Dudamel İstanbul’da: Orkestral gücün sosyalliğinde yeni bir sayfa…


Toplam Okunma: 3807 | En Son Okunma: 07.05.2024 - 22:01
Kategori: Haberler, Konserler

Venezuela’da sokak çocuklarının müzik eğitimi sağlanarak oluşturulan orkestra ve bu orkestradan yetişen ünlü şef Gustavo Dudamel ile onların hayat damarı El Sistema’nın kurucusu Jose Antonio Abreu 06 - 09 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’da -belki de- yeni bir sanat hayatının başlangıcına imza atacaklar. Bu imza, etkinlik içeriğinin bilincindeki bazı devlet ve de sivil toplum kuruluşlarına -belki- örnek teşkil edecek. Konser ise bir hoş sada olarak hayatımızdan geçip gidecek… Etkinlik kapsamındaki söyleşinin konukları sanatçılarımız Cihat Aşkın ve Süher Pekinel

Simon Bolivar Senfoni Orkestrası’nın müzik gruplarından Caracas Brass Ensemble ve orkestranın perküsyon ekibi Atalaya Percussion Ensemble’ın 8 Ağustos Pazartesi günü ve 9 Ağustos Salı günü Haliç Kongre Merkezi’nde vereceği konserlerde;

Tchaikovsky’nin Hamlet, Orkestra İçin Fa minör Fantezi Uvertür, Romeo Juliet, Fantezi Uvertür, Fırtına, Fa minör Senfonik Fantezi ve Francesca Rimini, Dante’den Esinli Senfonik Fantezi eserleri, Ravel’in Daphnis ve Chloe, Castellanos’un Santa Cruz de Pacairigua, Senfonik Süit, Chavez’in 2. Senfoni, “Sinfonia India” ve Stravinsky”nin Ateşkuşu Bale Süiti (1919) eserleri seslendirilecek.


Gustave Dudamel

Konserin yan etkinlikleri, 6 Ağustos Cumartesi akşamı başlayarak orkestra İstanbul’dan ayrılana kadar devam edecek.

El Sistema ile bağlantılı bir dizi yan etkinlik ise ücretsiz olarak izlenebilecek.

Yan etkinliklerin ilkinde, esin kaynağını sanatın evrensel, engel tanımayan gücünden alan Social Inclusion Band’in ardından Beyoğlu Belediyesi Gençlik Orkestrası üyeleri konser verecek.

Aynı gün, saat 21.00′de Galata Meydanı’nda gerçekleştirilecek konserin ardından, saat 21.30′da El Sistema’nın hikayesini anlatan “Çalmak ve Mücadele Etmek” filmi meydana kurulacak dev ekranda gösterilecek.

Galata Meydanı’nda 7 Ağustos Pazar günü saat 21.00′de başlayacak etkinlikte, Simon Bolivar Senfoni Orkestrası’nın müzik gruplarından Caracas Brass Ensemble ve orkestranın perküsyon ekibi Atalaya Percussion Ensemble’ın vereceği 2 farklı konserin yanı sıra Sulukule Kentsel Yıkım ve Yenileme Bölgesi’ndeki çocuklar, içinde bulundukları zorluklara rağmen yetenek ve potansiyelleri değerlendirilerek, yaşama kazandırmayı amaçlayan Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi’nde sahneye çıkacak.

Etkinlikte, 8 Ağustos Pazartesi günü ise Taksim’deki The Marmara Oteli’nde El Sistema’nın kurucusu Jose Antonio Abreu ile El Sistema ve bu modelin Türkiye’de nasıl uygulanabileceği üzerine bir söyleşi gerçekleştirilecek.

“Edirnekapı Barış İçin Müzik Projesi” temsilcilerinden, akademisyen Yeliz Yalın Baki, keman virtüözü Cihat Aşkın, piyano virtüözü Süher Pekinel’in katılımıyla gerçekleştirilecek söyleşinin moderatörlüğünü, İstanbul Müzik Festivali Danışma Kurulu üyesi Feyzi Erçin yapacak.

Konserler, Borusan Holding, Eczacıbaşı Holding, Hedef Alliance Holding A.Ş., KORAB International S.A ve Selahattin Beyazıt’ın destekleriyle gerçekleştirilecek.

Şef Gustavo Dudamel yönetimindeki Venezüella Simon Bolivar Senfoni Orkestrası biletleri, Biletix satış kanalları ve İKSV’den temin edilebilecek.

Orkestranın bilet fiyatları 300 TL, 200 TL, 150 TL, 90 TL .
Öğrenci ise 25 TL
İKSV’nin Lale Kart sahiplerine ise yüzde 25 indirim var.

