Musiki Muallim Mektebi ve Müzik Eğitimi… Prof. Dr. Ali Uçan


Toplam Okunma: 21629 | En Son Okunma: 22.04.2024 - 11:44
Kategori: Araştırma Yazıları

Cumhuriyet kurulurken Osmanlı döneminden az sayıda ‘müzik öğretmeni’ devralınmıştır. Bunlar: 1) Alaylı Müzik Öğretmenleri: (i) Alaturkacı Müzik Öğretmenleri, (ii) Alafrangacı Müzik Öğretmenleri, (iii) Yarı Alaturkacı / Yarı Alafrangacı Müzik Öğretmenleri. (2) Mektepli Müzik Öğretmenleri: (i) Muzika-i Humayûn Çıkışlı Müzik Öğretmenleri, (ii) Darülmuallim (Öğretmen Okulu) Çıkışlı Müzik Öğretmenleri, (iii) Yurtdışında Müzik Öğrenimi Görmüş “Uzman” Müzik Öğretmenleri… Çok iyi bilinmelidir ki ”Nasıl bir müzik eğitimi?” sorusunun yanıtı “Nasıl bir müzik öğretmeni?” sorusunun yanıtında saklıdır…

Musiki Muallim Mektebi Ve Müzik Eğitimi… Prof. Dr. Ali UÇAN

1. Giriş
Müzik eğitimi, bireye kendi yaşantısı yoluyla amaçlı (ve yöntemli) olarak müziksel davranışlar kazandırma veya bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı (ve yöntemli) olarak müziksel değişiklikler oluşturma sürecidir. Müzik eğitiminin en temel dört ana öğesi öğrenci, öğretmen, müzik ve programdır. Bunlara müzik eğitiminin en temel dört ana bileşeni de denir. Müzik eğitiminde bu dört ana öğe ya da bileşen birbirleriyle sürekli etkileşir. Bu süreçte en çok etkiyi öğretmen sağlar. Bu bakımdan müzik eğitiminde öğretmen öğesi ayrı bir önem taşır. Bu önem müzik öğretmeni yetiştirmeyi gerekli ve zorunlu kılar.

Türkiye’de müzik eğitiminin köklü bir geçmişi vardır, ancak, müzik öğretmeni yetiştirmeye 1920’lerde başlanmıştır. 2004 yılı itibariyle ülkemizde müzik öğretmeni yetiştirmenin 80 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Bu geçmiş Atatürk önderliğinde Cumhuriyet’in ilânından kısa bir süre sonra 1924’de Musiki Muallim Mektebi’nin kurulup öğretime açılmasıyla başlar.

Bu başlangıcın bu yıl 80. Yılı’nı, başka bir anlamlı deyişle Sekizinci 10. Yıl’ını kutluyoruz. Nisan 2004’te başlayan kutlamalar Eylül 2004’te yeni hazırlıklarla genişleyip Kasım 2004’te doruğa ulaşmaktadır. Müzik Öğretmenliği Bayramı bilinci, duyuncu, devinci ve sezinci taşıyan bu kutlama etkinliklerinin 2004-2005 öğretim yılı boyunca çeşitlenerek sürmesi beklenmektedir.

2. Türkiye’de “Müzik Öğretmeni Yetiştirme”ye Gereksinim Duyulması
Ülkemizde müzik öğretmeni yetiştirmeye gereksinim duyulması uzun bir tarihsel süreç sonunda ortaya çıkmıştır. Müzik öğretmeni yetiştirmeye gereksinim duyulmasına yol açan oluşum ve gelişimlerin tarihsel temelinde, 1790’larda Yeni Düzen (“Nizam-ı Cedit”) programıyla başlayıp 1820’lerde Hayırlı Olay (“Vaka-i Hayriye”) programıyla somutlaşan ve 1830’larda yürürlüğe giren Düzenlemeler (“Tanzimat”) ve 1850’lerde Düzeltme-İyileştirme (“Islahat Hareketleri”) programlarıyla kalıcılaşan yenileşme sürecinden sonra 1920’lerde Ulusal Güç (“Kuva-yi Millîye”) ve Cumhuriyet programıyla başlayıp 1930’larda Çağdaş Uygarlık (“Muasır Medeniyet”) programıyla somutlaşan çağdaşlaşma süreci yatmaktadır.

Bireysel, toplumsal ve kültürel çağdaşlaşmada Cumhuriyet’le birlikte müzik eğitimine stratejik bir işlev, müzik öğretmenine stratejik bir görev yüklenmiştir. Musiki Muallim Mektebi’nin kuruluşu öncelikle bu olgudan kaynaklanır.

Türkiye’de Müzik alanında yenileşme amaçlı ve bu yolla modernleşme doğrultulu, kalıcı kurumsal tasarım, girişim, çaba, düzenleme ve yapılanmaların -ilk girişimden bu yana (1794’ten-2004’e)- tam 210 yıllık, ikinci girişimden bu yana (1826-2004’e) tam 178 yıllık köklü bir geçmişi olduğu bilinmektedir.

Öğretmen yetiştirme amaçlı ve bu yolla batılılaşma doğrultulu, kalıcı kurumsal tasarım, girişim, çaba, düzenleme ve yapılanmaların (1848’den 2004’e) tam 156 yıllık köklü bir geçmişi bulunmaktadır. Bu ikisinin bileşimi olan Müzik Öğretmeni yetiştirme amaçlı ve bu yolla çağdaşlaşma doğrultulu, kalıcı kurumsal tasarım, girişim, çaba, düzenleme ve yapılanmaların ise (1924’ten 2004’e) tam 80 yıllık bir geçmişi vardır.

Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirmeye gereksinim duyulmasının temelinde, kökleri epey derinlerde olan, Avrupa ile müziksel ilişkilerin önemli bir payı vardır. Müzik öğretmeni yetiştirmeye gereksinim duyulması ülkemizde çoksesli müzik kültürünün oluşum, gelişim ve yaygınlaşımı ile sımsıkı ilişkilidir. Özellikle 1869-70’den itibaren müzik öğretmeni yetiştirmeye gereksinim duyulması yolunda aşama aşama oluşup ortaya çıkmaya başlayan ve giderek kendini daha çok belli eden aşağıdaki belirtiler ve göstergeler önemlidir.

1. Müzik dersini bir ‘müzik bilen’e verme,
2. Müzik dersi için bir ‘müzikçi’ bulma-görevlendirme,
3. Müzik dersi için ayrı bir ‘öğretmen’ bulma-bulundurma, (1869 tarihli “Eğitim Genel Tüzüğü” )
4. Öğretmenleri ‘müzik yönünden’ daha iyi yetiştirme, (Öğretmen okullarında Müziği ağırlıklandırım)
5. Yurtdışında ‘müzik öğrenimi’ yoluyla müzik öğretmeni yetiştirme, (1910’larda Musa Süreyya Bey)
6. Müzik dersleri için’ ayrı bir öğretmen’ yetiştirme, (1923-24’te Cumhuriyet, Eğitim-Öğretim Birliği)
7. Yalnızca ‘müzik öğretmeni yetiştiren bir okul’ kurma-açma, (1924’te Musiki Muallim Mektebi)
8. Yurtdışında ‘müzik eğitbilimi öğrenimi’ yoluyla müzik eğitimcisi yetiştirme(1920’lerde H. B. Yönetken)

Genel olarak “Müzik dersini bir ‘müzik bilen’e verme” düşüncesi epey eskilere dayanır. 1869 tarihli Eğitim Genel Tüzüğü’nde (“Maarif-i Umumiye Nizamnamesi”nde) Kız Orta (Rüştiye) Okulları Programında Müzik dersinin “zorunlu değildir” biçiminde yer alması ve “Müzik dersi için ‘ayrı bir öğretmen’ bulma-bulundurma” ilkesi öngörüldü. Bu ilke zaman içinde olgunlaşıp özellikle 1923’te kurulan Cumhuriyetle birlikte hızla gelişerek müzik dersleri için “müzik öğretmeni yetiştirme bilinci”ne ve Cumhuriyet’in ilânından kısa bir süre sonra “müzik öğretmeni yetiştirme kararı”na dönüştü (Uçan 2004a).

