İTÜ TMDK “Türk Müziğinde Uygulama - Kuram Sorunları Kongresi” Resmi Sonuç Raporu…


Toplam Okunma: 3635 | En Son Okunma: 24.04.2024 - 09:26
Kategori: Kongre.simp.panel

İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde, Konservatuarımızın “33. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri” çerçevesinde düzenlenen, “Türk Müziğinde Uygulama - Kuram Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Çağrılı Kongremizde” 13 bildiri ile 15 katılımcı yer almıştır. Bu kongrenin amacı icrada, yeni beste çalışmalarında ve eğitimde birliği daha iyi sağlamak, bilim insanları ve sanatçılarca yapılmış çeşitli arayışları/çalışmaları/kuramları bir araya getirerek tartışmaya açmak, ortaya çıkacak çözüm önerilerini değerlendirmek olarak belirlenmiştir.

“Türk Müziğinde Uygulama - Kuram Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Çağrılı Kongre”
Sonuç Raporu

İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde, Konservatuarımızın “33. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri” çerçevesinde düzenlenen, “Türk Müziğinde Uygulama - Kuram Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Çağrılı Kongremizde” 13 bildiri ile 15 katılımcı yer almıştır. Bu kongrenin amacı icrada, yeni beste çalışmalarında ve eğitimde birliği daha iyi sağlamak, bilim insanları ve sanatçılarca yapılmış çeşitli arayışları/çalışmaları/kuramları bir araya getirerek tartışmaya açmak, ortaya çıkacak çözüm önerilerini değerlendirmek olarak belirlenmiştir.

Kongrede yapılan bildiri sunumlarından anlaşıldığı üzere Türk müziğinde sorun olarak görülen en önemli konular şöyle sıralanmıştır;

ses sistemi,
notalama,
akort,
referans ses,

Konuşmacıların genel olarak odaklandıkları hususları şu şekilde özetleyebiliriz:

Sn. Zeren, “Tarihsel devamlılık ilkesi doğrultusunda eski nazariyeler üzerine yeni kuramlar geliştirilmelidir. Dünya değişiyor, bilim gitgide gelişiyor, yararlanılabilecek yepyeni bilgiler ortaya çıkıyor. Doğru bilinen birçok şeyin yanlış veya eksik olduğu anlaşılıyor bu yeni bilgileri kullanarak gerçek bilimsel kuramların oluşturulması gerekiyor. Arel – Ezgi- Uzdilek sistemi denilen nazariye bilimselliğe en yakın olan nazariye idi. Zaman içinde geliştirilip gerçek bilimsel temeller oturulmasına ve daha doğru ve daha güçlü bir model haline getirilmesine çalışılmalıdır” diyerek önemli bir tespitte bulunmuştur.

Sn. Signell; Türk müziği sorunlarını üç başlık halinde toplayarak, “Türk müziğinin tonal sistemi – kuram-icra karşıtlığı, çokseslilik ihtiyacı, Türk sanat müziği ile Türk halk müziğinin karşılaştırılması olarak görmekte ve icra üzerinden yeni bir teori geliştirmesini” önermektedir.

Sn. Erol Sayan, Ozan Yarman ve Nail Yavuzoğlu uygulama ve kuramın örtüşmesini amaçlayan ses sistemi modelleri önermişlerdir. Bu ses sistemine bağlı olarak notasyon yaklaşımlarında bulunmuşlardır.

Sn. Sayan, her tam sesten sonra tize doğru kendi ifadesiyle 1, 4, 5, 8 koma aralıklı perdeleri yerleştirerek 30 ses 29 eşit olmayan aralık, perde ve ses sistemini yeterli ve uygulanabilir bulmakta ve önermektedir. Bu görüşünü, do’dan re’ye doğru DO1- DO4- DO5- DO8 ve Re’den Do’ya doğru ise 1RE- 4RE- 5RE- 8RE olarak örneklemektedir. Ayrıca 2-3 ve 6-7 ci komalar için, glisando yapılması önerisi vardır. Buna ilaveten Sayan, ayrıca LÂ’yı LÂ kabul ederek uluslararası akademik dilde birlik sağlamayı hedeflemektedir.

Sn. Yarman, sabit-perdeli bir kuramın inşası çerçevesinde, 79 sesli düzeni önermektedir. Bu ses sistemini kanuna uyarlamış olup diğer çalgılara uygulama güçlüğünden dolayı 34 ve 41 tonlu sistemi de kabul etmektedir. 79’lu sistem, her seste en yüksek 8 sent sapma ile dizilerin herhangi bir dereceye ötelenmesinin mümkün olduğunu belirtmektedir. Bunun yanı sıra standart diyapazonun kullanılmasını vurgulayan Yarman, süpürde ahengin esas alınması gerekliliğini belirterek Rast’ın temel dizi olduğunu kabul etmektedir.

Sn. Yavuzoğlu, çalışmasında tamamen sabit perdelerle icra edilen kanun ve tanburu ele alarak, icracıların çalgıları üzerinde ölçümler yapmış ve tüm fiziki nispetleri de göz önüne bulundurarak uygulama ile teori arasında bir köprü kurmaya çalışmıştır. Bu modelde, tam ses 9 yerine eşit olarak bölünebilen 8 parçaya ayrılmıştır. Bir sesin yarım ses incelmesi için yaklaşık 26 Hz’lik bir farklılık gerekmektedir. Tam sesin 8’e bölünmesi Türk müziği ses sistemini kapatmış ve her sesin üzerine transpozisyonu mümkün kılarak kapalı bir sistem meydana getirmiştir. Bu sistemi kullanarak oktavı ile 49 ses elde etmektedir.