Dünyaca Ünlü İngiliz Klasik Müzik Dergisi Gramophone Ağustos 2011 tarihli sayısında Gustavo Dudamel ile yaptığı özel röportajı kapaktan vererek kendisinin dünyadaki müzikal konumunu “Dudemania” olarak niteledi.

1981 yılında Venezüella’da doğan ve müzik yaşamına El Sistema’da keman öğrenerek başlayan Gustavo Dudamel, yalnızca 23 yaşındayken, Gustav Mahler Uluslararası Orkestra Şefliği Yarışması’nı kazanıp dünyayı hayrete düşürdü. 2006 yılında İsveç Gothenburg Senfoni Orkestrası’nın Daimi Şefi olan Dudamel, 2009 yılından bu yana Los Angeles Filarmoni’nin Müzik Direktörlüğü’nü yürütüyor.

Gustavo Dudamel yakın zamanda ayrıca, gençlere müzik eğitimi sağlayan ve toplumsal bir müzik mucizesi olarak adlandırılan El Sistema projesine katkılarından dolayı Women Together Derneği’nin ödülüne layık görüldü. Dudamel’e ödülü, 30 Temmuz’da New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda gerçekleştirilecek bir törenle takdim edilecek. Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde 1996 yılında kurulan Women Together Derneği her yıl profesyonel yaşamlarında gelecek nesiller için örnek olan kişi ve kurumlara ödül veriyor.

Gustavo Dudamel, Müzik Direktörlüğü ve Daimi Şefliği’ni üstlendiği Venezüella Simon Bolivar Senfoni Orkestrası ile birlikte 8 Ağustos Pazartesi ve 9 Ağustos Salı akşamları Haliç Kongre Merkezi’nde iki özel konser vermek üzere İstanbul’a gelecek.
 “Venezüella’nın kıvırcık dahisi”, “Klasik müziğin yeni rock starı”, “Muhteşem Gustavo”… Bu ve benzeri sayısız sıfat, klasik müzik gibi çok da popüler olmayan bir alanda faaliyet gösteren birine takılıyorsa, orada sahiden özel bir durum var demektir. Nitekim, çok genç yaşta ‘Dudemania’ diye anılan ciddi bir fenomene dönüşen orkestra şefi Gustavo Dudamel sahiden çok özel bir yetenek. Sadece müzikal alanda değil, insanlarla iletişimde de. İnsanlar onu sadece dinlemeye değil, izlemeye de bayılıyor.

1981’de salsa orkestrasında çalan tromboncu bir baba ile ses eğitmeni bir annenin oğlu olarak Barquisimeto’da doğmuş Gustavo Dudamel. Müzik derslerine 4 yaşında başlamış, Venezüella’nın dört bir yanını orkestralarla dolduran efsanevi El Sistema bünyesinde keman çalarak… Aslında babası gibi trombon çalmayı hayal ediyormuş ama kolları bunun için fazla kısa olduğundan keman öğrenmiş. Şimdi dönüp baktığında “El Sistema benim hayatımı kurtardı” diyor, “O kadar kötülüğün yakınında olup onlara bulaşmadan büyümemi sağladı.” Zaten sistemin ilk amacı tam da bu. Özellikle fakir mahallelerdeki çocukların uyuşturucuya, suça bulaşmasını önlemek, onlara müzik yoluyla başka bir yaşam ihtimali sunmak.

Dudamel ilk büyük orkestrasını 6 yaşında hayalinde yönetmiş, 12’sinde bageti eline almış, 18’inde El Sistema’nın ürünlerinden Simon Bolivar Senfoni Orkestrası’nın müzik direktörü olmuş, 28’inde de Los Angeles Filarmoni’nin. Ama buna giden yol, 2004’teki Mahler Uluslararası Orkestra Şefliği Yarışması’ndan geçiyor. 23 yaşındaki Gustavo Dudamel, herkesi büyüleyip birincilik ödülünün sahibi oluyor. Jüri üyelerinden biri, Los Angeles Filarmoni’de şef. Onu izler izlemez telefona sarılıyor ve patronu Deborah Borda’ya diyor ki, “Büyüleyici bir şef tanıdım burada. 24 yaşında Venezüellalı bir çocuk, İngilizceyi güç bela konuşuyor ve gerçekten ‘yöneten bir hayvan’ bu.” Ve işte Dudemania böylece Venezüella’dan çıkıp dünyaya yayılmaya başlıyor. Dünyanın dört bir yanında önemli orkestraları yönetiyor. Borda da bu ‘yöneten hayvan’ı izlemekte bu sırada. Önüne beş yıllık kontratı koyuyor. Klasik müzik camiasının hayret dolu bakışları altında 28 yaşındaki Gustavo Dudamel Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın müzik direktörü artık.