3. Musika-i Humayûn’dan ve Darülmuallimîn’den / Muallim Mektebi’nden Musiki Muallim Mektebi’ne

Türkiye’de ‘müzik öğretmeni’ yetiştirmeye giden uzun yolda atılan üç tarihsel adımla birlikte ortaya çıkan üç ana kurumsal oluşum (1) “Musika-i Humayûn’ (2) Darülmuallimîn = Muallim Mektebi, (3) Musiki Muallim Mektebi’dir. Her biri ayrı bir önem ve değer taşıyan bu üç büyük adımı/oluşumu sırasıyla biraz açalım.

(1) Türkiye’de müziksel yenileşme doğrultulu ilk kurumsal yapılanma girişimi 1794’te Sultan III. Selim’in Yeni Düzen (“Nizam-ı Cedit”) hareketi çerçevesinde yeni askerî birliklerin eğitimi ve yürüyüşleri için Batı Avrupa’dakine benzer “Boru-Trampet Takımı”nın oluşturulması, bundan 32 yıl sonra 1826’da Sultan İkinci Mahmut’un Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırdığı Mehterhane’nin yerine Orta-Batı Avrupa örneğine uygun “Bando Takımı”ının kurulması ve Musika-i Humayûn denilen Saray Bandosu’nun 1831’de Saray Müzik Okulu’na dönüştürülmesi. Bu adım/oluşum gelecekteki MMM’nin ilk habercisidir.

(2) Türkiye’de öğretmen yetiştirme amaçlı ilk kurumsal yapılanma –Fatih’in Sıbyan Okulları’na öğretmen yetiştirmek üzere Fatih Medresesi’nde ayrı bir Program öngörmesi ve uygulatmasından yaklaşık 400 yıl sonra 1848’de Sultan Abdülmecit döneminde Darülmuallimîn’in (Darülmuallimîn-i Rüşdî’nin = Orta Muallim Mektebi’nin) kurulması. Bu adım/oluşum MMM’nin ikinci habercisidir.

(3) Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirme amaçlı ilk kurumsal yapılanma ilk öğretmen okulunun kuruluşundan 76 yıl sonra 1924’te Cumhurbaşkanı M. K. Atatürk’ün “Cumhuriyet Devrimi” ve “Çağdaşlaşma Programı” çerçevesinde “lise ve orta mektepler ile muallim mektepleri için musiki muallimi yetiştirmek” amacıyla Musiki Muallim Mektebi’nin kurulması. Bu adım/oluşum devrimsel bir doruk ve dönüm noktasıdır.

Osmanlı döneminin son evrelerinde genel anlamda Nizam-ı Cedit programından kaynaklanan “yeni düzen, yeni eğitim, yeni okul, yeni öğretmen” ilkesiyle başlayan süreç Cumhuriyet döneminin başlarından itibaren Muasır Medeniyet programından kaynaklanan “çağdaş düzen, çağdaş eğitim, çağdaş okul, çağdaş öğretmen” ilkesine dönüşmüştür. Bu dönüşümün en temel alanlarından biri Müzik, en temel kurumlarından biri Musiki Muallim Mektebi, en temel öğretmenlik kollarından biri Müzik Öğretmenliği olmuştur.

4. Cumhuriyet Kurulurken Osmanlı Döneminden Devralınan “Görevlendirilmiş Müzik Öğretmenleri”
Cumhuriyet kurulurken Osmanlı döneminden az sayıda ‘müzik öğretmeni’ devralınmıştır. Ancak, hiçbiri, gerçek anlamda ‘Müzik Öğretmeni’ olarak yetişmemişlerdi/yetiştirilmemişlerdi. Bunlar okullarda duyulan gereksinimi karşılamak için ‘müzik öğretmeni’ olarak görevlendirilmişler/çalıştırılmışlar ve giderek bu unvanla nitelendirilmişlerdi. Gerçekte ‘müzik öğretmeni’ olarak yetişmedikleri veya yetiştirilmedikleri ya da ‘müzik öğretmeni’ eğitimli olmadıkları halde bunların okullara ‘müzik öğretmeni’ olarak atanmaları ve okullarda bu unvanla görevlendirilmeleri-çalıştırılmaları-nitelendirilmeleri, duyulan bir gereksinimin sonucu idi. Bunlar alaylı ve mektepli olmak üzere iki ana kümede toplanır.
(
1) Alaylı Müzik Öğretmenleri: (i) Alaturkacı Müzik Öğretmenleri, (ii) Alafrangacı Müzik Öğretmenleri, (iii) Yarı Alaturkacı / Yarı Alafrangacı Müzik Öğretmenleri.
(2) Mektepli Müzik Öğretmenleri: (i) Muzika-i Humayûn Çıkışlı Müzik Öğretmenleri, (ii) Darülmuallim (Öğretmen Okulu) Çıkışlı Müzik Öğretmenleri, (iii) Yurtdışında Müzik Öğrenimi Görmüş “Uzman” Müzik Öğretmenleri.

Bunların hiçbirinin okulda öğrenimle edinilmiş “müzik öğretmenliği yetişimleri (formasyonları)” yoktu. Alaylıların durumu hem müzikçi, hem öğretici, hem genel kültür yönleriyle tartışma konusu oluyordu. Mekteplilerin durumu ise çıkışlı oldukları okulun özelliğine göre farklılık gösteriyordu. Muzika-i Humayûn çıkışlılar ‘genel kültür’ ve ‘öğreticilik’ yönleriyle, Darülmuallim çıkışlılar özellikle ‘müzikçilik’ yönleriyle, Yurtdışında öğrenimli(ler) ise daha çok ‘öğreticilik’ yönleriyle tartışılıyor ve eleştiriliyordu. Ancak, hemen belirtelim ki aralarında çok dikkatli ve düzenli, içten gönüllü ve istekli, olağanüstü kararlı ve özverili çalışmalar yaparak kendi kendilerini öğretmenleştirenler vardı. Bunlar bu yolla topluma ve ülkeye unutulmaz hizmetler verdiler. İçlerinden kimileri Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da çok büyük hizmetler vererek Türk müzik eğitimi tarihinin altın sayfalarında hakettikleri yerlerini aldılar. Burada her birini bir kez daha derin bir saygı ve sevgiyle, şükranla anıyorum.

