Katar Senfonisinin Türk Müziği Açısından Düşündürdükleri… Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 5334 | En Son Okunma: 25.04.2024 - 15:30
Kategori: Fikir Yazıları, Konserler, Yazarlarımız: A.Sarı

Son günlerde müziğimiz açısından gözlerden kaçan ayrıntı şöyleydi: “Türk klarnetçinin icra ettiği soloyu dinleyen Polonyalı müzisyen, konserde aynı havayı yakalamasının imkansız olduğunu bildirince, bir başka Türk klarnetçi çağrıldı… TRT viyolonsel sanatçısı Serdar Açın(*), Batı enstrümanıyla, Ortadoğu Orkestrası’na, bir Türk olarak katkı yaptı.”

Son günlerde Atatürk müzik devriminin en önemli amacı olan senteze örnek bir haber Katar’dan geldi. Bizden gelmeme hususundaki kanıksamışlığa zaten şaşmıyoruz.(Hasan Uçarsu’nun Çeng Konçertosu haberi geldi, şaştık…) Gözlerden kaçan ayrıntı şöyleydi:

“Türk klarnetçinin icra ettiği soloyu dinleyen Polonyalı müzisyen, konserde aynı havayı yakalamasının imkansız olduğunu bildirince, bir başka Türk klarnetçi çağrıldı… TRT viyolonsel sanatçısı Serdar Açın(*), Batı enstrümanıyla, Ortadoğu Orkestrası’na, bir Türk olarak katkı yaptı.

Bu alanda ürünleri olan bestecilerimizin “klasik konservatuar mahallesi” baskısı altında olduğu söylenebilir mi?

Bu klasik kelimesi Türkiye’de artık normal tarihi dönemi bilincinden sıyrılmış, yeni yaratıcı bestecilerin gerek GTM, KBM açısından “illallah” dedirtir ölçüde bir anlam kaymasına uğramıştır.

Şöyle diyordu haber:
“Arap aleminin ilk senfonisi, Katar’da dünya prömiyerini yaptı. Aralarında dünya siyasetinin önemli isimlerinin de bulunduğu 2 bini aşkın kişi, iki Türk müzisyenin de yer aldığı filarmoni orkestrasının Doha’daki tarihi performansını ayakta alkışladı… KATAR Senfonisi’nin dünya prömiyeri için çoğu Doğu Avrupalı 80’i aşkın uluslararası müzisyenden meydana gelen özel bir orkestra oluşturuldu. İlk kaydı üç hafta önce İstanbul’da yapılan senfoninin, Trakya türkülerini anımsatan bir klarnet solosuyla başlayıp bitmesi dikkat çekiyor. Kayıt sırasında bir Türk klarnetçinin icra ettiği soloyu dinleyen Polonyalı müzisyen, konserde aynı havayı yakalamasının imkansız olduğunu bildirince, bir başka Türk klarnetçi çağrıldı. Rumeli-Trakya türküleri ve Roman ezgilerini hatırlatan klarnet solosunu müzik otoriteleri beğendi. Prömiyerde bir Türk daha vardı. TRT viyolonsel sanatçısı ve İTÜ Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Serdar Açın, “Batı enstrümanıyla, Ortadoğu Orkestrası’na, bir Türk olarak katkı yaptık. Türk müziğinden motifleri esere kattık. Zaten Besteci ve Orkestra Şefi Irak’lı Dr. Salim Abdülkerim’in de istediği buydu” dedi. “

Yıllarca “Kanun Konçertosu ve Bağlama Konçertosu” dışında dünya ölçeğinde konçerto vs “üretilemediği, ürettirilmediği, üstelik de heveskarların eserlerinin seslendittirilmedi.

Evet…

Dünün gerek ahşab, gerekse sırça saraylarında soylulara yapılan ve bugün klasik olarak adlandırılan ne türlü müzik varsa artık yoktur.

Dolayısıyla da bizim kuşağa empoze ettirilen ağdalı klasik müzik anlayışının da artık hiçbir hükmü kalmamıştır.

Bu yok oluşta etnik icra tavırlarının senfonik müziğe yansımaması, adeta tekdüze temperaman şartlanmalı icraların payı büyüktür.

Sanatsal ve de gelecek açısından öngörü boyutunda deneysel üretim uygulamalarının dar alandaki kısa paslaşmalarına duyulan ve de gösterilen ilgisizlik; bir devrin kapandığının çok açık bir göstergesi olarak algılanmalıdır.

Iraklı bir şef ve de besteci bir eser besteliyor ve eserin ilk çalınışı(prömiyeri) Katar’da yapılıyor.

Buraya kadar her şey normal gibi görünse de Iraklı besteci ve de şefin Klarnet ve viyolonsel partisyonu için mutlaka geleneksel Türk müziği(GTM) klarnetçisi viyolonselcisini istemesi:

Bizim yıllarca altını çizdiğimiz “Türk çok sesli eserlerinde Türk tarzı, tavrı çalış ve söyleme biçemi uygulaması” özelliğinin canlı göstergesi olmuştur.

Dünyanın ilk kanun konçertosunun bestecisinden sonra 3.kez seslendiren -öğrencim olmuş- Halil Altınköprü’ye soruyorum:

“GTM’nin alışılagelmiş bize özgü icra tarz-tavırlarını kanun konçertosu’nda aktarabiliyor musun?

Yanıt: Tabi hayır. Çünkü şef tarafından istenen bir kalıp icra tarzı var. “

Bu tavır ve icra tarzı görüşümüzce artık iflas etmiştir.

Gerek KBM gerekse GTM ortak ideal doğrultusunda birleşmiş şeflere ihtiyaç vardır.

Katar senf. Ork şefi ve bestecisi Dr. Salim Abdülkerim Türk tarzı üfleyen klarnet istedi. Asıl var olan klarnetçi “ben bu tarzı-tavrı çalamam” deyip gitti…

Bugün Türkiye’de geleneksel Türk müziği özgün kişiliğinde orkestra şefi yoktur.

Sadece esere giren çıkan ve de elini, kolunu, belini, vücudunu sallayan şef görüntüsü vardır.

Partisyon-nota takibi bir yetenek değildir ki…

Partisyon-nota takibinin şeflikle alakası olmadığı henüz anlaşılamamıştır.

Daha senfonik eser bölüm, GTM şarkı aralarının alkışlanmaması bilincinin yerleşmediği önemli bir dinleyici kitlesi vardır.

Bu varoşlar ne zaman eğitimlenecek alla sen?..

_____________________________________
(*) Çalgılar tarihimiz açısından önemli bir isim olan İTÜ TMDK Çalgı Yapım Bölümü emekli başkanı Cafer Açın’ın oğlu.




Hoşgeldiniz