Yalnız gitmiyor Los Angeles’a, 2006 yılında evlendiği karısı Eloisa Maturen de var yanında. Gazeteci, eski dansçı Eloisa ile çok genç ve göz alıcı bir çift oluşturuyorlar. Bunu söyleyenlere “Ruhlarımız olgun” diyor, “Genciz ama yaşlıyız”. 4 aylık bir de oğulları var şimdi. Kolay alışıyor oralara Dudamel. Hem salonların, hem sokakların parçası olmayı kolayca beceren bir adam olarak bir sandviçe isim babalığı bile yapıyor. Los Angeles’taki ünlü hot dog’cu Pink’s’in mönüsünde ilhamını ondan alan Dude adlı bir sosisli sandviç var artık. Oradayeni bir izleyici kitlesine ulaşmak, fakir çocuklara klasik müzik dinletmek gibi bir derdi var.

Hayatını değiştiren bu büyüyle ne kadar çok çocuğu tanıştırırsa o kadar mutlu oluyor. Her koşulda sihirli sözcüğü ‘ikna’. “Dünyanın en derin müzik bilgisine sahip olabilirsin ama orkestrayı ikna edemiyorsan beş para etmez” diyor. Ve bir anekdot: İsviçre’ye Lucerne Festivali’ne çalmaya gidiyorlar. Venezüellalı genç müzisyenlerden hiçbiri karlı dağ görmemiş. Dudamel provayı iptal edip kendi cebinden ödeyerek hepsini dağlara götürüyor. Bu da şahane bir ikna yöntemi değilse nedir?


Gustave Dudamel ve El Sistema hareketinin öncüsü Jose Antonio Abreu

Gençleri suç dünyasından uzaklaştıran ‘sistem’…

Venezüella’da başarılı bir ekonomist ve aynı zamanda piyanist ve besteci JosÈ Antonio Abreu’nun başlattığı ve kendisinin deyişiyle “yoksulluk ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem” olan El Sistema, dünyada klasik müzik adına gerçekleştirilen en önemli proje olarak kabul ediliyor. 1975’ten bu yana, farklı politik görüşlerden 10 farklı yönetimin desteğini alarak bugünkü hayranlık uyandıran konumuna gelen El Sistema, tamamıyla devlet ve bağışçıların destekleriyle yaşatılıyor. Gençleri müzikle kucaklayan, yoksulluğun ve suçun dünyasından uzaklaştırarak onları üreten bireyler haline getiren El Sistema, bugün 280 müzik merkezinde 15 bin eğitmeni ile 350 bin gence ulaşan, bünyesinde 150’yi aşkın gençlik, 70 çocuk ve 30 senfoni orkestrası barındıran geniş çaplı bir sosyal sistem. Önümüzdeki beş yıl içinde Venezüella’da 1 milyon çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Programa katılan çocukların yüzde 75’i fakirlik sınırında.

Latin Amerika ritmleri
9 Ağustos Salı akşamı izlenebilecek ikinci konserin repertuvarı, türler arası karaktere sahip olması bakımından daha renkli gözüküyor. Ravel’in 2’inci ‘Daphnis ve Chloe’ süitiyle açılacak program Venezüellalı besteci Castellanos’un ‘Santa Cruz de Pacairigua’ adlı senfonik süiti ve Meksikalı besteci Carlos Chavez’in ‘Sinfonia India’ adlı 2’inci Senfonisi’yle devam edecek.

Türk dinleyicilerin yabancısı oldukları, Latin Amerika ritimleri ve ezgileriyle bezeli bu sıra dışı eserlerin ardından konser Stravinski’nin 1919 tarihli ‘Ateşkuşu’ bale süitiyle sona erecek. İkinci konseri izleyecek olanların orkestrayı hemen kulise yollamamaları tavsiye olunur, zira Simon Bolivar’ın gençleri bis olarak, ilk kez 2007 yılında Londra’daki tarihi Royal Albert Hall konserinde seslendirdikleri Bernstein’in ‘Mambo’sunu çalacak. Hem de o konserde yaptıkları gibi, oracıkta giyecekleri Venezüella bayraklı eşorfman üstleriyle! İnternet ortamında bir fenomene dönüşen bu ‘Mambo’ icrasını Youtube’da izledikten sonra eminim bir de kendi gözlerinizle görmek isteyeceksiniz…