5. Türkiye’de Müzik Öğretmeni Yetiştirme’nin Başlangıcı: “Üç Bir” ve “Musiki Muallim Mektebi”
Türkiye’de “müzik öğretmeni yetiştirme”ye Cumhuriyet’in kuruluşundan çok kısa denilebilecek bir süre sonra alınan bir karar, altı ay sonra yapılan bir atama, on ay sonra gerçekleştirilen bir kuruluş ve oniki ay sonra yapılan bir açılış ile başlanmıştır. Bu bağlamda Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti Reisi Osman Zeki Bey önceden alınan bir kararla 1924’ün 01 Nisan’ında daha Musiki Muallim Mektebi’inin (“kurucu”) müdürlüğüne atanmış, okul 01 Eylül’de kurulmuş ve 01 Kasım’da ilk eğitim/öğretim yılına başlamıştır. Bütün bunlar sadece bir gün sarkarak Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen ilk oniki aylık süre içinde gerçekleştirilmiştir.
Özenle seçip vurgulayarak yineliyorum: 01 Nisan, 01 Eylül, 01 Kasım. Bunlara Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirmeye başlangıcımızın “Üç Bir’i” diyorum. Bu ‘Üç Bir’ müzik öğretmenliği eğitimimizde olduğu kadar genel-özengen-mesleksel müzik eğitimimiz için de ‘altın’ değerindedir. Bu bakımdan bu ‘Üç Bir’e daha ileri bir nitelendirmeyle “çağdaş Türk müzik eğitimine tam geçişin ‘Üç Altın Bir’i” diyorum. Çağdaş Türk müzik öğretmenleri/eğitimcileri olarak bu “Üç Bir’i”, “Üç Altın Bir’i” hiç unutmayalım! Hep analım!
 Musiki Muallim Mektebi (MMM) Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk temel kurumlarından ve köklü atılımlara yönelen Türk Müzik İnkılâbı’nın ana kurumlarından biridir. Okulun kuruluş amacı 1925 Yönetmeliği’nde “ortaokul ve liseler ile [ilk]öğretmen okulları için”, 1931 Yönetmeliğinde ise “ilk ve orta dereceli okullar için” “müzik öğretmeni yetiştirmek”tir. İlk yönetmelikte “ortaokul, lise ve ilköğretmen okulu için müzik öğretmeni”nin yanısıra, dolaylı olarak “ilkokul müzik öğretmeni” yetiştirme de öngörülmüştür. Bu ikincil amaç ikinci yönetmelikte “ilk dereceli okullar için” olarak belirlenmiştir (Uçan 1982 / 1996, 195-197).

Bu arada Cumhuriyet’in başlarında, sivil müzik öğretmeni yetiştirme amaçlı [Sivil] Musiki Muallim Mektebi’nin kurulup açılmasından üç yıl sonra “Askerî Müzik Öğretmen Okulu” kurulması da düşünülüp tasarlanmıştır. Şöyle ki, 1927’de bando öğretmeni ve askerî liselere askerî müzik öğretmeni yetiştirmek üzere “Riyaseticumhur Muzika Heyeti’ne ek olarak esaslı bir programla çalışacak bir Askerî Muzıka Muallim Mektebi açılması” kararlaştırılmış (Gazimihal 1955, 164-166), ancak, bu karar çeşitli nedenlerle uygulanmamış ya da uygulanamamıştır. Ama, bu işlev, uygulamada kısmen MMM’ne yüklenmiştir.

6. Müziksel Çağdaşlaşmada Musiki Muallim Mektebi’nin Yeri/Önemi ve Öncelikli /Ayrıcalıklı Konumu

Ulu Önder Atatürk Cumhuriyetin ilânından kısa bir süre sonra Öğretimi Birleştirme Yasası’nı (‘Tevhîd-i Tedrisat Kanunu’nu) çıkartıp eğitimi-öğretimi “lâik temel”e oturttu ve batılı çağdaş doğrultuda hızla geliştirmeye koyuldu. Bu bağlamda 1924 yılında Ankara’da Müzik Öğretmen Okulu’nu (“Musiki Muallim Mektebi”ni) kurdu. İlk kez bu kurumda “eğitim bilimleri ilkeleri”ne de uygun “müzik öğretmeni” yetişmeye başladı. Bu, Türk müzik eğitiminde çok köklü bir devrim idi. Bu kurumsal yeni yapılanım ve atılımla birlikte genel müzik eğitiminde görevli olan “alaylı”, “okulsuz”, “yarı okullu” ve “okullu” ‘müzikçiler’in yerini “sanat, sanatbilim ve eğitbilim” ilkelerine uygun olarak yetişen gerçek ‘müzik öğretmenleri’ ya da gerçek ‘müzik eğitimcileri’ alacaktı. Bu devrimsel yeni yapılanmayla birlikte yeni başkent Ankara’da modern ulusal Türkiye’nin ‘Cumhuriyet kültürü’yle ve modern Dünya’nın ‘evrensel verileri’yle biçimlendirilerek yoğrulmuş ya da yoğrularak biçimlendirilmiş ‘çağdaş müzik öğretmenleri-eğitimcileri’ yetişmeye başlıyordu.

Atatürk Türkiyesinde müzik öğretmeni yetiştirmenin öncelikli, ivedilikli ve ayrıcalıklı bir konumu vardır. Bunun çok çeşitli nedenleri ve çok önemli göstergeleri bulunmaktadır. Bunlar arasında en somut, en belirgin ve en önemli beş gösterge şunlardır:

1. Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren önemle ele alınan kültür, sanat ve eğitim alanlarının en başında Müzik alanı gelmektedir. 2. Cumhuriyet’in kuruluşundan hemen sonra Müzik alanında yurt içinde ‘sanatçı, bilimci, teknikçi ve felsefeci’ yetiştirmeden önce ‘eğitici-öğretici’ yetiştirmeye girişilmiş ve başlanmıştır.
3. Cumhuriyet kurulduktan hemen sonra ilk kurulan çağdaş eğitim-öğretim kurumu MMM-Musiki Mualllim Mektebi’dir.
4. Türkiye’de bir Türkçe Öğretmen Okulu, bir Edebiyat Öğretmen Okulu, bir Matematik Öğretmen Okulu, bir Beden Eğitimi Öğretmen Okulu, bir Resim-İş Öğretmen Okulu kurulmamış, ama bir Müzik Öğretmen Okulu (“Musiki Muallim Mektebi”) kurulmuştur.
5. Musiki Muallim Mektebi Atatürk döneminde genellikle bütçeden en yüksek payı alan okulların en başında yer almıştır.

Hemen belirtelim ki dal öğretmeni yetiştirmede Müzik alanına ve Müzik Öğretmenliği’ne sağlanan bu tarihsel ayrıcalık, verilen bu tarihsel öncelik ve bu doğrultuda gösterilen tarihsel ivedilik köksüz, temelsiz, dayanaksız değildir. Söz konusu ayrıcalık-öncelik-ivedilik insanbilimsel bulgularla, kültürbilimsel verilerle, Cumhuriyet kültürüyle, Atatürkçe düşünceyle ve Atatürkçe çağdaşlaşma ölçütleriyle tamamen tutarlıdır.

