Yeni Yıl Konseri Deyince… Dr. Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 4090 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 22:17
Kategori: Fikir Yazıları

Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de birçok yeni yıl konseri gerçekleştiriliyor. İmgelemimizde öyle yer etmiş ki, “yeni yıl konseri” dendiğinde akla ilk gelen hep Viyana Filarmoni Orkestrası’nın her yıl 1 Ocak’ta verdiği konser ile senfoni orkestralarımızın konserlerinden NTV veya TRT 2′de yayınlananı ön plana çıkıyor…“Niye bizim kendimize özgü, çağdaş anlamda sanatsal kutlama anlayışımız yok?”…

Yeni Yıl Konseri Deyince… Dr. Ayhan Sarı

Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de birçok yeni yıl konseri gerçekleştiriliyor. İmgelemimizde öyle yer etmiş ki, “yeni yıl konseri” dendiğinde akla ilk gelen hep Viyana Filarmoni Orkestrası’nın her yıl 1 Ocak’ta verdiği konser ile senfoni orkestralarımızın konserlerinden NTV veya TRT 2′de yayınlananı ön plana çıkıyor.

Türkiye’de yaşayan ve eli kalem tutan bir müzikseverin duyguları bu durumu çok güzel özetliyor:

“Yeni yıl konseri denince aklıma Viyana Filarmoni Orkestrası ve tabi ki Strauss geliyor. Orkestranın 1939′dan beri verdiği konserler yeni yılın ilk gününde yapılıyor ve konser Türkiye dahil dünyanın 50 ülkesinde yayınlanıyor. NTV bence çok güzel bir yayıncılık örneği gösterip bu konserleri 1 Ocak sabahları canlı yayınlıyor. Ben de bu zamana kadar hep tv’den takip ediyordum. Bu sene arkadaşlarla bir değişiklik yapıp biz de konsere gidelim dedik. Tabi gönül ister ki ‘Viyana’ya gidelim’ ama biz tercihimizi İstanbul’dan yana kullandık. Konser araştırması yaparken bu sene farklı orkestralar tarafından çok güzel konserler yapılacağını öğrendim ve çok sevindim… Biz tercihimizi 25 Aralık’da Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası’nın Lütfi Kırdar’da vereceği “Yeni Yıl Karşılama” konserinden yana kullandık. Şef Gürer Aykal… Ülkemizdeki yeni yıl konserleri genelde yılın son günlerinde yapılıyor… Borusan Flarmoni’nin konserini tercih etmeseydik bir diğer alternatifimiz İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin konseri olacaktı…”(*)

Türkiye’de yeni yıl ve müzik kelimeleri birleştiğinde akla ilk gelen nedense çoğunlukla işte bu duygular ve anımsamalar oluyor. Yani sadece Batı müziğini içeren bir konser.

Türkiye’de doğmuş, yetişmiş bir müzik insanı olarak şu soruyu kendime sormadan edemiyorum: “Niye bizim kendimize özgü çağdaş anlamda sanatsal kutlama anlayışımız yok? İlla bu iş Batı müziği ile mi olmalı?

Yeni yılda tabii ki dünyayı, doğal olarak da çeşitli orkestralar tarafından gerçekleştirilen Batı müziği(çoksesli orkestral veya koral) konserlerini de izliyor/dinliyoruz.

Ama bunların yanında, içinde bizden de bir şeyler bulunan, eğlence ile sanatı, tebessümü birlikte hissedebileceğimiz başka çeşit bir konseri de hayal etmekten, kendi kendimize soru sormaktan geri duramıyoruz….

Bu soruların cevabında akla maalesef gerek devlet, gerekse toplum olarak “sanat anlamında yaratıcılığımızın desteklenmemesi, hatta böyle bir anlayışın bulunmaması ve sanatsal yaratıcılığı olanları da yok ettiğimiz” geliyor.

Yıllar önce Yekta Kara’nın önderliğinde gerçekleştirilen “Lirik Tarih Gösterisi” başlıklı müthiş bir müzik/sahne performans etkinliği vardı. 1996’dan(HABİTAT II) bu yana sanatsal dış pencere olarak uluslararası düzeyi yüksek etkinliklerde sahneleniyordu.

