İstanbul Folkloru Sempozyumu’nun Ardından… Y.Doç.Dr. Göktan Ay


Toplam Okunma: 3176 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 22:05
Kategori: Kongre.simp.panel

Yeditepe Üniversitesi Folklor Kulübü’nün 27-28 Nisan 2009 tarihlerinde düzenlediği “1. İstanbul Folkloru” konulu sempozyum ve “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yolunda Avrupalılık Kimliğinden İstanbul ‘Un Kültürel Kimliği’ne ” konulu bir panel Yeditepe Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşkesi Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Sempozyum ve panel sunumlarından özetler ile değerlendirmelerimiz ise şöyle:

I. Istanbul Folkloru Sempozyumu
27-28 Nisan 2009/Yeditepe Üniversitesi/Kayışdağı/İstanbul

Değerlendirme ve Sonuç… Y.Doç.Dr. Göktan Ay (Bilim Kurulu Üyesi)

Mario LEVİ (Yeditepe Ün.),, İstanbul ‘da Edebiyat konulu bildirisinde; “İstanbul’a en çok yakışan duygunun “hüzün” olduğunu, göçler alan ve veren bir şehir olduğunu, bir dönemi anlamak istiyorsanız, mutlaka referans romanları okumamız gerektiğini” belirtmiştir.

Buket UZUNER (Edebiyatçı-Yazar), İstanbul ‘da Edebiyat konulu bildirisinde; “İstanbul bütün Türkiye kültürü ile buradadır. Biz kimiz sorusuna hala cevap alamıyoruz ve dışarıda bize edebiyattan daha çok bu konu soruluyor..Herkesin bir İstanbul’u var ve İstanbul bir kitaba sığmaz” demiştir.

Önay ALPAGO(Yeditepe Ün.), İstanbul ‘un Sosyo-Kültürel Tarihi başlıklı konuşmasında; “ İstanbul ile ilgili bilgileri 1-2 kitaptan almak mümkün değil. 3 imparatorluğa başkent olmuş, şu andaki birikimi etkileyen kalıntılar oluşmuş. Kültür ve sanat eserleri, İslam’ın kabulü ile gerilemeye başlamış, daha çok dine yönelinmiş ve kendi kabuğuna çekilinmiştir. 60 lı yıllarda göçlerle Türkler bir kez daha İstanbul’u fethetmişler, taşı toprağı altın, hemşerilik, köy irisi yerleşim yerleri, yer-mevki edinme ile bugün Istanbul megapol olmuştur. İstanbul içinden balıklar geçen tek şehirdir.” demiştir.

Prof. Şehvar BEŞİROĞLU (İTÜ TMDK) , İstanbul Folkloru’nda Kadın ve Müzik konulu konuşmasında; Tarih içinde müzik ortamında kadının var olduğunu ve önemli bir değer taşıdığını görsel malzemelerle anlatmış, İstanbul saray hareminde de müzik, halkın içinde ve geleneklerinde önemsendiği kadar değer görmüştür” demiştir.

Gürsel KOÇAK (İ.Ü. Devlet Kons.), İstanbul Şarkıları ve Türküleri konulu konuşmasında; “Bizim müziğimiz aynı sistemden kaynaklanmıştır.İstanbul’u konu etmeyen bestekar yok gibidir. Sadece dini müzikte söz unsurları hep önde olmuştur. En çok M.N. Selçuk ve Yesarı Asım Arsoy İstanbul üzerine besteler yapmıştır” diyerek sesli örnekler dinletmiştir.

Ali Haydar TİMİSİ (İTÜ TMDK Yüksek Lisans Öğr.), İstanbul Müzik ve Türküleri konulu konuşmasında; “Saraylarda, mevlevihanelerde, mehterhanede Türk müziği gelişmesini sürdürmüştür. THM de TSM den etkilenmiştir. Osmanlılarda TSM ve YHM çalgılarının beraber kullanıldığı görülmektedir.” diyerek, görsel malzemeler sunmuş ve örnek eserler dinletmiştir.