7. Musiki Muallim Mektebi (MMM)’nde Müzik Öğretmeni Yetiştirme’nin Atatürkçe Temelleri

Atatürkçe temeller Atatürk’ün bizzat kendisinin koyduğu ya da oluşturduğu temellerdir. Bu temellerin ana ekseni “insan ve kültür”dür. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk kültürün çağdaş anlamının ve işlevinin tam ayırdında ve bilincindedir. Nitekim, kurduğu yeni Türkiye Devleti’ni “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür, yüksek Türk kültürüdür” diyerek tanımlar ve kültürü insansal “yaşam biçimi” olarak eğitim ve uygarlıkla içiçe gördüğünü açıkça belli eder. Çağdaş insansal yaşamda kültürün dört ana bileşeninden ya da paydaşanından bilimi ve tekniği “yaşamda en gerçek yol gösterici”, sanatı “ulusun başlıca yaşam damarlarından biri” olarak nitelendirir; felsefeyi ise bunları birbiriyle buluşturan, bağdaştıran, birleştiren-kaynaştıran ve bütünleştiren bir akılcı düşünme, gerçekçi değerleme ve yararcı kılma/eyleme yolu olarak görür. Bu bağlamda müziği “sanatlar içinde en çabuk ve en önde götürülmesi gereken dal” olarak belirler, müziksel değişimi “ulusal değişimde gösterge-ölçü-ölçüt”alır, “ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı (çıkarabilme)”yi hedefler, “ulusal müziğimizi genel son müzik kurallarıyla işleme”yi ve modern teknik içinde yükseltme”yi yöntem edinir ve bu sayede “ulusal müziğimizin evrensel müzikte yerini alabilmesi”ni amaçlar. Bütün bunları çağdaşlaşma sürecinde birbirinden kopmaz, ayrılmaz bir bütün olarak değerlendirir. Bu değerlendirmeyi yaparken bu bütünü kapsayan çağdaş ulusal eğitimi “en önemli görev” sayar ve “bunda ne pahasına olursa olsun tam başarıya ulaşmak gerektiği”ni vurgular. Musiki Muallim Mektebi’nde müzik öğretmeni yetiştirme işi esas olarak ana boyut ve kalın çizgileriyle özetlenen bu temeller üzerine oturur.

Cumhuriyet ve MMM ile birlikte müzik eğitimi belirli ilkelere dayanır, onlardan kaynaklanır ve yönlenir. Bunlardan Atatürk’ün öngördüğü ilkelere kısaca Atatürkçe ilkeler denir (Uçan 2004b).

Cumhuriyet döneminde müzik kültürünün ve müzik eğitiminin temellenip dayandığı ve kaynaklanıp yönlendiği Atatürkçe ilkeler kısaca şunlardır:

(1) Birlik, (2) Lâiklik, (3) Yaşamsallık, (4) Uygarlıksal-Kültürel-Eğitimsel İçiçelik, (5) Ulusallık-Anlaşılırlık-Özgürlük-Özgünlük-Çağdaşlık-Evrensellik, (6) Kurumsallık-Okulsallık-Programsallık, (7) Yaşam Bilgisi; Bilim-Teknik-Sanat-Felsefe = Çağdaş Kültür, (8) Bütünlük.

Bu ilkelere göre:
(1) eğitimde-öğretimde birlik (”Tevhid-i Tedrisat”) esastır.
(2) Çağdaş kamusal ve toplumsal yaşam ‘lâik’ esasa dayanır.
(3) Her şey ‘yaşam’ içindir. İnsan yaşamı daha bilgili, anlamlı ve kolay; daha etkili, verimli, yararlı olmalıdır.
(4) Çağdaş yaşamda ‘uygarlık-kültür-eğitim’ içiçedir. (5) Müzikte ‘ulusallık-anlaşılırlık-özgürlük-özgünlük-çağdaşlık-evrensellik’ müziğin ‘altı içsel ilkesi’dir.
(6) “Eğitim okul demektir. Kendine özgü bir kurum olan “Okul adını saygıyla anmak” gerekir.” Okul “programlı” işler. (7) Çağdaş kültürün ‘bilim-teknik-sanat-felsefe’ olarak bilinen dört ana ‘bilgi’ alanı ‘yaşam bilgisi’ne dayanır, ondan kaynaklanır, ona yönelir. (8) Çağdaş yaşam ve insan eğitimi tüm boyutları ve kapsamıyla bir ‘bütün’dür.

Ulusallık-Anlaşılırlık-Özgürlük-Özgünlük-Çağdaşlık-Evrensellik İlkesi’nin Kısa Açılımı: Bu ilke müzik kültürü ve müzik eğitimi açısından ayrı ve özel bir önem taşır. Bu bakımdan bu ilkenin kısa bir açılımını belirtmekte yarar vardır. Söz konusu ilkenin en kısa açılımı şöyledir: (T) Temelde Yaşamsallık,
(1) Özde Ulusallık, (2) Biçimde (Genel) Anlaşılırlık, (3) Kapsamda Özgürlük, (4) Anlatımda Özgünlük, (5) Yöntemde ,Çağdaşlık, (6) Nitelikte Evrensellik (Yerel/Yöresel’den Ulusal’a, Ulusal’dan Evrensel’e/Küresel’e). Başarı, bu ilkelere ne denli temellenildiği ve dayanıldığına, bu ilkelerden ne derece kaynaklanıldığı ve yönlenildiğine, kısacası bu ilkelere ne kadar uyulduğuna/uyulabildiğine bağlıdır. Bunlar ayrıca irdelenmeye değer.

8. Musiki Muallim Mektebi’nde Uygulanan Programın Üç Ana Boyutu ve Başlıca Yapılanmalar

Musiki Muallim Mektebi’nde uygulanan çerçeve program başlangıcından itibaren üç ana boyutludur, sacayaklıdır. Bu üç ana boyut ya da sacayağı şunlardır:

(1) Genel Bilgi/Kültür, (2) Müzik Bilgisi/Kültürü, (3) Öğretmenlik Bilgisi/Kültürü.
Müzik öğretmenliği bu üç ana boyutlu programla edinilen kendine özgü bir ‘yaşam biçimi’dir. MMM’nde amaç bu ‘yaşam biçimi’nin müzik öğretmeni adaylarına kazandırmaktır. Bu program çerçevesinde Musiki Muallim Mektebi’nde 1924’ten 1937’ye kadar geçen yaklaşık onbeş yıl içinde başlıca beş yapılanma gerçekleştirilmiştir. Bunlar sırasıyla 1924, 1925, 1931, 1934 ve 1936 yapılanmalarıdır.

(1) 1924 Yapılanması: Musiki Muallim Mektebi 1924 yılında beş yıllık ilkokul eğitimi üzerine öğrenim veren bir kurum halinde İlk Öğretim’e bağlı olarak kurulmuş ve öğretime başlamıştır.

(2) 1925 Yapılanması: 1925 yılında yayımlanan yönetmeliğiyle Musiki Muallim Mektebi beş yıllık ilkokul eğitimi üzerine 1+ 4 = 5 yıl öğrenim süreli bir yapıya kavuşturularak İlk Öğretim’den alınıp Orta Öğretim’e bağlanmıştır. Kurumsal ana yapı “Hazırlık Sınıfı + 4 Yıllık 0rtaöğretim” olarak belirlenmiştir. Son sınıf sonunda başarılı olanlara lise ve ortaokullar ile [ilk]öğretmen okulları için Müzik Öğretmenliği (“Şahadetnamesi”), son sınıf sonunda başarısız olanlar için İlkokul (İlkmektep) Müzik Öğretmenliği Yeterlik Belgesi (“Ehliyetnamesi”) öngörülmüştür. Ayrıca, okulu seçkin bir yetenek ve başarıyla bitirenlerin iki yıl hizmet ettikten sonra daha ileri bir öğrenim için Devletçe Batı ülkelerine gönderilmeleri öngörülmüştür.

