Mustafa İsen: “Anadolu’yu sanat fidanlığı haline dönüştürebiliriz”…


Toplam Okunma: 3762 | En Son Okunma: 25.04.2024 - 14:28
Kategori: Basından, Haberler

Suriçi Grubu Platformu İstanbul Toplantıları’nın mart 2012 onur konuğu olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri (Türk Dili ve Edebiyatı) Prof. Dr. Mustafa İsen kültür hayatımızın devlet boyutundaki konumunu eleştirdi: Anadolu şehirlerinin çoğunun ortasında adeta çürük diş gibi 30 yıldan beri devam eden kültür merkezi inşaatları vardır… Devlet 1970′li yıllardan sonra halk ve sanat müziği koroları kurdu. İstanbul hariç bunlar iyi işlemedi. Örneğin Elazığ Korosu konserinde sanatçı sayısı seyirci sayısından fazladır… Devlet nasıl sanat yapılacağının kararını vermemeli, bizzat icracı aktör olmamalı…

”Taşrada iki tip kültür merkezi var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önceki yönetimler çerçevesinde tamamen farklı bir bürokrasiyle oluşturduğu kültür merkezleri var. Anadolu şehirlerinin çoğunun ortasında adeta çürük diş gibi 30 yıldan beri devam eden kültür merkezi inşaatları vardır. Artık demode olmuştur pek çok şey ama bunlar yanlış planlama içinde devam ederler. Benim önerdiğim bu değil. Küçük ölçekli çok amaçlı fonksiyon ifa eden, her beldede bir kültür merkezi var. Halk, bu merkezlerde düğününü, lise müsameresini, anma gününü, siyasi toplantısını yapacak. Yanında küçük bir kütüphanesi olacak. Küçük küçük sanat icra edilebilecek alanlardan meydana gelecek. Bu yapıldıktan sonra da bölgenin kültür ve sanatını ifa etmek üzere talep eden kişi ve kurumlara enstrüman, sahne desteği, kıyafet gibi küçük katkılarda bulunabileceğimiz mekanizma ile Anadolu’yu bir anda sanat fidanlığı haline dönüştürebiliriz.

Devlet nasıl sanat yapılacağının kararını vermemeli, bizzat icracı aktör olmamalı. Devlet toplum mühendisliği yapmayacak, ‘İlla şu kültürel biçimlenme içinde olacaksın’ önermesinde bulunmayacak. Merkezlerle birlikte, devlet ortamı hazırlayacak ve o toplumun doğal kanalları içinde akan kültürel yapıyı rahatlıkla ifa ve ifade edebileceği bir yapı oluşturacak.’


Prof. Dr. Mustafa İsen

Devlet 1970′li yıllardan sonra halk ve sanat müziği koroları kurdu. Üzülerek ifade ediyorum, İstanbul’u hariç tutuyorum, bunlar iyi işlemedi. Elazığ’da bir devlet korosu var. Çoğu zaman konserlerinde, üzülerek ifade ediyorum, koronun sayısı seyirci sayısından daha fazladır. Bunlar Elazığ’ın kültürel yapısına da katkıda bulunmadılar. Buna karşılık Elazığ’da sivil çalışan Halk Musiki Cemiyeti var. Bunların konserlerinde de yer bulmak mümkün değil. Ben oturdukları, dernek olarak kullandıkları mekâna gittim, affedersiniz bu kelimeyi kullanacağım, it bağlasanız durmaz, kaloriferi yok, bir binanın uygun olmayan bölümünde. Çünkü o insanlar kendi maaşlarından kestikleri parayla kira veriyor, enstrümanları, kıyafetleri kendi ceplerinden alıyorlar. Şuna inanıyorum, Elazığ Devlet Korosu’ndaki iki sanatçının yıllık maliyetini bu koroya devlet katkısı olarak sunsak, elde edebileceğimiz verim, bu günkü konumlarından çok daha farklı olacaktır. (1 Bkz: Dr. Ayhan Sarı “Her ile değil, her ilçeye bir yarı profesyonel koro” http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=138  ) Çünkü o Elazığlının ihtiyaç duyduğu bir yapı. Onlar Elazığ’ın mahalli klasiklerini derleyerek, toplumla buluşturuyorlar. Öbür tarafta olduğu gibi daha üsttenci ve farklı bir bakış açısıyla bunu gerçekleştirmeye kalktığınız zaman ortaya bir olumlu tablo çıkmıyor”