Yrd. Doç. Bülent KURTİŞOĞLU (İTÜ TMDK), İstanbul Yöresi Halk Oyunları konulu konuşmasında;İstanbul’un halk oyunlarının olmadığını, bir ara Silivri oyunlarının düşünüldüğünü ancak tepki aldığını, oyunların figür, ritim ve ezgilerinin Yunanistan, Makedonya ve ülkemizde birbirine çok benzediğini, oyunların genel olarak yörelerdeki yer adlarını aldığı halde İstanbul’u belirleyen adların olduğu bir oyun bulunmadığını belirterek, oyunlardan örnekler vermiştir.,

Göksenin İLERİ (Anadolu Folk Topluluğu Başk.), İstanbul ‘un Geleneksel Eğlenceleri konulu konuşmasında; “Geçmişten gelen değerlerin mutlaka sağlıklı saklanması ancak günün şartlarına göre de çalışmaların yapılması gerekmektedir. 3 uygarlığın burada yaşadığını anlamak, anladığını anlatmak gereklidir. Saray ile halkı birleştiren din olmuştur. Biz 3 kültürün devlet yönetimlerine değil, medeniyet-uygarlık ve sanat yönü ile ilgilenmekteyiz, her yeni oluşum yeni bir kültür oluşturmaktadır. Dolayısı ile İstanbul’da her semtte farklı kültürler oluşmuş ve oluşmaktadır. Ben her çalışmada, orijinini de bir köşede sunuyorum.” demiştir.

Sabahattin TÜRKOĞLU (İst. Ticaret Ün.), İstanbul Geleneksel Giyim-Kuşamı ve Süslenmesi konulu konuşmasında, giysiler konusunda, görsel malzemelerle değişimi sundu. “Saraydaki giysilerin özel yapım olduğunu, ancak halkı etkilediğini, Lale devri ile kadınların evden çıktığını, peçeyi atarak yazmaya geçtiğini” belirtti.

Prof. Dr. Semavi EYİCE (Emekli Sanat Tarihçisi), İstanbul ‘un Sanat Tarihi ve Yaşam Kültürü konulu konuşmasında, “Bizans kültürünü inkar edemeyiz, yanlışlık olur. Ben yıllarca İstanbul ile ilgili eserleri toplamaya çalıştım, araştırdım.1453 yılına kadar Bizans İmparatorluğu adı yoktur, 19.yy ortalarında yakıştırılmıştır. Kökü zaten Roma kültürüne dayanır. Cenazelerin alkışlanması Bizans’tan bize geçmiştir. “ diyerek çalışmalarından bahsetmiştir.

Özge SAMANCI(Yeditepe Ün.), İstanbul ‘un Geleneksel Yemek Kültürü konulu konuşmasında, “Osmanlı kendi mutfak kültürünü oluşturmuştur. İmparatorluk, sahası içindeki her sebze ve meyvayı değerlendirmiştir. Orada bütün balık türleri tüketilmekteydi. Kebap, Osmanlı mutfağında da vardı. İmparatorlukta yaşayanların mutfakları arasındaki fark dinsel yasaklardı. 19.yy da Avrupa/amerikan menşeli yemekler devreye girmiş, bir çok yemek kitabı basılmıştır. Yemek yeme alışkanlıkları değişmiş, 2. Mahmut’tan sonra çatal-bıçak kullanımı, bireysel tabak, masada yemek devreye girmiştir. Tepki olsa da, önce elit tabaka, sonra halk medeniyet kurallarına uyun sağlamaya başlamıştır.” demiştir.

Yrd. Doç. Dr. Murat ŞAHİN(Yeditepe Ün.), 2010 Yaklaşırken İstanbul’daki Kültür Merkezleri konulu konuşmasında, “Kültür merkezleri ile ilgili bir projeyi ortaya koymuş, İstanbul’da kültür merkezlerinin bir birine uymadığını ve belli bir standardının olmadığını” belirtmiştir. “2007 yılında Istanbul’da 87 kültür merkezi adı ile yer tespit ettiğini, ancak açılan kursların ve etkinliklerin, gelen yerel yönetimlerin görüşlerine göre değişiklik gösterdiğini” söyleyerek, “acaba, kültür merkezlerinin yönetimlerinin yerel yönetimden alınması daha mı yararlı olur?” sorusunu sormuştur. Şahin, “Ülkemizde yerine göre kültür oluşturulmamaktadır, yapımdan önce halka sorulmalı, yarışmalar açılmalı, semtlere göre planlanmalı, halkın sahiplenmesi sağlanmalıdır” görüşlerini dile getirmiştir.