(3) 1931 Yapılanması: Musiki Muallim Mektebi’nin Hazırlık Sınıfı kaldırılıp öğretim süresi 5 yıldan 6 yıla çıkarılmıştır. Başarısız olanların Muallim Mekteplerine nakledilmesi öngörülmüştür. MMM Programında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu bağlamda örneğin Vokal (=Şan) dersi çıkarılmış, Keman tüm öğrenciler için zorunlu ders durumuna getirilmiştir.

(4) 1934 Yapılanması: Musiki Öğretmen Okulu (“Musiki Muallim Mektebi”) 1934’de Bakanlık buyruğuyla (emriyle) Orta Öğretim’den alınıp Yüksek Öğretim’e bağlanmış ve yasayla Millî Musiki ve Temsil Akademisi kapsamı içine alınmıştır. Bu yapılanmada tamamen yurtdışında müzik öğrenimi görüp yurda dönmüş olan Türk uzmanların değerlendirmeleri esas alınmıştır.

(5) 1936 Yapılanması: Musiki Öğretmen Okulu sistemi (bünyesi) içinde bu okula bağlı (“merbut”) olarak “Konservatuvar Sınıfları” açılmış, böylece ikili bir yapı oluşmuş ve Programda önemli değişikliklere gidilmiştir. Bu bağlamda örneğin Kompozisyon dersi müzik öğretmenliği programından çıkarılmış, Müzik Estetiği, Koro, Şan ve Zorunlu Piyano dersleri konulmuştur.

Bu yapılanmaların ilkinde ve ikisinde -bir istisna (Musa Süreyya Bey) dışında- tamamen yurtiçinde yetişmiş yerli birikime dayanılmış, yerli uzmanlara başvurulmuştur. Üçüncüsünde yurtiçi ve yurtdışı öğrenimli yerli uzmanlardan ve dördüncüsünde tamamen yurtdışı öğrenimli yerli uzmanlardan yararlanılmıştır. Beşinci yapılanmada ise daha çok Batı Avrupalı uzmanlardan (P. Hindemith ve E. Zuckmayer) yararlanılmıştır.

9. Musiki Muallim Mektebi’nde ‘Yeterlik Belge’li ve ‘Diploma’lı ”İlkokul Müzik Öğretmeni” Yetiştirme

MMM’nin 1925 Yönetmeliği’nde dolaylı olarak Yeterlik Belge’li İlkokul Müzik Öğretmeni yetiştirme de kapsanmış, böylece iki tip müzik öğretmeni öngörülmüştü. 1931 Yönetmeliği’nde ise bu durum İlk ve Orta Dereceli Okul İçin Diploma’lı Müzik Öğretmeni yetiştirilmesi amacı içinde eritilerek belirsizleştirilmiştir.

1925 Yönetmeliği’nde öngörülen “Yeterlik Belge’li İlkokul Müzik Öğretmenliği”ni kısaca irdelemekte yarar var. Bu konuya ilişkin 11. madde günümüz Türkçesiyle aynen şöyle idi: “Musiki Muallim Mektebi’nde 3. Sınıf öğrenimini başarıyla bitiren öğrenci[ler] ‘Uygulama Sınıfı’na dahil olur. ‘Öğretmen yardımcısı’ sıfatını kazanarak ‘Orta Öğretim Öğretmenler Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ya da uyarınca geçirmeleri gereken ‘uygulama (‘staj’) süresini okulda geçirirler. Ve kendilerine 10 lira aylık verilerek okul kadrosuna alınırlar. Başarılı olamayanlar okul içinde bir yıl uygulama yaptıktan sonra ‘İlköğretim Kanunu’nun 44. maddesiyle sözü edilen hukuku [hakkı] sağlayan ‘İlkokul Müzik Öğretmenliği’ Yeterlik Belgesi verilir”.

İlkokul Müzik Öğretmenliği Yeterlik Belgesi’ MMM’nin son sınıfı olan ‘uygulama sınıfı’nda başarılılık değil başarısızlık sonucunda veriliyordu. Böylece ‘İlkokul Müzik Öğretmenliği’ bir bakıma Hazırlık + 3 Yıllık Öğrenim Başarısı’na ve onun ardından Uygulama Sınıfı Başarısızlığı’na dayandırılmış oluyordu. Buna göre İlkokul Müzik Öğretmenliği ilk bakışta başarılılık değil, başarısızlık üzerine temellendirilmiş oluyor ya da görünüyordu. Ama ‘uygulama sınıfı’na alınanlar Hazırlık Sınıfı’nı ve ondan sonraki 3 yıllık öğrenimi başarıyla bitirenlerdi. Burada tam başarısızlık değil, kensine özgü bir kısmî başarısızlık söz konusu idi. Uygulama Sınıfı’nda başarılı olanlar Diplomalı Müzik Öğretmeni oluyorken, başarılı olamayanlar Yeterlik Belgeli İlkokul Müzik Öğretmeni oluyorlardı. Böylece sistem ‘Hazırlık + 3 Yıllık Öğrenim”in sonunda ’başarılı’ olanları beşinci yıldaki ‘uygulama sınıfı’nda başarısız olmaları durumunda İlkokul Müzik Öğretmeni yapıyordu. Bu yaklaşım çağdaş Türk eğitim sisteminde tam başarılılığın yanısıra kısmî başarılılığı veya kısmî başarısızlığı da haklı nedenler ve gerekçelerle olumlu değerlendirebilmenin çok somut ve anlamlı bir örneğidir. Denilebilir ki, anılan maddeye göre bu yaklaşım ilköğretimde duyulan bir gereksinimi karşılamak amacından çok, ilgili yasayla elde edilmesi söz konusu olan bir hakkı-hukuku sağlamak amacına yönelikti. Böyle de olsa ilkokul müzik öğretmenliği denilen bir müzik öğretmenliği tipi ülkemizde daha 1925’lerde resmen belirlenmiş oluyordu.

MMM’yle gerçekleşen Müzik Öğretmeni Yetiştirme sistemi, kavramı ve olgusu içinde dolaylı biçimde, kendine özgü bir ‘İlkokul Müzik Öğretmeni Yetiştirme’ alt sistemi, kavramı ve olgusu da yer almış oluyordu. Bu durum 1920’ler Türkiyesi için olduğu kadar 1920’ler Dünyası için de son derece anlamlı ve önemli idi. Ancak, bu durum 1931 Yönetmeliği’nde ortadan kaldırıldı. Yönetmelikte “ilk ve orta derecedeki okullar için müzik öğretmeni yetiştirmek” amacı esas alınarak 1925’te öngörülen çoktip müzik öğretmeni tektipleştirildi.
Öbür yandan 1931 Yönetmeliği’nin 8. maddesiyle Hazırlık Sınıfı kaldırılıp öğrenim süresi altı yıla çıkarılan okulun (MMM’nin) “birinci sınıf sonu sınavında başarılı olamayanlar”ın [ilk]öğretmen okullarından birine nakledilmeleri öngörüldü (9. madde). Buna göre Birinci Sınıf asıl işlevinin yanısıra dolaylı olarak kendine özgü bir “örtülü Hazırlık Sınıfı’ işlevi de görüyordu. Ayrıca, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıflarda iki yıl üstüste sınıfta kalanların da Öğretmenler Kurulu’nca durumları görüşülerek başka bir [ilk]öğretmen okuluna nakli için Bakanlığa (Millî Eğitim Bakanlığına) “ricada bulunulması” öngörüldü (Uçan 1982/1996, 195-197).

