Müzik duygusal değerini neden kaybetti?..


Toplam Okunma: 2790 | En Son Okunma: 21.04.2024 - 00:38
Kategori: Toplum ve Müzik

Sırma Karasu’nun internet müzik dinleme sitesi* Deezer’in Ceo’su Axel Dauchez ile Paris’teki şirket merkezinde yaptığı görüşmeden pasajlar aktarmak istiyoruz. Çünkü görüşme metninde günümüz müzik hayatına dair her yerde dile gelmeyen, ancak içinde yaşayan -yaşamak yetmez- içinde bulunduğu durumu analiz yeteneğini haiz, üstelik bunu paylaşmaktan çekinmeyen gerçekçi söylemler yer alıyor. Musiki Dergisi bu özelliklere sahip bir söyleşiyi okur da, okuyucularıyla paylaşmaz mı?..

Sırma Karasu:

“Geçen hafta Deezer CEO’su Axel Dauchez’le görüşmek üzere Paris’teki merkezlerine gittik. Duvarları kaplayan Deezer’ın sembolü şirin figürler, müzik enstrümanları şeklindeki puflar ve bahçesiyle Deezer’ın merkezi, “modern çalışma alanı nasıl olmalı” sorusunun cevabı gibiydi. Axel Dauchez ise bir CEO’dan çok vintage plak dükkânı sahibine benziyordu.

Kendisiyle yaptığım operadan, progressive rock’a uzanan müzik sohbetinden içeriği satmak kadar içeriği de bilen bir adam olduğunu anladım.

Gitgide soyutlaşan müziği satmak için içeriğe hakim olmak çok önemli.

Evet, müzik günümüzde bize sunulanı çabucak tükettiğimiz bir meta haline geldi ama bu her zaman böyle değildi. Dauchez’nin de altını çizdiği gibi mp3 formatı sayesinde müzik taşınabilir ve daha fazla tüketilir hale geldi ancak bütün bunların karşılığında müzik duygusal değerini iyice kaybetti.

Burada taşınabilirlikten kasıt sokakta müzik dinleyebilmekten ziyade bugün Diyarbakır’dan yüklenen bir müziğin bir dakika sonra Stockholm’de dinlenebiliyor olması.

2000′lerin başında Apple’ın iTunes müzik dükkânını açması ve kendi cihazlarını satmak için müziği tek tek alınan bir metaya dönüştürmesiyle müzik, kültürel bağlamını yitirip bireysel bir deneyim haline geldi.
Dijital müzik servislerinin önündeki en büyük sınav 60′ların rock, 70′lerin punk ve 90′ların grunge tadını dinleyicilere yaşatabilmek gibi görünüyor.

Axel Dauchez’e “sizin Youtube’dan farkınız ne” sorusunu sorduğumda aldığım cevap beni tatmin etti:

“Biz müzik kutusu değiliz. Müziği dinleyicimize istediği an kendi kültürel altyapısında sunuyoruz…”

5 gün boyunca Paris’in altını üstüne getirmeme rağmen ne bir müzik markete ne de bir albüm afişine rastladım. Eh tamam bu inanılmaz bir tespit değil. Hele de daha az önce Fransızların müzik servisleri sayesinde müziği iyice dijitalleştirdiğinden dem vurmuşken. Fransızların en büyük müzik ve kitap zinciri FNAC Paris’te 3 şubeye kadar inmiş durumda. Geçen eylül ayında ise fiziksel müzik satışlarında son 7 senedir yaşanan düşüş nedeniyle müzik departmanından 180 kişiyi işten çıkaracaklarını açıklamışlardı. FNAC akıllıca bir hamleyle dijital konser ve etkinlik bileti sitesine ağırlık veriyor.

Ama müzik dijitalleşti diye sanmayın ki Paris müzikten arınmış sıkıcı bir şehir haline gelmiş. Şehirde 3 tane opera binası var. Bolluğu düşünün; modern prodüksiyonlar, opera komik ve klasik opera olmak üzere neredeyse her opera konseptinin kendi binası ve geleneği var. Bilet fiyatları ise 200 Euro civarlarında…

Parizyenler şu sıralar yıllardır biriktirdikleri müziklerden doğan kültürün farklı disiplinlerle buluşmasının keyfini sürüyorlar.

Sokağa çıkınca beklenmedik yerlerde karşınıza çıkan kültür sanat kurumlarının binalarını görünce kültür ve sanat yaşamının AVM’lerle sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlatıyor.

Yolunu gözlediğimiz festivaller eğlence hayatını renklendirse de sürekli programı olan köklü kurumların yerini dolduramıyor.

Anlaşılacağı üzere sürdürülebilir bir kültür-sanat yaşamı için etrafında kendi kültürünü yaratan ve şehirde iz bırakan müzik kurumları gerekli…(1)

_____________________________________________________

* http://www.deezer.com/

(1) http://www.haberturk.com/yasam/haber/890648-muzik-duygusal-degerini-neden-kaybetti




Hoşgeldiniz