Fakat dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay, böylesine önemli bir başarıya imza atmış olan İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdiresi Yekta Kara’yı, kılıfına uydurulmuş gerek yasal, gerekse politik çıkarsal söylemler nedeniyle görevden almış, böylece de müzik ve sahne sanatımız açısından çok önemli bir sanat yaratım, çaba ve başarısını -ya farkında, ya da farkında olmadan- gölgelemişti(**)

O gösteri daha sonra Cumhuriyetimizin 75.yıl kutlamaları, NATO Zirvesi, AGİT  gibi uluslararası toplantılarda Türk müziğinin yüz akı oldu.

Müziğimiz ve Türk gösteri dünyamızın böyle yapım ve yaratımlara ihtiyacı bulunmaktadır. Ta Uygur’dan Balkanlara uzanan kültürel coğrafya içinde yeterince malzeme de vardır.

Ama yine aynı sonuç: “Un var, şeker var; helvayı yapabilecek aşçı yok.”

Sanat özürlü politikacılarımızda “yetişenin yok edilmesi” şeklinde yayılan ucube bir hastalık ( tıpkı akdenizin derinliklerinde bitki örtüsünü yok eden ot) geliştiği için T.C’mizi  temsil etme yetisine sahip sanatçı yetiştiremiyoruz.

Çünkü devletteki yöneticilerin çoğu “ne kadar az iş yaparsan, o kadar az eleştirilirsin” mantığını ve korkusunu bir türlü aşamıyorlar.

Kendi yaratıcılığımızın ürünü olan ESER VE GÖSTERİLER böyle özel günlerde niye bizim de göğsümüzü kabartmasın?

2009 yılının Ülkemize ve Dünyaya iyi yaşam koşulları getirmesi dileklerimizle.

**********************

NEDİR LİRİK TARİH GÖSTERİSİ?

Ilk olarak 1996 yilinda HABITAT - II etkinliklerinin acilisi sirasinda sergilenen Lirik Tarih Gosterisi, basta 1998′de Lizbon’daki EXPO 98′de ve yine ayni yil Cumhuriyet’in 75. yili kutlamalarinda olmak uzere yedi kez sergilendi.

Her sergileniste konsept ayni kaliyor ama gosteri hangi amacla sergileniyorsa icerik o yonde degisiyor, baska sanatcilar ve parcalar yer aliyor. Tarihi muzikle anlatan; muzigi dans, san ve sahne eseriyle harmanlayan; kisacasi bir kolaj niteligi tasiyan gosterinin kurgusu, icerigi ve parcalarin secimi icin bu yil da hummali bir calisma yurutulmus. 350 sanatcinin (sahne gerisinde calisanlarla birlikte toplam 450 kisilik bir kadronun) yer aldigi gösteri 1 saat 15 dakika sürüyor.

Proje mimarlığını ve Genel Sanat Yönetmenliği’ni Yekta Kara ile Ali Taygun’un, Müzik Yönetmenliği’ni ise Serdar Yalçın’ın üstlendiği gosterinin en onemli ozelliklerinden biri gosteri sirasinda sahne uzerinde herhangi bir anda en az 220 sanatcinin yer almasi ve gecislerin kesintisiz bir sekilde muzikle yapilmasi. Yani sahnede hicbir sey bitmiyor ve her sey hem gorsel hem de muzikal bir butunluk sergilenerek ic ice yer aliyor.

Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu’ndan Mehter Takimi’na, Tasavvuf Musikisi Heyeti’nden Balik Ayhan ve Arkadaslari’na, MFO’den Pentagram’a, Sefarad Sinagog Ilahileri Korosu’ndan Patrikhane Mugannileri’ne, Turkiye’deki muzigi zengin bir yelpaze icinde sunacak olan Lirik Tarih Gosterisi, bu kez pek cok ilki de iceriyor. Bu yeniliklerden biri, uc dinden koronun, yani Sefarad Sinagog Ilahileri Korosu, Patrikhane Mugannileri ve Tasavvuf Musikisi Heyeti’nin kendi dillerinde ayni muzikle ilahi soyleyecek olmasi. Bir baska yenilik de ilk kez bir rock grubunun, Pentagram’in, Lirik Tarih Gosterisi’ne dahil edilmesi. Ayrica Fatih Erkoc ve Grubu da Turk cazindan ornekler sunacak.

Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu’nun sunacagi Carl Orff’un ‘‘Carmina Burana” adli eseriyle baslayacak olan gosteri, Ludwig von Beethoven’in 9. Senfonisi’nden koral ‘‘Nes’eye Ovgu’ bölümle sona erecek.

Lirik Tarih Gosteri’sinin programi/içeriği şöyle:

Istanbul Devlet Operasi
Orkestra ve Korosu
C. Orff ‘Carmina Burana’

Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu Mehteri - Mehter
Istanbul Devlet Balesi
Aysun Aslan ‘‘Bir Ruya Gordum”

Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu Tasavvuf Musikisi Heyeti ve Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu ‘‘Salat-i Ummiye”

Grup Pulathane

Adiyaman Halk Oyunu

Istanbul Devlet Operasi Orkestrasi Ulvi Cemal Erkin ‘‘Kocekce”

Balik Ayhan ve Arkadaslari
‘‘Agir Roman”

Istanbul Devlet Balesi

Ferit Tuzun ‘‘Cesmebasi”

Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu Tasavvuf Musikisi Heyeti ve Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu

Ahmet Adnan Saygun ‘‘Yunus Emre Oratoryosu”

MFO - ‘‘Buselik Makaminda”

Istanbul Devlet Balesi ve Balik Ayhan ve Arkadaslari
Nil Berkan ‘‘Bayram Sabahi”

Patrikhane Mugannileri ve Istanbul Tarihi Turk Muzigi
Toplulugu Tasavvuf Musikisi Heyeti Ilahiler

Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu Verdi ‘‘Requiem”

Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu Semazenleri Sema gosterisi ‘‘Niyaz Ilahisi”

Pentagram - ‘‘Anatolia”

Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Balesi - A. Hacaduryan ‘‘Spartacus”

Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu ve Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu H. I. Dede Efendi ‘‘Gulnihal”

Zile Semah Toplulugu ‘‘Semah”

Grup Pulathane ‘‘Karadeniz Halk Oyunu”

Fatih Erkoc ve Arkadaslari ‘‘Sehnaz Longa”

Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Balesi, Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu ‘Nihavent Longa”

Mehter Grubu - Mozart ‘‘Turk Marsi”

Istanbul Devlet Operasi Orkestrasi Cemal Resit Rey ‘‘Turkiye”

Istanbul Devlet Operasi Orkestra ve Korosu ile herkes Beethoven 9. Senfoni ‘‘Nes’eye Ovgu” (***))
____________________________________________
(*)http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=150397

(**) Aynı Bakan (Kültür)İstemihan Talay, İstanbul Yıldız Sarayı’ndaki Abdülhamit sahnesine - evine kadar gittiği Ethem Ruhi Üngör’ü ikna edemeyip- Güner Özkan’ın çalgılarını sabahın saat 10′unda dizdirmiş, extra olarak da pop müzik sanatçımız Tarkan Tevetoğlu’nun askerliğinin ertelenmesi konusunda ahkamlar kesmiş, sonrasında ise zaten reklamdan öte gitmeyeceği belli olan ne yurdu, ne de binası olmadığı belli olup reklam kokusu alınan “çalgı müzesi” söylemi sürüncemeye bırakılmış, “Anadolu mu, Türk Çalgıları müzesi mi” söylemi de dahil olmak üzere maalesef tıkanılmıştır. O zaman Abdülhamithamit sahnesinde çalgı kolleksiyonunu gösterisel olarak sergileyen Güner Özkan O kolleksiyonu 2008 yılında Eczacıbaşı İzmir Müzik Müzesi’ne bağışlamıştır.

Yine aynı Bakan İstemihan Talay kendisi göreve gelmeden Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu binasını bakanlığın hiçbir katkısı olmadan alıp(1997), devletten hiçbir ödenek alınmadan restore ettirilmesinde canla başla çalışan koro şefini -teşekkür beklenirken- eser meydana çıkıp, Koro saray gibi bir tarihi binaya kavuştuktan üç ay sonra -yöre politikacılarının atamak istedikleri bir başka kişi için- görevden almış, sonra koro şefi idare mahkemesi kararıyla görevine dönmüştü. Ama sayın Bakanın ismi bir kez daha “başarılı çalışmanın gölgelenmesi” olayına karışır olmuştu.

(***)http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/11/17/157473.asp




Hoşgeldiniz