10. Hindemith’in Önerdiği MMM’ne İlişkin Yapılanma Modeli: Türkiye’de Kaçırılan Altın Fırsat
1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nce ülkenin müzik yaşamını yeniden örgütleyip düzenleme konusunda çalışmak üzere resmen çağrılıp görevlendirilen Paul Hindemith Türkiye’deki ilk görev döneminde ilgililerle görüşüp Ankara, İstanbul ve İzmir’deki durumu yerinde inceledikten sonra “Türk Müzik Yaşamının Kalkınması İçin Öneriler” başlıklı ünlü Raporu’nu yazarak “Kültür Bakanlığı”na (o zamanki “Millî Eğitim Bakanlığı’na”) sunmuştur. Rapor’da yer alan [Devlet] Müzik Yüksek Okulu Kuruluş Planı’ndaki “Seminer” alt başlığı altında müzik öğretmeni/eğitimcisi yetiştirmek üzere yeni bir yapılanma modeli ortaya koymuş ve önermiştir. Bu plandaki “Seminer” müzik alanında Eğitmen/Öğretmen Yetiştirme’ye ilişkin kurumsal yapılanmanın o dönem Avrupasında yaygın olan genel adıydı. Müzik alanında Eğitmen/Öğretmen Yetiştirme’ye ilişkin olarak Hindenith’in önerdiği yapılanma modeli şöyle idi (Hindemith 1983, 32-33; 62-63):
“Yalnız ortaöğrenimini bitirmiş öğrencilerin girebileceği üç yıllık öğretim programları uygulayan

1. Anaokulu [Müzik ]Eğitmen Semineri=Anaokulu [Müzik] Eğitmeni Okulu=Çocuk Müzik Eğitmeni
2. İlköğretim Müzik Öğretmenleri Semineri = İlköğretim Müzik Öğretmeni Okulu,
3. Ortaöğretim Müzik Öğretmen Semineri = Ortaöğretim Müzik Öğretmeni Okulu,
4. Özengen Müzik Eğitmen Semineri=Özengen Müzik Eğitmeni Okulu
  . Çocuk Müzik Okulu, . Özengenler Korosu, . Özengenler Orkestrası.”

Hindemith Modeli olarak adlandırdığım bu Model “genel ve özengen müzik eğitimcisi yetiştirme” alanında dört altbölümden oluşan, ülkemiz için yepyeni bir yapılanma modeli idi. Bu model Türkiye’de müzik eğitmenliği / müzik öğretmenliği eğitimi ve istihdamı (görevlendirimi-çalıştırımı) alanında “anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu ve özengenler (amatörler)” için olmak üzere dört farklı öğretmen tiplemesi ortaya koyuyor ve müzik öğretmeni yetiştirmeye ilişkin yapılanmanın buna göre oluşturulmasını öngörüyordu.

Hindemith Modeli, o dönemde geniş kapsamlı bir ‘yeniden örgütlenme’ ve ‘yeniden yapılanma’yı gerektiriyordu. Ancak, o dönem için geçerli olduğu kabul edilen bazı haklı ve zorunlu nedenlerle Hindemith’in dört tip müzik öğretmeni-eğitmeni yetiştirme önerisi ilgili çevrelerde dikkate alınmadı veya alınmış olsa bile gereği yerine getirilmedi. Türkiye, bu modeli benimseyip adım adım uygulayacağı yerde, birtakım zorunlu nedenlerle ilk kez 1924’te benimseyip gerçekleştirmeye başladığı ‘ortaöğretime ve [günümüzdeki adıyla] ilköğretimin ikinci kademesine müzik öğretmeni yetiştirme’ modelini uygulamayı sürdürdü. Bu model, ilk kurucusu-oluşturucusu-tasarlayıcısı ve uygulayıcısı daha çok O. Zeki Üngör olduğu için tarafımızdan onun adıyla anılıp Üngör Modeli olarak adlandırılmaktadır. Bu model, belli dönemlerde gerçekleştirilen ad, düzey, süre, program ve statü değişiklikleriyle 80 yıldır kesintisiz olarak uygulanmaya devam edilmektedir.

Ancak, Üngör modeli içinde 1937’den itibaren Hindemith modelinin kısıtlı da olsa belirli bir katkısı olmuştur. Çünkü, Hindemith’in 1935’te önerdiği “ortaöğrenim üzerine üç yıllık öğretim programıyla müzik öğretmeni yetiştirme” modeli çok kısıtlı olarak 1937’de Gazi Terbiye Enstitüsü’nde üç yıl yükseköğretim süreli olarak açılıp Müzik Öğretmen Okulu’nun (“Musiki Muallim Mektebi”nin) buraya aktarılmasıyla işlerlik kazanan Müzik Bölümü’nde (“Müzik Şubesi”nde) 1978’e kadar kısmen uygulanmış veya uygulanıyor görünmüştür.
11. Musiki Muallim Mektebi’nin Çağdaş Türk Müzik Eğitimine Başlıca Hizmetleri, Etkileri, Katkıları

Musiki Muallim Mektebi (MMM) ülkemizde çağdaş müzik eğitimine damgasını vurmuş; genel, mesleksel ve özengen müzik eğitimine sistem, model, öğretmen, program, kitap, eğitim müziği bakımlarından çok temel hizmetlerde, çok güçlü katkılarda ve çok kalıcı etkilerde bulunmuştur. Bu hizmet, etki ve katkılar örgün müzik eğitiminde örgün olmayan müzik eğitiminden çok daha etkin ve belirleyici olmuştur.

MMM Türkiye’de müzik öğretmenliğinin meslekleşmesini, başka bir deyişle kendine özgü bir meslek olmasını sağlamıştır. Bir ülkede müzik öğretmenliğinin meslekleşmesi devletin müzik öğretmenliği için yetişme, atanma ve çalışma ölçütleri koymasıyla olur. MMM’yle öncelikli olarak müzik öğretmenliğinin yetişme ölçütleri ortaya konulmuş, işlerlik kazanmış ve bu ölçütler giderek atanma ve çalışma ölçütlerini belirlemiştir. MMM’yle Türk müzik eğitimi müzik öğretmenini de yetiştirebilen bir müzik eğitimi durumuna gelmiştir.
MMM-Musiki Muallim Mektebi’nin 1925 ve 1931 Yönetmeliklerinde [ilk]öğretmen okulları ile birtakım yatay-dikey geçişlere de olanak verir biçimde ilişkilendirilmiştir. Bu durum Türkiye’de Müzik Eğitimcisi Yetiştirme sürecinin sonraki evrelerinde de yaşanan birçok olumlu gelişmelere yol açmıştır. Bu ilişkilendirmeler öncelikle İlköğretmen Okullarında “müzik ve eğitimi/öğretimi” derslerinin 1930’lardan itibaren yüksek niteliğe erişerek gelişmesini olumlu yönde etkilemiştir. MMM Cumhuriyet döneminde kendisinden sonra gerçekleştirilen müzik eğitimine ilişkin tüm yapılanmalarda temel oluşturmuş, yeniliklere yol açmış, esin kaynağı olmuş, ilk ana model / temel model işlevi görmüştür. Bu bağlamda 1930’ların sonlarından itibaren Eğitim Enstitüleri Müzik Bölümleri, 1940’ların sonlarından / 1950’lerin başlarından itibaren “müzik ağırlıklı ilkokul öğretmeni” yetiştirmeye yönelik İlköğretmen Okulu Müzik Seminerleri ile 1980’lerin / 1990’ların “müzik ağırlıklı ilkokul sınıf öğretmeni” yetiştirmeye yönelik Eğitim Yüksek Okulları Müzik Yan Alan Programları ve MEB’e bağlı AGSL Müzik Bölümleri ile H.Ü. Devlet Konservatuvarı ve B.Ü. Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ne bağlı Müzik Hazırlık Okulu hemen akla geliveren kurumsal yapılanmalardır.