Bu alanlar toplumla buluşamıyor, Muhafazakâr Demokrasi gibi, “Muhafazakâr Estetik ve Muhafazakâr Sanatın normlarını oluşturmakla yükümlüyüz”

Devlet tiyatro, opera, bale, senfoni, korolarda kadrolu sanatçıların en az üçte birini, mesela balede yüzde 60-70′ini kullanamıyor. Bürokratik anlayışla yönetilen, yeniliklere ve yeni nesillerin katılımına kapalı kültür ve sanat kurumlarında, güncel, yenilikçi ve sivil bakış açısıyla beklenen yaratıcı gelişmeyi hiçbir zaman görmek mümkün değil.

Bu alanlar toplumla buluşamıyor, kucaklaşamıyor, toplumun ilgisini çekecek faaliyetler ortaya koyamıyor. Geçen hafta İskender Pala, şehir tiyatrolarının bir oyunu ile ilgili eleştirel bir yazı yazdı. Şehir tiyatrolarında da durum farklı değildir. Her defasında olduğu gibi bu kesimler, ‘Efendim bu muhafazakâr kesim zaten sanattan anlamaz, size ne oluyor da bu işlere karışıyorsunuz, işinize bakın’ der gibi bir karşılık verdiler. Kuş, tek kanadı ile uçmaz. Bu faaliyet, bu yapı yaptığı işlerin bir uygarlığa dönüştürecekse, uygarlık mutlak surette kültür ve sanatla el ele yürümek gibi bir yükümlülük çerçevesi içindedir. Muhafazakâr kesimin nasıl bir demokrasi anlayışı varsa, muhafazakâr demokrasi diye bir şeyden bahsedebiliyorsak, o zaman ‘muhafazakâr estetik’ ve ‘muhafazakâr sanat’ diye bir şeyden de bahsetmek, bunun normlarını ve yapısını oluşturmak gibi bir yükümlülük içindeyiz. Sivil inisiyatif ağırlıklı, yerel yaklaşımları, kültürün öz dinamiklerini dikkate alan kurumsal yeniden yapılanmaya ihtiyaç var.”

Kültür Sanat Konseyi kurularak devletin imkanları doğru yerlere aktarılmalı…

Devlet tiyatroları 2009-2010 yılında 126 milyon 313 bin 864 lira bütçeye karşılık 146 oyun, özel tiyatroların 3 milyon lira yardıma karşılık 152 oyun sahneledi. Sinemada da 12 milyon lira destekle 193 film çekildi. Kadrolu bürokratik sanat anlayışından vazgeçip, çağdaş dünyadaki örnekler gibi Başbakanlığa bağlı ‘Kültür Sanat Konseyi’ kurulmalı ve konsey eliyle devletin imkânları doğru kanallara aktarılmalıdır. Devletin desteği hak edene devam etmelidir.

‘Şehir tiyatrolarında koltuk sayısı artırıldı, buna karşılık seyirci sayısı düştü” şeklinde bir haber çıktı. Ertesi gün oranın yönetmenlerinden bir tanesi çıkıp ‘Bizim sayıyla işimiz olmaz, seyirci az gelmiş, çok gelmiş, kaliteden sorumluyuz’ dedi. Sanki bunlar birbiriyle zıt şeyler gibi. ‘Bu toplum kaliteden anlamıyor ne yapalım’ der gibi bir bakış açısıyla. Bu toplum, kaliteden anlar, gerçek kaliteyi sunarsanız, seyirci sayısı da beraberinde artacaktır…

