Gürültü mağduru güçlü kuvvetli olunca…


Toplam Okunma: 2982 | En Son Okunma: 09.05.2024 - 02:04
Kategori: Haberler

Yaz gürültüleri Türkiye’de klasiktir. Bu kez (2012 Temmuz) durum tersine döndü… İzmir Çeşme’nin ünlü koyu Ayayorgi’de faaliyet gösteren beachclub’ın gürültüsünden bıkan ev sahibi tüm girişimleri sonuç vermeyince aynı güçte hoparlörlerden yayınladığı İ.Tatlıses, mehter müzikleri ile karşı taarruza geçti. Ayrıca evinin bahçesine dev projektörler yerleştirerek Ayayorgi gecelerini gündüze çevirdi. Ev sahibini ikna etmek için araya Bakan, Vali girdiyse de sonuç alınamadığı belirtiliyor…

20 yıl öncesine değin yaz tatillerini sakin sakin geçiren Çelebioğlu Ailesi için her şey Ayayorgi gibi Çeşme’nin cennet koylarında beach club ve eğlence mekanlarının bir bir belirmesiyle başlamış…

Yani yanı başlarına beachclub ve disco açılmasıyla.

Onlar gece saat 2′ye razıydılar ama müzik kesilme saati 4 idi…

Uyarılar, şikayetler sonuç vermeyince Çelebioğlu ailesi savaş baltalarını çıkardı. En güçlü watt hoparlörleri bahçesine yerleştirdi. Yönünü de beachcluba çevirdi. Sonra açtı sesini sonuna kadar. Mehter marşları, ilahiler…

Durum tersine dönmüştü. Çaresiz olan mekan sahibiydi. Her gece karşı müzik ve karşı ışık!..

Birşey çare etmiyordu. Her gece karşı müzik ve karşı ışık!..

Beachclubçılar konuyu bir tanıdık zinciri aracılığıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a iletttiler, komşuları Çelebioğlu ailesinin evinden gelen müzik seslerinden kendilerini kurtarması için yardım istediler.

Bakan Yıldırım’ın devreye girmesi bir gecelik için çözüm sağlasa da eğlence mekanlarının anlaşmaya uymayınca, söz verildiği gibi saat 02.00’de müzik seslerini kısmayınca ev sahibi Can Çelebioğlu dozajı arttırdı ve müziğin yanı sıra bu kez dev kule üzerine yerleştirdiği projektörlerle koyu gündüze çevirdi. Beachcluba gelenler gece ortamını aydınlatan ışıktan rahatsız oluyorlardı.

. . .
Konu şimdilerde Çeşme’de bir şehir efsanesine dönüşmüş durumda.

“Can Çelebioğlu Madonna’nın ses tesisatını getirtmiş. 02.00’den sonra İlahiler çalıyormuş” söylentileri kulaktan kulağa dolaşıyor.

Ev sahibi tatilcinin fendi “bîçklabcı”yı yenmişti…

* * *
İşte iki tarafın söylemleri:

Ev sahibi Can Çelebioğlu şöyle diyor(1):

“İşletmeci arkadaşın şöyle bir tavrı var: ‘Benim 04.00’e kadar ruhsatım var. O saate kadar istediğim gibi müzik çalarım. Bu konuda da bana kimse dur diyemez.’ Şikayet dilekçesi verdik ama çok fazla değişiklik olmadı. Biz de aynı yönteme başvurunca o zaman vali de konuya eğildi, bakanlık da ilgilendi. Vali Bey’le yapılan toplantı sonrası diğer işletmeler uyum gösterdi.

Biz 02.00’ye kadar katlanmaya razıyız. Marrakech uymadı. Paparazzi de keza… Kendi arazimiz için yaptırdığımız bu ışıklar tam onların karşısına geliyor. Biliyorsunuz diskoteklerde ışıklar açılınca herkes evine gider. Bizim yaptığımız da bunun hatırlatmasıydı açıkçası. Müzik çalmaktan çok, sesin seviyesi bizi rahatsız eden. Neticede teknolojiyi biz de araştırdık. Açık havada müzik yapmak istiyorsanız bunun yöntemleri var. ‘Biz burada iki ay varız. Bu kadar parayı nasıl yatıralım’ diye düşünüyorlar. Ne para kazandıklarını bilemem. Ama bunu yapıyorlarsa yatırımını da yapmalılar diye düşünüyorum.

