerle oluşturulacak 10 topluluğun yaşaması için bu miktarın onda biri yeterli gelecektir. Bu giderle bir toplulukta kişi başı ortalama 1000 YTL maaş karşılığı 10-15 lokomotif müzik uğraşanımıza tâli olarak iş imkanı sağlanabilir. (diğer koro katılımcıları zaten üste para vermeye razı amatör müzik meraklılarımız olacaktır.) Görüldüğü gibi önerimiz 10 amatör koro anlamına gelmektedir ki başlarına bir de işi bilen Devletin kadrolu sanatçısını koydunuz mu bu yemek tadından yenmez bir hal alacaktır.
Ve artık bu küçük hesaptan koro sayısı olarak eksiltme mi yapılır, arttırma mı? Bunu belirleyecek olan icraat makamı ve bu küçük mekanizmanın / sistemin yönetmelik veya yasa olarak temellerinin atılmasıdır.
Uygulaması zor mu dediniz?
Neden?
Uygulamanın gerçekleştirilmesine karar verecek devlet resmi makamdakilerin koro söylemenin sosyal kazanımını bilmedikleri, yaşamadıklarını düşündüğünüz için mi?..
Evet.
Önemli olan işi en “üst”ünden en “ast”ına organize edebilecek hem batı müziğine hem de geleneksel Türk müziğine hakim bir müzik uğraşanında isabet sağlanmasıdır… Neden hem GTM hem batı müziği? Çünkü o topluluklar/korolar içinden dünyaya bir pencere açma olasılığını, öngörüsünü gözönünde bulundurmak gerek. Bu da ufku geniş hem batı, hem de GTM’ne hakim, geleneksel ile dünya müziğinin ayrı ayrı değerini bilen bir müzik yöneticisiyle mümkün olabilir.
Şimdiye değin kurulmuş devlet müzik topluluklarımız, korolarımız ; söylediğimiz anlamda yeni kurulacak amatör topluluklara hem temel oluşturucaklar hem de öğreticilik ve müzikal malzeme dahil, her açıdan destek sağlıyacaklardır. En azından içlerinden bazılarına böyle bir görev verilmelidir.
Ayrıntıları henüz yazmıyoruz. Gerekirse yazarız.
Zira önce korolarımızdan oy sağlıyacaklarına inanmış politikacılar ve desteklerinden ötürü belli bir çıkar elde edebilecek iş adamlarımızın müzik sanatımız açısından olgunlaşmalarını bekliyoruz.
Uygulama sonucunda sayıları her yıl yüzlerle artan konservatuar mezunlarımız dahil birçok müzik uğraşanımıza iş kapısı açılacaktır.
Aksi durumdaki gidişatta, gelecek yakın zamanda kimse konservatuar diploması sahibi olmayı istemiyecektir.
Ve dememiz odur ki:
İşte o zaman milletimizin hayat damarlarından biri gerçekten kopmuş olacaktır.
İstenen bu değildir, olmamalıdır…
______________________________________
* Bu yazı 24 Kasım 2007 tarihinde, Musiki Dergisi’nde yayınlanmıştır.
** 18 Haziran 2012 akşamı İstanbul Boğazı tekne gezisi sırasında, Çırağan Kempinski Otel’in deniz tarafında açık havada denizden tanık olduğumuz- müzik icra şekli hayli ilginçti: Dört bayan müzisyen heykel beyazlığındaki giysileri içinde 10′ar metre arayla dizilmiş kaideler üstünde, hem de ayakta (üstelik rüzgarlı havada) müzik yapıyorlardı. İşte serbest müzisyenliğin zor yanlarına bir örnek…