Köhnemiş yapının değiştirilme zamanı gelmiştir…

Artık köhnemiş yapının değiştirilmesi gerekir. Devlet memuru ve sanatçı mantığından muhakkak surette vazgeçmek gerekir. Artık konservatuvarlar yüzlerce öğrenci mezun ediyor. Bunların projelerini alacak, değerlendirecek ve projeleri üzerinden performansa dayalı iş yapılacak yeni yapı ortaya çıkmalıdır. Bu alanda faaliyetlerin koordine edilmesi ve işbirliğinin desteklenmesi gerekir. Türkiye’nin 21. yüzyıl kültür ve sanat stratejisinin belirlenmesi gerekir. Bu alana ayrılan kaynakların etkin ve verimli kullanılması gerekir. Bütün bunlar yapılarak, devletin kültür ve sanat alanında ‘icracı aktör’ konumundan mümkün olduğu ölçüde ‘destekleyen aktör’ konumuna çekilmesi, memur sanatçı ve bürokratik sanat kurumları anlayışına son verilmesi gerekir. Türkiye’de artık bunun potansiyeli ve altyapısı vardır.”(1)
____________________________
(1) http://www.suricigrubu.net/?Syf=18&Hbr=312116&/Suriçi-Grubu-Mustafa-İsen’i-Ağarladı

Konu ile ilgili beş yıl öncesinden bugüne dergimizde yayınlanmış yazılar için Bkz:

Dr. Ayhan Sarı “Her ilimize değil, Her ilçemize yarı profesyonel bir koro. Neden olmasın?” 24 Kasım 2007
 http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=138

Dr. Ayhan Sarı “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda yeni bir oluşum önerisi: Müzik Sanatları Genel Müdürlüğü” 14 Kasım 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=126

Dr. Ayhan Sarı “Kültür Bakanlığı Devlet müzik kurumlarımızı gözden çıkarma yoluna gitmemeli” 13 Kasım 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=125

Dr. Ayhan Sarı “Müzikbilim kültürümüzün Bakanlığı tarafından nasıl algılanıyor?..” 30 Ekim 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=110

Dr. Ayhan Sarı “Geleneksel Türk Müzik Topluluklarında Müzikal Kişiliğin Önemi” 18 Ekim 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=99

Dr. Ayhan Sarı “Güzel Sanatlar Ulusal Kimlik Akademisi” 14 Ekim 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=96

Dr. Ayhan Sarı “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda Devlet Koroları ve Senfoni Orkestraları Genel Müdürlüklerinin kurulması toplam kaliteyi arttırır mı?” 28 Eylül 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=84

Dr. Ayhan Sarı “Kültür ve Turizm Bakanlıkları ayrıştırılmalı mı? 28 Eylül 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=81

Dr. Ayhan Sarı “Asya’dan Balkanlara Benzeşik Kültürel Coğrafya Çalgılarının Batı Senfonik Orkestrasına Alternatif Olabilecek Özgün Bir Orkestral Oturtumda Kullanılmaları” 18 Eylül 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=73

Dr. Ayhan Sarı “Müzikoloji kültürün çalışma alanı değil midir?” 19 Eylül 2007
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=74

Dr. Ayhan Sarı “Kültür Bakanlığı’nda yeni oluşum: Türk Müziği Araştırma Uygulama Toplulukları” 19 Haziran 2008
http://www.musikidergisi.net/Index.php?cat=42&paged=5

Dr. Ayhan Sarı “Riyaset-i Cumhur İnce Saz Heyeti’nden Cumhurbaşkanlığı Geleneksel Türk Müziği Orkestrası’na” 10 Kasım 2008
http://www.musikidergisi.net/?p=717

Dr. Ayhan Sarı “Yeni ellerdeki geleneksel Türk müziği” 6 Mart 2009
http://www.musikidergisi.net/?p=898

Dr. Ayhan Sarı “Geleneksel Türk Müziği Konservatuarı kurulması gereği” 27 Ekim 2010
http://www.musikidergisi.net/?p=1640

Dr. Ayhan Sarı “Asya’dan Anadolu’ya ortak kültürel coğrafyadaki tını” 24 Aralık 2010
http://www.musikidergisi.net/?p=1678

Dr. Ayhan Sarı “İşsiz konservatuar mezunlarımız ve belediye/kurum-dernek amatör müzik topluluk/korolarında şef seçimi” 11 Şubat 2011
http://www.musikidergisi.net/?p=1723

Dr. Ayhan Sarı “Milli Eğitim Bakanı söyleminden müzik eğitim hayatımıza objektif bir yol oluşturabilir miyiz?” 12 Aralık 2011
http://www.musikidergisi.net/Index.php?cat=42

Dr. Ayhan Sarı “Tarihi konser salonları ve yerel yöneticiler” 6 Ocak 2012
http://www.musikidergisi.net/?p=2031




Hoşgeldiniz