Unesco yakın zaman önce Karagöz sanatının Türk kültürel mirası olduğunu tescillemişti(**). Görülen o ki Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun önemli bir dalı olan gölge oyunu “Karagöz” günümüzde sadece Ramazan gecelerinin eğlencesi olarak karşımıza çıkıyor. Hayalî Ünver Oral şöyle diyor: “Yere atılan bir şeyi oradan geçen biri alır. Biz Karagöz’e sahip çıkmadık. Ancak Yunanistan’a giden eski Rumlar, orada Karagöz oynatmaya devam etti. Barlarda, gece kulüplerinde turistlere Karagöz’ü oynattılar. Biz ise modası geçti dedik… Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konuyla ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmıyor. İstanbul’da Türk Halk Tiyatrosu Merkezi kurulsaydı, Karagöz’le ilgili bütün çalışmalar yapılacaktı. Karagöz’ün arşivi, müzesi, bütün ilgili dokümanları olacaktı”… devamı »


Müzik Basınının Ölümü… Melis Danişmend(*)

Eklenme Tarihi : 13 Ağu 2010 | Kategori: Basından


“Billboard” (Türkiye) dergisinin de kapanmasıyla birlikte müzik basını iyice küçülmeye başladı. Özellikle alternatif müzik için önemli bir mecra olan dergiler, ilan ve satış gelirleri nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya. Geçen hafta tatildeyken aldığım bir haber canımı sıktı. Billboard Türkiye ağustos sayısıyla beraber yayın hayatına veda ediyordu. ‘Kapanma’ hissinin nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim. Çünkü bundan yaklaşık iki yıl önce çok severek yazı yazdığım Rolling Stone dergisi kapanmıştı… devamı »



Türkiye’de her konuda eleştiri yapılıyor. Ama müzikte eleştiri yok. Orkestralar ve sanatçılar sadece övülüyor… Doğuş Holding’in desteği ile her yıl Turgutreis’te gerçekleştirilen Uluslararası Müzik Festivali’nin altıncısında İngiliz Kraliyet Filarmoni orkestrası ile İdil Biret çaldı. Fazıl Say ve arkadaşları çaldı. Beş bin müziksever orkestrayı, İdil Biret’i, Fazıl Say ve arkadaşlarını ayakta dakikalarca alkışladı. Ben de sıradan bir müziksever olarak orkestrayı, İdil Biret’i, Fazıl Say’ı ve arkadaşlarını çok, hem de çok beğendim… Konserden sonra gazeteleri açtım. Acaba müzik eleştirmenleri orkestrayı ve sanatçıları nasıl değerlendirmişler öğrenmek istedim. Ama tek bir müzik eleştirisi yok… devamı »



Ben gerek senfonik, caz, blues müzikleri gerekse başta kendi ülkem olmak üzere Bulgaristan, Hindistan, Azerbaycan, Yunanistan, Arap Ülkelerinin ve birçok ülkenin geleneksel müziklerini dikkatlice dinlerim. Ayrıca popüler müzikleri de takip ederim. Klasik Türk müziğinin tüm dallarını zaten profesyonel bir icracı olarak hem takip ediyorum hem de icra ediyorum… Bir müziğin kaliteli veya kalitesiz olduğunu, emek ile oluşup oluşmadığını gerçek bir müzisyen rahatlıkla anlayabilir. Peki, müzisyen olmayanlar, kısaca halkımız nasıl anlayacak? Kime soracak?.,. devamı »



Olağan bir TV programı seyrederken “konuşma görevlisi”nin sıranın “reklam arası”nda olduğu anonsu ardından oluşan volüm seviyesi yükselmesi karşısında seyirci normal konuşma tonunun yetersiz kaldığını yaşar. Oysa TV’sinin volüm düğmesiyle hiç oynamamıştır. Odanın/salonun içi birden ilk anda fark edilmeyen “gelinnn! alınnn! vs” tarzında tacizkar seslere boğulur. Kişi bu sesin boyutunu ancak belli bir “gürültü sıvanması”ndan sonra anlar. Ve bu uyanış sonucunda bir zaman gelir ki kendini kulaklarına tecavüz ediliyor gibi hisseder. Tıpkı şimdi hemen tüm TV kanallarının reklam yayınlarında olduğu gibi… Buna kim, hangi mercii bakar? Şimdiye değin ne kadar ceza kesilmiştir? Bu işe bakacak bir görevli kadrosu var mıdır?.. Üstelik bu kadar müzikoloji bölümü varken ve bunlar yılda 100’ü aşkın mezun verirken… devamı »



Geleneksel Türk sanat müziğinde ve son yıllarda serbest & popüler müzik gruplarında tınısına pek alıştığımız armudi kemençe’nin müziğimize kazandırılmasının üzerinden hemen hemen 150 yıl geçti. Çalgıya emek vermiş Tanburi Cemil Bey’den bu yana icra açısından kişilik kazanmış birçok kemençe sanatçımız o akıcı, özgün armudi kemençe tınısını kulaklarımıza yerleştirdi. Hatta sınırlarımızı aşan derecede bize özgü bir kemençe biçimi ile kemençe tınısı meydana getirildi. Kemençe icrası ve dört telli kemençe versiyonu & gelişimi üzerine çalışmalarıyla Türk müzik tarihine geçmiş olan kemençe duayenlerimizden Cüneyt Orhon(1926-2006) anısına İTÜ TMDK tarafından 01-03 Aralık 2010 tarihlerinde -İstanbul’da- “Cüneyd Orhon I. Uluslararası Kemençe Sempozyumu” düzenleniyor. Sempozyuma katılabilmek için bildiri özetlerinin 10 Eylül 2010 tarihine kadar kemencesempozyumu@gmail.com veya kemence@itu.edu.tr  adreslerine gönderilmesi gerekiyor… devamı »


