Abbas Güçlü’nün “sanatçı” ikilemi… Göktan Ay


Toplam Okunma: 3290 | En Son Okunma: 28.03.2024 - 11:50
Kategori: Cevabi Yazılar

Milliyet Gazetesi yazarı Sayın Abbas Güçlü’nün 07 Ağustos 2012 tarihli, “Eğitimin çivisi çıkmak üzere!” başlıklı yazısında geçen “sanatçılarla ilgili pasaj” hakkındaki gerçekleri -bir kez daha- belirtmek istiyoruz. Sn. Güçlü’de “takıntı, ikilem” haline gelmiş bulunan konuyu, yazarın -zaman zaman başka sorunlar içine katarak- gündemde tuttuğu görülmekte, bu da sanatçıları rahatsız etmektedir…

Sn. Güçlü;
Belki size gerekli açıklamayı ilgili kurum yöneticileri yapması gerek ama, eski bir arkadaş/dost/konservatuar mezunu ve o günleri yaşayan bir kişi olarak yazmayı –açık mektup şeklinde- gerekli görüyorum;

Sn. Güçlü;
Konservatuar öğrenciliğim sırasında sizinle tanışmış ve de sağlam bir arkadaşlık kurmuştuk. Gazeteci dostum Sn. Aydın Candabak ile Milliyet’te güzel çalışmalar/düşünceler içindeydiniz. Siz sanatı seviyor, destekliyordunuz. Hatta konservatuar hakkında Milliyet’te çıkan tanıtım yazısını üçümüz birlikte hazırlamıştık.(1980 li yıllar)Sonra Sn.Candabak başka bir gazeteye geçince siz, Milliyet’te eğitim görevinizi devraldınız ve alana önemli uyarılar/destekler/çözümler üretiyorsunuz…

Ancak, sanatçılar konusunda, neden bu kadar keskinsiniz, ısrarlısınız ve ikilem içindesiniz anlamak mümkün değil. Önce yazınızdaki bölümü okuyalım;

“…Unvanları itibarsızlaştırma konusunda üzerimize yok. Önce üniversite diplomalarını ve doktor, mühendis, öğretmen, iktisatçı, işletmeci, sosyolog, psikolog, antropolog gibi unvanları sıradanlaştırdık, şimdi sıra doktor, doçent ve profesörlere geldi.
Doğramacı zamanında, profesör sayısı, bir gecede iki katına çıkartılmıştı. Akademisyen kökenli sanatçıların hemen hepsi, doktoraları bile olmasa profesör ilan edilmişlerdi. Hatta içlerinde üniversite mezunu olmayanların bile olduğu iddia edilmişti. Şimdi yapılan da ondan farklı değil. Akademik unvanlar âdete ulufe gibi dağıtılıyor. Ve başta YÖK ve MEB olmak üzere herkes olup bitenleri sadece izliyor…”

1.yanlış;
Prof. sayısı “sanatçılarla” 2 katına çıkarılmadı. Çünkü, komisyonun hazırladığı rapor sizin elinize geçince (gizli değildi, 2809 sayılı kanunun geçici 10.md. sine göre yapılmıştı, yıllar Y.Doç.4- Doç.8-Prof.15 idi ve maalesef, yanlışlıklar giderilmeden 13.06.2012 de yürürlükten kaldırıldı), çok değerli bir malzeme bulmuş gibi, -ana sayfadan-“YÖK kondu Prof.luk, Türkücü Prof. luk vb.” , Türk müziği mensuplarını “aşağılayıcı” ifadelerle ortalığı toz dumana kattınız. O listede olan bütün Türk Müziği mensupları, bu olumsuz haberiniz nedeni ile ve YÖK’nun kararının arkasında durmaması nedeni ile gerçekte olacak ünvanlarını alamadılar. Komisyon da maalesef o arada, aynı yıla farklı ünvanlar vererek “yanlışı” iyice büyüttü. Ben dahil, diğer Türk müziği öğretim elemanları bir alt ünvana düşürüldüler ve 4 yıl kaybettiler.(Ben ve arkadaşlarım Doç. İken Y.Doç. olduk -Prof. olan larda Doç. indirildiler- ve ÜDS barajına maruz kaldık, Prof. olamadık. Bazı öğretim elemanları, -mahkeme açanlar dahil, azda olsa- 6 ay içinde ilk ünvanlarına kavuştular.) Ama, batı müziği konservatuarı mensupları ünvanlarını komisyonun önerdiği gibi aldılar. Üstlerine güvenen, düzeltirler diye bekleyen TMDK lılar –bizim gibi- maalesef kaybetti… (Bu konuda yaşayan komisyon üyeleri bu güne kadar hiçbir açıklama yapmadılar, bekliyoruz.) Bir kısmı o yanlışlarla emekli oldular, maddi ve manevi zarara uğradılar. Dolayısı ile Siz, Türk müziği mensuplarına –ister istemez- haksızlık yapılmasına sebep oldunuz. Bu konuda-ya takip etmediniz, ya geri adım atmadınız, ya da bildiğiniz halde ilgilenmediniz- hiçbir yazınızda da açıklama/özür yapmadınız.