Öbür yandan mezuniyet sonrası yurtdışında uzmanlaşmaya yönelik müzik öğrenimi, Eğitim Enstitüleri Müzik Bölümleri Asistanlık sistemi gibi düzenleme ve yapılanmalar ilk anlamlı ipuçlarını, ilk esin kaynaklarını genellikle MMM modelinde arar ve bulur, ondan alır ve geliştirir. Bu yöndeki yeni arayış ve yönelişlerin ilk kökleri-kökenleri MMM modeline dayanır, uzanır. Ayrıca, MMM Millî Eğitim Bakanlığı = Kültür Bakanlığı başta olmak üzere belli ulusal kurum ve kuruluşlara müzik eğitiminin çeşitli alanlarında çok önemli uzmanlık ve danışmanlık hizmetlerinde bulunmuş, böylece uzman-danışman kurum işlevi görmüştür.

Bu arada MMM, yönetmeliğinde yazılı olan genel müzik eğitimine müzik öğretmeni yetiştirme amacının dışında, yönetmeliğinde yazılı olmayan ancak belli gerekçelerle uygulamada kendisinden beklenen seslendirici/yorumcu yetiştirme, besteci yetiştirme, askerî müzikçi yetiştirme gibi başka amaçlara yönelik olarak da önemli hizmetler vermiştir. MMM programında yer alan Kompozisyon dersiyle eğitim müziği bestelemeye unutulmaz katkılarda bulunmuş, bu alanda çok verimli çalışan çok sayıda eğitim müziği bestecisi yetiştirmiş, çok sayıda eğitim müziği eserlerinin yaratılmasına ortam hazırlamıştır, oluşturmuştur.

Örneğin bu dersi alanlardan biri olan Faik Canselen’in daha onyedi yaşında, gençliğinin ilkbaharında bir Musiki Muallim Mektep’li öğrenci iken bestelediği “Yürü, bu yol, şeref zafer yolu…” dizesiyle başlayıp “Yürü, atıl, devir karanlığı…” dizesiyle devam eden İleri marşı 1928’den bu yana tam 76 yıldır çağdaş Türk gençliğinin Cumhuriyet kültürüyle yoğrularak biçimlenmesinde çok etkin ve belirleyici rol oynamaktadır. Cumhuriyetle özdeşleşen bu anıtsal eser bu paha biçilmez rolünü, kuşkusuz bundan sonra da oynamaya devam edecektir (Uçan 2003a).

12. Sonuç
 Türkiye Cumhuriyeti projesi bir çağdaşlaşma projesidir. Bu projenin başmimarı Ulu Önder Atatürk çağdaşlaşma ve ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma sürecinde en büyük görevi çağdaş kültür öğelerinin tümünü kapsayan çağdaş eğitime ve tümünü özümseyen çağdaş eğitimcilere yüklemiş, en büyük önceliği ise müzik eğitimine ve müzik eğitimcilerine vermiş, Cumhuriyet’in ilk eğitim kurumu olarak da Musiki Muallim Mektebi’ni kurmuştur. Musiki Muallim Mektebi her yönüyle özgün bir Atatürk ve Cumhuriyet kurumudur, çağdaş Türk ve Dünya müzik eğitimine Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten bir armağandır.

Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında başladığı hazırlıkları tamamlayıp Cumhuriyet’i ilân hemen sonra yokluk ve yoksulluk engellerini aşarak bu doğrultuda çok yönlü, çok boyutlu ve geniş kapsamlı atılımlar ve devrimler gerçekleştirdi. Bu çerçevedeki en köklü atılımlar ve devrimler bağlamında Cumhuriyet çağdaşlaşmasının en temel yapıtaşlarından biri olarak 1924 yılında Musiki Muallim Mektebi (MMM)’ni kurdu. MMM ile Türkiye 1920’ler Dünyasında müzik öğretmeni yetiştiren başlıca ülkeler arasında yer aldı.

MMM’nin kuruluşu Türk müzik eğitiminde ve müzik öğretmeni yetiştirmede köklü bir atılım olmanın ötesinde tam bir devrim niteliği taşır. MMM müzik öğretmeni yetiştirme alanında Türkiye’nin kendi uzmanlarıyla tasarlayıp gerçekleştirdiği özgün bir modeldir. Bu bakımdan MMM modeli her yönüyle tamamen Türkiye’ye özgü, tamamen Türk malı olan çağdaş bir yerli yapımdır. MMM yalnız Türkiye’de değil Dünya’da da sadece müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla kurulan ilk ve tek bağımsız okuldur. Başka bir deyişle Türkiye kurduğu MMM ile Dünya’da sadece müzik öğretmeni yetiştirme amaçlı böyle bir okul modelini tasarlayıp gerçekleştiren, oluşturup geliştiren ilk ve tek ülkedir. MMM modeli Cumhuriyet Türkiyesi’nin örgün müzik eğitimi yapılanmasında her zaman etkin ve belirleyici olmuştur, olmaya da devam etmektedir.

Musiki Muallim Mektebi Türkiye’de Cumhuriyet dönemi müzik eğitiminin ilk ana temel kurumu olarak 1924-1938 arasında yaklaşık 15 yıl süreyle tüm müziksel yapılanmaların odağında yer almıştır. Atatürk dönemi boyunca müzik alanındaki tüm kurumsal oluşum ve gelişimlere damgasını vurmuş, müzik öğretmeni yetiştirmeye ilişkin olarak kendisinden sonraki tüm yapılanmalara ana temel, model ve esin kaynağı olmuştur.

MMM’nde esas olarak ilk ve orta dereceli okullara (ilk ve orta öğretim kurumlarına) müzik öğretmeni yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak, genel çerçeve yapılanma içinde bu amacın zamanla ilköğretim öncesini de kapsar biçimde gerçekleşmesini kolaylaştırıcı, somutlaştıcıcı, işlevselleştirici doğrultuda oluşturulması beklenen kurumsal alt yapılanma, düzenlenme ve programlanmalar istenen yön, biçim ve derecede yeterince oluşturulup geliştirilememiştir. Bu durum, MMM’nden dönüştürülme kurumlarda da varlığını sürdüregelmektedir.