Cengizhan YURDANUR(Yeditepe Ün.), Kültür Etkileşimi konulu konuşmasında, nüfus yoğunluğunun en fazla yaşandığı Istanbul’da her kültür, her dil, her giysi, her din, v.b. bulmanız mümkündür. Kültürler birbirine karışmış, “aynı hamurun içinde zenginliğin paylaşımı saygı ve sevgi çerçevesinde” olmuştur. İstanbul bir “ortamdır”.

İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ YOLUNDA AVRUPALILIK KİMLİĞİNDEN İSTANBUL ‘UN KÜLTÜREL KİMLİĞİ’NE ... konulu panel Y.Doç.Dr. Göktan Ay (İTÜ TMDK) Başkanlığında yapılmıştır.

Şefika Keskin (İl ME Müdürlüğü Müzik Koordinatörü), MEB Örgün Eğitim Kurumlarının İstanbul’un Kültürel Kimliğine Yönelik Folklor-Müzik çalışmaları üzerine yaptığı çalışmada, MEB İstanbul’da 42 bölüm var. çalışmaların nesillere aktarılması için program ve eğitimin önemi büyüktür. İnsanları hem yerel hem de evrensel kültürlerden ayırmamak gereklidir. İstanbul, her çalışmada pilot bölge olarak seçilmekte, ilk uygulamalar burada yapılmakta, başarılı olursa ülke çapında yayılmaktadır. müzik derslerinin yetersizliği bilinmektedir. okul öncesi sanat eğitimine ve ailelerin eğitimine önme verilmelidir.

Bahaettin KABAHASANOĞLU (Bakırköy HEM Müdürü), MEB Örgün Eğitim Kurumlarının İstanbul’un Kültürel Kimliğine Yönelik Çalışmaları ve Bir model olarak Bakırköy HEM Müdürlüğü üzerine yaptığı çalışmada, eğitim üzerinde durmuş, HEM lerin ülke çapında hiç bir fark gözetmeden her insana çeşitli kurslar yolu ile sanat ve meslek kazandırmak için çalıştığını söyleyerek, Bakırköy hem ve kendi çalışmalarından örnekler vermiştir.

Sonuç

1. Uluslar arası İstanbul Folkloru Sempozyumu, ilk defa düzenlenmesine rağmen, konuşmacıların özenle seçilmiş ve konuların bir araştırmaya dayanmış olması ile önemli bilgilere sahne olmuştur.
2. Konuşmacıların hepsi oturumlara katılmış, Folklor Kulübü üyesi öğrenci arkadaşlar, hiçbir görevi aksatmamaya gayret göstererek, sempozyumun olumlu bitmesine yardımcı olmuşlardır.
3. Istanbul’un “bir hazine, bir havuz, bir ortam”, “içinden balıkların geçtiği tek şehir”, 3 imparatorluğa ev sahipliği yaparak hoşgörü ve “medeniyetler arası diyaloğun öncüsü olduğu” dile getirilerek, araştırmacıların daha yoğun ilgilenmesi gerektiği belirtilmiştir.
4. Geçmişin ve geleceğin sağlıklı algılanması, algılanılanların anlatılması için “sağlıklı eğitimin şart olduğu”, sanat eğitimine gerekli önemin verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5. Sunulan bildirilerin çok yakın zamanda Rektörlükçe bastırılarak, bildiri sahiplerine ve ilgililere gönderilmesi istenmiştir.
6. Bu sempozyumun önümüzdeki yıllarda geleneksel hale getirilmesi ve genişletilmesi, hatta “2010 Istanbul Kültür Başkenti” programı içine dahil edilmesi temenni edilmiştir.

Sempozyumun düzenlenmesinde desteklerini esirgemeyen Rektör Prof. Dr.Ahmet Serpil’e, Rektör Yard. Prof. Dr. Sedefhan Oğuz’a, oturumlara başkanlık eden Y.Doç.Dr. Nilüfer Hatemi’ye (Yeditepe Ün.), Prof. Fikret Değerli’ye (Yeditepe Ün.), Prof. Dr. Bike Kocaoğlu’na (Yeditepe Ün.) Folklor Kulübü Başk. Ahmet Kutlu Serpil ve değerli üyelerine özellikle teşekkür ederiz.




Hoşgeldiniz