2.yanlış;
“Doktoralı olmayanlar cümlesi” de yine gerçekleri yansıtmıyor. Şöyle ki; YÖK, 5 yıl kadrolu olarak sanat kurumlarında çalışanların dosyaları ile başvurmaları halinde Dr.ünvanı verilmesi için yönetmelik hazırladı. Üniversiteler bunun için komisyon kurarak, çalışmaları yeterli olanları değerlendirdi ve Dr.ünvanı verdi, birisi hariç, o da İTÜ TMDK oldu. Zamanın Türk Müziği alanında tek kurumu olan Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın değerli hocaları uygulama dışı kaldı.(Nedenini daha önceki yazılarımda açıklamıştım.) Batı müziği mensupları Dr. olurken TMDK mensupları, çağdaş müzik yapmadıkları için olsa gerek! bir darbe daha yediler. Dolayısı ile bu bir hak idi, gerekliydi –hala gerekli- ama sadece bir üniversitede uygulanmadı. TMDK mensupları konuyu mahkemeye taşımadı, sadece bir kişi mahkeme açtı ve kazandı, daha sonra Dr. unvanını aldı.

3. yanlış;
“İçlerinde üniversite mezunu olmayanlar” cümlesi. Böyle olsa TMDK’dan duayen sanatçı hocamız, rahmetli Nida Tüfekçi’ye unvan verilirdi… Bu şekilde bildiğimiz kadarı ile hiç kimse yok, ama varsa ve biliyorsanız isimlerini objektif davranıp açıklamanız doğru değil mi? Tesbiti çok mu zor ki sürekli dile getiriyorsunuz? Bu konuda sizden başka yazan eğitimci yazar da yok zaten…

Sn. Güçlü;
İTÜ TMDK daki sanatçı hocalar maalesef –sizlerin de olumsuz katkısı ile-maddi, manevi hak kaybına uğradılar. Yeni kurulan üniversitelerde yıllarca uygulanan uyuşum sistemi, konu sanat kurumları/sanatçılar olunca mı zararlı oldu? Yönetmelik çıktığı halde, konservatuar öğretim elemanları itiraz edip başvuru yapmamalı mıydı? Sanatçıların burada suçu neydi? Üniversiteye bağlı olup dernek/vakıf gibi mi çalışsalardı?

Merhum Doğramacı; cesaretle ve doğru bir şekilde sanat kurumlarını ve sanatçıları destekledi. Ama, ondan sonra gelen yöneticiler yanlışları düzeltmek/hak talebinde/kaybında bulunanların haklarını vermek için cesaretli davranmadı… Ama, hala, sanatçıların –pozitif ayrımcılık- yeni yönetimden beklentileri devam ediyor…

Sn. Güçlü;
Bu sistemin hiç faydası olmadı mı? Bu sayede Yüksek lisans, doktora/sanatta yeterlik programları açılarak alandaki mezunların akademik gelişmesi sağlanmadı mı? Yapılan tezlerle önemli bulgulara erişilmedi mi? Derlemeler yapılmadı mı? Bu tezlerden yararlanılarak kitaplar yayınlanmadı mı? Bu sayede yeni kurulan konservatuarların öğretim elemanı ihtiyacı giderilmedi mi?Bunlar sanat akademik alanında gelişme için az şey mi? (Şu anda konservatuar sayısı 36, müzik öğretmenliği ABD 26, GSF 15, Gelinen nokta için Bkz. Ay, Göktan; İTÜ Rektör seçimleri ve TMDK,musikidergisi.net, 06.06.2012)

Son söz:
Sn. Güçlü; Türk müziği mensupları size kırgınlar… Onların yanında olmanız gerekirken hala yanlışlara devam etmeniz anlaşılamıyor. Bu gerçekleri bilerek ve de düşünerek, insanların hak kayıplarına uğramalarını giderecek, sanatçıları onore edecek yazılar/öneriler beklemek “sanatçıların” hakları olmalı ve bu konuda bir özrünüz de olmadı. Belki bu sayede –emekli olsalar dahi-sizi affedebilirler…

Başarılı çalışmalar dileğiyle…

Bir dost…




Hoşgeldiniz