MMM’nin kuruluşundan onbeş yıl sonra bağlandığı kurum içinde onunla birlikte belli dönüşümler geçirerek başka adlarla dolaylı biçimde etkin olarak yaşamakta olduğunu, altını çizerek belirtmekte yarar vardır. Şöyle ki, Musiki Muallim Mektebi 1937-38’de kendisinden iki yıl sonra (1926’da) kurulmuş olan Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü’ne Müzik Şubesi (Bölümü) olarak aktarıldı. O zamanki kısa adıyla Gazi Terbiye Enstitüsü sonraları Gazi Eğitim Enstitüsü adıyla anılıp 1978-1980’de Gazi Yüksek Öğretmen Okulu’na ve 1982’de Gazi Eğitim Fakültesi’ne dönüştü ve bağlı olduğu Gazi Üniversitesi içinde en köklü ana çekirdek birim olarak yer aldı. Bu bağlamda Musiki Muallim Mektebi geçirmiş olduğu dönüşümlerin son aşamasından geriye doğru bakıldığında Gazi Üniversitesi’nin en köklü çekirdeğini oluşturan iki temel kurumdan biri olup üniversitenin ilk kuruluş tarihini 1926’dan iki yıl önceye çekip 1924’e dayandırır ve böylece bu üniversitenin geçmişine 80 yıllık bir tarihsel derinlik kazandırır. Bu bakımdan Gazi Üniversitesi Cumhuriyet Türkiyesinde oluşup ilk kökü ve temeli MMM’ne dayanan ve onun mirasını taşıyan en köklü üniversite olarak nitelendirilir.
Musiki Muallim Mektebi’yle gelen/getirilen amaçlar, ilkeler ve yöntemler tam 80 yıldır çağdaş Türk çocuklarının ve gençliğinin Cumhuriyet kültürüyle yoğrularak biçimlenmesinde dolaysız ve dolaylı olarak çok etkin ve belirleyici rol oynamaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet’le özdeşleşen bu anıtsal kurum bu paha biçilmez rolünü, kuşkusuz bundan sonra da dolaylı biçimde oynamaya devam edecektir. Atatürk ve Cumhuriyet Türkiyesinin bu temel anıtsal kurumu müzik eğitimimizin çağdaşlaşması yolunda ana dayanak ve ana kaynak olurken unutulmaz hizmetler ve anıtsal eserler veren çok büyük değerler yetiştirdi. Bu büyük değerler örnek insan, eğitici, besteci, seslendirici/yorumcu ve yönetici olarak çağdaş Türk müzik kültürünün ve müzik eğitiminin en etkin, en seçkin ve en saygın temsilcileri arasında yer aldı. Bu niteliğiyledir ki MMM’liler Cumhuriyet kuşakları arasında ayrıcalıklı bir yere/konuma sahip bulunmaktadır.

Günümüz müzik eğitimcileri olarak müzik alanında Cumhuriyet kültürü ve eğitimine verdiği unutulmaz hizmetlerden, sağladığı unutulmaz katkılardan ve bu bağlamda Cumhuriyet çocuklarına ve gençlerine kazandırdığı paha biçilmez değerlerden dolayı MMM’ni, onu kuranları ve Musiki Muallim Mekteplileri en derin şükranlarımızla, en derin saygı ve sevgilerimizle kutluyor, anıyor ve bundan büyük onur duyuyoruz.

Sözlerimizi şöyle bağlayalım: Çok iyi bilinmelidir ki ”Nasıl bir müzik eğitimi?” sorusunun yanıtı “Nasıl bir müzik öğretmeni?” sorusunun yanıtında saklıdır. Bu nedenle, nasıl bir müzik eğitimi isteniyorsa ona uygun bir müzik öğretmeni yetiştirilmelidir. Bu konuda tarihî MMM örneğinden çok anlamlı dersler çıkarılabilir.

KAYNAKÇA
Antep, Ersin (2004) “Musika-i Humayûn’dan Bu Güne”, Cumhuriyet Döneminde Askeri Müzik ve Gelişimi
Sempozyumu (23-25 Ekim 2003), Kara Kuvvetleri Komutanlığı Basımevi, s. 351-361, Ankara.
Bingöl, Vasfi (Haz.) (1979) Atatürk’ün Milli Eğitimimizle İlgili Düşünce ve Buyrukları, TDK Yayınları, Ankara.
Gazimihal, Mahmut R. (1955) Türk Askerî Muzıkaları Tarihi, Maarif Basımevi, İstanbul.
Hindemith, Paul (1983), Türk Küğ Yaşamının Kalkınması İçin Öneriler (Çev.: G. Oransay, Küğ Yayını, İzmir.
Oransay, Gültekin (1985) Atatürk İle Küğ, Küğ Yayını, İzmir.
Saygun, Ahmed Adnan [1981] Atatürk ve Musiki, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Yayını 1, Ankara.
Uçan, Ali (2004a) “Türkiye’de Başlangıcından Günümüze Müzik Öğretmeni Yetiştirmeye Genel Bir Bakış”,
(Bildiri), 1924-2004 Musiki Muallim Mektebi’nden Günümüze Müzik Öğretmeni Yetiştirme Sempozyumu (07-10 Nisan 2004) Süleyman Demirel Üniversitesi (Eğitim Fakültesi Dekanlığı), Isparta.
Uçan, Ali (2004b) “Çağdaş Türk Müzik Eğtimine İlişkin Atatürkçe İlkeler, Amaçlar ve Yöntemler”, Tayf: Müzik
Araştırma Dergisi Yıl 1, Sayı 1 (Mayıs 2004), s. 4-23, Ankara.
Uçan, Ali (2004c) ) “Türkiye’de Çoksesli Müzik Kültürünün Oluşum ve Gelişimine Genel Bir Bakış”,
Cumhuriyet Döneminde Askeri Müzik ve GelişimiSempozyumu (23-25 Ekim 2003), Kara Kuvvetleri Komutanlığı Basımevi, s. 306-350, Ankara.
Uçan, Ali (2003a) “Faik Canselen’in Son Kitabını Sunarken”, Orkestra: Aylık Müzik Dergisi, Yıl 42, Sayı 342
(Haziran 2003), s. 14-16, İstanbul.
Uçan, Ali (2003b) “Türkiye’de Cumhuriyet’in Sekseninci Yılında Müzik Kültürü ve Müzik Eğitimine Genel Bir
Bakış”, Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik Sempozyumu (30-31 Ekim 2003), İnönü Üniversitesi, s. 5-24, Malatya.
Uçan, Ali (2002). “Atatürkçe Düşünce Işığında Çağdaş Eğitimimizin Temelleri”, Öğretmenler Günü
Konferansı (22 Kasım 2002), İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Malatya.
Uçan, A., (2001). “Türkiye’de Öğretmenlik Mesleğine Genel Bakış”, Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimde Kalite
Paneli (22 Kasım 2000), (s.53-102), MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü, Ankara
Uçan Ali (1997) Müzik Eğitimi, İkinci Basım, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara.
Uçan, Ali (1996) İnsan ve Müzik/İnsan ve Sanat Eğitimi, İkinci Basım, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara.
Uçan, Ali (1992). “Atatürk ve Türk Müzik İnkılâbı”, Atatürk Haftası Armağanı Genel Kurmay Bşk. Askerî Tarih
ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Atatürk Dizisi Sayı 25, (s. 53-83), Ankara.
Uçan, Ali (1982 / 1996) Gazi Yüksek Öğretmen Okulu Müzik Bölümü Müzik Alanı Birinci Yıl Programının
Değerlendirilmesi ( H. Ü. MSEF, Yayınlanmış Doktora Tezi), Müzik Eğitimi Yayınları, Ankara.
Yayla, Fatih (2003) Cumhuriyet Dönemindeki Müzik Öğretmeni Yetiştirme Sürecinin İncelenmesi,
  (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
_________________________________________________

MÜZED Dergisi 10. Sayı (Sonbahar 2004)
_________________________________________________

http://www.muzed.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=116&Itemid=30




Hoşgeldiniz