Daha ne dememiz gerek. Burada bütün mekanlar müzik çaldığında çevredeki evlere de müzik gidiyor. Burada yaşayan vatandaşların da tepkisi var. ‘Biz de destek olalım’ diyenler var. Tek bir ailenin şikayeti gibi algılanmasını da istemiyoruz. Ama tek bir aile de olsa kanunlar var. Biz buraya sonradan taşınmadık. Bu işletmeler sonradan açıldı. Biz buraya hakikaten dinlenmeye geliyoruz. Devlet 23.59 demiş. Biz yine makul bir aileyiz hafta içi 02.00, hafta sonu 03.00’e kadar okey diyoruz. Daha ne dememiz gerekiyor?

Biz yazın camları kapatıp evimizde de oturamayız ki. Ama sanki Marrakech biraz böyle yaparak kendinden söz ettiriyor.

Herkesin elinde bir ses ölçerle yaşıyoruz burada. Beklentimiz, devletin ilgili otoritelerinin bu konuya gereken hassasiyeti gösterip gerekli uygulamayı yapmaları. Bizden çok onların görevi bu. Karşı karşıya bırakılmamız doğru değil. Olması gerekene ulaşıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bu konuda rahatsız olan herkesle daha organize bir şekilde devam edeceğiz. Konu sadece Çelebioğlu ailesi üzerine takılmasın. Ki, ille çoğunluk olması da gerekmiyor.”

Marakesh işletmecisi Mehmet Özener şöyle diyor(1):

“Çeşme’de sezon belli. Sadece iki ayımız var. Yani topu topu sekiz hafta. Bir de Ramazan’ı düşünürsek, yaptığımız yatırımı çıkaracak sayılı günümüz var. Ben, bu ailenin ne istediğini tam anlayamıyorum. Vali Bey’le birlikte yaptığımız toplantıda kendileriyle el sıkıştık. Ancak sonra yine birden değiştiler. Onların istediği volümde müzik yapmamızı istiyorlar. Onu daha aşağı çeksek bu sefer daha kısığını isteyecekler. Ses perdesi yapılmasını da görüştük. Ama biliyorum ki, onu yaptığım zaman ona da bir itirazları olacak. Bu yüzden istedikleri gibi bir yalıtımı kendileri yapabilirler diye düşünüyorum.

Buradan onlarca kişi ekmek yiyor. Taksicileri de sayarsak yüzlerce kişi. İstanbul’dan, Ankara’dan insanlar Çeşme’ye sırf eğlenmek için geliyor. Oteller kazanıyor, esnaf kazanıyor. Taksiciler evin önünde eylem yapmak istiyor. Hafta sonları bin 500 kişi burada eğleniyor. Bir anda müziği nasıl kısabiliriz? İnsanlara ‘Tamam artık gidin’ diyemeyiz. Bu, Çeşme’de eğlence hayatını baltalamak, turizmi bitirmek demek. İnsanlar Çeşme’ye bu eğlence, bu mekanlar için geliyor.Kanunun kestiği parmak acımaz. Benim ruhsatım var. Yasanın bana verdiği çerçevede bu mekanı işletiyorum. Her zaman burada yetkililer ölçüm yapıyor. Uymuyorsam ceza verirler. Ben hem aileye hem de devlete mi ceza ödeyeceğim?

Burada çalışanlardan aileme kadar herkes huzursuz. Ben de sürekli ne olacak, ne çıkacak diye bekliyorum. Bu sezon hiçbir şey anlamadım. Sürekli bu problemle uğraşıyoruz.Neden benle anlaşamadıklarına, neden tek Marrakech sesi kısmıyor konusuna gelince… Çünkü buradaki mekanlar içinde ben onlarla dip dibeyim. O kadar yakınız ki… Müzik çok kısık olsa bile yanlarındayız hemen. Ne isteniyor ben de anlamadım. Biz eğer gidersek, bu mekanlar kapanırsa Çeşme ne olacak? Hepimiz Çeşme’yi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Biz de mi pes edelim?”
_________________________________________

(1) Banu ŞEN “İki ateşin ortasında” Hürriyet Gazetesi, 23 Temmuz 2012




Hoşgeldiniz