İstanbul çıkartması

Simon Bolivar Orkestrası yalnızca iki konser vermek için gelmiyor Türkiye’ye…
Orkestra, müzisyenlerin dışında beyin takımını da içeren kalabalık bir heyetle, 6-9 Ağustos günleri arasında İstanbul’a dediğimiz gibi adeta çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Orkestranın içinden doğduğu El Sistema hareketinin beyni Jose Antonio Abreu’nun da bizzat katılacağı yan aktivitelerin ana üssü Galata Meydanı olacak. 6 Ağustos Cumartesi akşamı saat 21.00’de Social Inclusion Band konseriyle açılacak ücretsiz yan aktiviteler geçidi, 21.15’de Beyoğlu Belediyesi Gençlik Orkestrası’nın konseriyle devam edip gece saat 21.30’da yine meydanda izlenebilecek, Venezüellalı yönetmen Alberto Arvelo Mendoza’nın El Sistema’nın öyküsünü anlattığı ‘El Sistema-Çalmak ve Mücadele Etmek’ adlı belgeselin gösterimiyle sona erecek.

Sulukule’de atölye
7 Ağustos akşamı meydan yine El Sistema etrafında ortaya çıkan mucizevi dönüşüm hareketine sahne olacak. Saat 21.00’da ‘Barış İçin Müzik’ adlı Edirnekapılı çocuk atölyesi konserinin ardından saat 21.15’te Caracas Bakır Nefesli Çalgılar Topluluğu yarım saatlik bir konser verecek. Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi’nin saat 21.45’teki konserinin ardından gece Simon Bolivar’ın bir diğer bakır nefesli topluluğu Atalaya Ensemble’ın saat 22.00’de vereceği konserle sonlanacak.

Öte yandan, Venezuella tarafından bir süredir dünyanın dört bir yanına ihraç edilen El Sistema mucizesini tanımak isteyenler, 8 Ağustos Pazartesi günü, 16-18 saatleri arasında Taksim The Marmara Oteli’nde düzenlenecek paneli de kaçırmamalı. ‘Sosyal Proje Olarak Müzik’ başlıklı panelde Jose Antonio Abreu ile El Sistema üzerine yapılacak söyleşinin ardından Andante dergisi yazarı Feyzi Erçin’in moderatörlüğünü üstlendiği panele geçilecek. Panele Türkiye’de El Sistema benzeri oluşumlara önderlik eden Yelin Yalız Baki, Cihat Aşkın ve Süher Pekinel konuşmacı olarak katılacak.

‘Orkestraların gelişmesiyle Venezüella da çağdaşlaştı’
Andante dergisi yazarı Feyzi Erçin, geçtiğimiz ay Venezüella’yı ziyaret ederek bu ülkedeki El Sistema deneyimini yerinde inceledi. Sistemin kurucusu Jose Antonio Abreu ile de görüşen Erçin’in derginin ağustos sayısında yayımlanacak geniş söyleşisinden bir bölüm sunuyoruz:

El Sistema’yı 1975 yılında kurduğunuzda amacınız neydi?
Ülkede o sırada birlikte müzik yapma imkânından yoksun pek çok müzik öğrencisi bulunuyordu. Onlara bu imkânı sunacak bir orkestra kurmayı hayal ediyordum. Öğrenciler de çok hevesliydi. Ülkenin birçok bölgesinden katılım başvuruları aldık. 1975 yılının 12 Şubat’ında başladık ve 13 Nisan’da ilk konserimizi verecek noktaya geldik.

El Sistema sayesinde Venezüella günümüz müzik dünyasında önemli bir güç haline geldi. Bu sonucu bekliyor muydunuz?
Evet, bugün geldiğimiz noktayı en başından beri öngördüğümü söyleyebilirim çünkü ülkedeki büyük potansiyelin farkındaydım. Projenin hemen başında batıdan doğuya tüm eyaletleri dolaşmaya başladım. Yıllar içinde hepsini projeye entegre etmeyi başardık. 36 yıl sonra artık her eyalette bir ‘nucleos’a (yerel El Sistema birimleri) sahip durumdayız.

Venezüella’nın dönüşümünde El Sistema’nın payı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu ülkede artık herkes şunun farkında ki 36 yıl içinde orkestralarımızın ortaya çıkıp gelişmesiyle birlikte Venezüella çağdaş dünyaya ait bir ülke haline gelmiştir. Bunu çok basit bir örnekle açıklayabilirim. Bildiğiniz üzere bu yıl bağımsızlığımızın 200’üncü yıldönümünü kutladık. Kutlamalar, toplam 2 bin El Sistema müzisyeni ve koro mensubu çocuk ve gencinin katıldığı bir konserle yapıldı. Hiçbir sözcük sarf etmeye gerek kalmadan, 200 yıllık bağımsızlık sonunda ülkemizin manevi gücü bu yolla gösterildi.
Geldiğimiz noktanın en iyi özeti sanırım bu…
____________________________________-
Daha geniş bilgi için bkz:
http://www.musikidergisi.net/?p=1778




Hoşgeldiniz