Sn. Ayangil, Emin Efendi’nin nota yazımı ile ilgili yöntemini irdeleyerek, perde gösteriminde Emin efendi ve Arel-Ezgi-Uzdilek sisteminin geliştirilebileceğini ve olabildiğince az işaretle gösterilmesinin uygun olacağı önerisinde bulunmuştur. Ses sisteminin batı notası ile ifade edilmesinde tarihsel bir perspektif sunmuştur. A=440 Hz. diyapazon düzeni ile yazılan ses = duyulan ses eşitliğini yansıtması gerektiğini savunmaktadır.

Sn. Öztürk, geleneksel nitelikleriyle “halk” ve “sanat” müziği birikimlerinin birlikte ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi gerektiği, oluşum ve gelişimini büyük çapta Anadolu ve çevre kültürleriyle bağlantılı bir alan içinde sağlamış bulunan “geleneksel” Türk Müziği’nin, “ortak” ilkelere dayalı “tek” bir teoriyle açıklanabilirliği anlayışı taşımaktadır. Bu amaçla, “Büzürg Makamı”nı inceleme konusu olarak seçmiştir.

Sn. Sarı, yeni geliştirilecek ses sistemi ile var olan notaların yazımının teknoloji yardımı ile kolay olduğunu vurgulamıştır. Türk müziği çalgılarının gelişimini ve önemini belirtip hayata geçirilmesi gerekliliğinden söz etmiştir.

Sn. Akkoç, geleneksel Türk Müziğinde, usta kabul edilen icracılardan alınan icra örnekleri ile ölçümler yaparak, çağdaş ses teknolojisi ile incelemeye çalışmıştır. Perdeler üzerinde yapılan ölçümlerde makam dizeklerinin *noktasal* frekanslar yerine ses kümelerinden oluştukları düşüncesi ile perdelerin eski-yeni nazariyat modellerinden kısmen, ya da tamamen bağımsız olarak şekillenmiş olabileceği düşüncesinde olduğunu belirtmiştir.

Sn. Bozkurt, Sn. Gedik, Sn. Karaosmanoğlu’ndan oluşan ekip tarafından geliştirilen icra/uygulama analiz çalışmalarını kolaylaştırmak ve gelişimlerine önayak olmak için tasarlanmış “Türk Müziği Veri Bankası” araştırmacıların dikkatine sunmuştur. Veri Bankası’nın oluşturulmasındaki amaç, kuramdaki önerilerin karşılaştırılabilmesi ve yeni çalışmaların yapılabilmesi için veri sağlamaktır. Veri tabanının dağıtımıyla ilgili detaylar, kongre sunumu sırasında dinleyicilerle paylaşılmış olup bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından da desteklenmiştir ve halen devam etmektedir.

Sn.Ergin, “Türk Ulusal Müziği ses sisteminde süregelen çözümsüzlük, bilimsel davranılamamaktan kaynaklanmaktadır. Bu güne kadar, sadece, zaman ve enerji israfına neden olan bu konunun, bir şekilde çözülmesi için, pragmatik davranılmalı, daha makul bulunan bir sistem, bir an önce denenmeli, sistemin uygun olup olmadığı kararını, bizzat deneyin kendisi ve zaman vermeli” görüşünü dile getirdi.

Bir sekizlinin eşit olmayan 24 aralığa bölünmesinin; Türk Müziği’nin bütün aralıklarını ifade edebilecek bir sistem olmadığı ve icrayı bütünüyle karşılamaya yetmediği, yapılan frekans ölçümleri ve analizleri zemininde ortaya konmuştur. Ancak, bu sistemin bugün yeni sistemleri tartışmaya olanak sağlayan zemini hazırladığı da kongreye katılan bilim insanlarınca kabul edilmiştir.

Sonuç olarak ortaya çıkan çözüm önerileri;
1. Bu kongrenin teması ile doğrudan ilintili olarak üretilmiş olan ses sistemi modellerinin daha geniş platformlarda değerlendirilerek öğretime ve sanat kurumlarımızdaki uygulamalara yansıtılması,
2. Ana makamın, “Arel-Ezgi-Uzdilek”te olduğu gibi Çargah yerine, Rast olması ve bu dizinin kabul edilmesi,
3. Avrupa notası ile uyumun beraberinde getirdiği standart A4/La = 440 hz diyapazonun esas alınması,
4. Notasyonda birliğin sağlanması,
5. Tarihsel devamlılık ve geleneğin güncellenmesi,
6. Sorunların çözümüne Türk müziğinin ortak ilkelerini kapsayan bütüncül bir yaklaşımla bakılması olarak belirlenmiştir.
Bu kongrede kayda değer önerilerin olduğu şüphesizdir. Geniş kapsamlı araştırma ve bakış açılarına ihtiyaç olduğu anlaşılmış olup özellikle sistemle ilgili tartışma platformları, paneller, brifingler yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır. İTÜ TMDK’nın gerçekleştirdiği bu kongre meselelerin çözümü konusunda önemli bir adımdır. İTÜ TMDK ayrıntılı ve özgün çalışmaları destekleyen, çağcıl gelişmeye paralel olarak, bu konuda öncülüğe devam edecektir.

Saygılarımızla




Hoşgeldiniz