TRT TV’de GTSM’ne Fatiha…

Eklenme Tarihi : 07 Ağu 2010 | Kategori: Değerlerimiz, Eleştiri/Kritik


TRT’nin son birkaç yıldır geleneksel müziğimiz konusundaki uygulamalarından yakınan yazıları/yazılarımızı yayınlamış idik. Yazılara gerek Google, gerekse Musiki Dergisi‘nin sağ üst köşesinde bulunan arama motoruna TRT yazıp enter tuşuna tıklanarak ulaşılabilir. GTSM(Geleneksel Türk sanat müziği)‘nin geldiği / getirildiği durumdan tüm GTSM uğraşanları ve duayenleri yakınıyor. Öyleki o yakınmalar ah’lara dönüşüyor. Sözkonusu düşünce ve yazıları tekrarlamıyoruz. Çünkü faydası olmuyor. TRT TV’de TRT 4’ün çocuk televizyonuna dönüştürülmesiyle başlayan “popülerleşme hareketi” TRT Müzik kanalı’nın içeriksizliğinin boş tınlaması ile devam ediyor. TRT, “radyolarımızda geleneksel Türk müziği var” savunması yapabilir. Ama günümüzdeki radyo dinleyici kitlesinin ilgili müziğin yaşaması açısından geçerli kitle olmadığı biliniyor… GTSM sevenleri, uğraşanları ve duayenleri artık sözün bittiği yerde… Düşünülen o ki şimdi tek yol kalıyor. TRT TV’deki Geleneksel müziğimiz için Fatiha Suresi okumak… devamı »



2005 yılında Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın sürekli şefi Orhan Şallıel’in İbrahim Tatlıses’e eşlik edecek bir “toplama” senfoni orkestrasını seri konserlerde yönetmesi klasik müzik dünyasını dalgalandırmış idi. Sn. Kemal Küçük konuyu o zaman bakınız nasıl kaleme almış: “Dinleyici yetiştiremeyen, hatta yetiştirmekten vazgeçmiş bir klasik müzik dünyasında, Devlet Senfoni Orkestralarının kangren olmuş sorunlarından habersiz, genç ve işsiz konservatuar mezunlarının yaşam ve gelecek kaygılarından uzak, sıcak koltuklarda, kimin neyi nasıl çaldığını dinlemekle hatta bazen de “yazmakla”, ülkemizin aydınlık yüzüne katkı sağladığını sananlar, ancak “kör, kör, gözüm parmağına” deyimini hatırlatan bir “konser projesiyle!” bir anda duyarlılaştılar… devamı »


Cihat Aşkın & Yair Dalal konseri Tel Aviv’de…

Eklenme Tarihi : 04 Ağu 2010 | Kategori: Konserler


Cihat Aşkın, Ortadoğu’nun en önemli keman sanatçılarından biri olan Yair Dalal ile beraber bu akşam (4 Ağustos 2010) Tel Aviv Operası’nda bir konser veriyor. Konserde Aşkın, Yair Dalal’ın “Ararat” isimli eserini seslendirecek. Sanatçılara perküsyonda Erez Monk eşlik edecek… İki ülke arasında tırmanan gerginliğin giderilmesini uman her iki sanatçı için de kültür ve sanat paylaşımı, barışın ve huzurun sağlanması yönünde atılabilecek bir adım olarak nitelendiriliyor… devamı »



Müzisyenlerin yolculuk esnasında bir zarar gelmesi tasasıyla çalgılarını yanlarında veya sarsılması az olan bir yerde taşıma istekleri hususunu, çalgısıyla seyahat etmiş tüm müzisyen dostlarımız bilirler. Viyolonsel, kontrbas veya benzeri büyüklükteki çalgılar için çoğu havayollarının ayrı koltuk bileti talep ettiklerini biliyorduk da keman için olanını duymamıştık. Ayakta yolcu uygulamasını başlatmak üzere olan Avrupa’nın İrlanda kökenli düşük maliyetli havayolu şirketlerinden Ryanair’in keman kutusunu kabin dışı bagaj sınıfına sokması, aksi durumunda ise üç ayrı koltuk bileti istemesi sanatçılar, keman öğrencileri ve amatörleri tarafından şaşkınlıkla karşılandı… devamı »


Müzikle 180 Dakika… Göktan Ay

Eklenme Tarihi : 03 Ağu 2010 | Kategori: Fikir Yazıları


Son yazılarımızda derneklerimizce yapılan Türk müziği konserlerinin uzun sürmesi konusunda olumsuz eleştiriler aldığımızı ve nasıl olması gerektiğini belirtmiştik… Gelişmiş ülkelerdeki araştırma sonuçlarına göre insanın bir konseri/konuşmayı oturarak izlemesinin süresi, en fazla 45’ olarak tesbit edilmiş. Bundan sonra dikkatler dağılıyor… Demek ki iyi bir konser süresi 120’dır, 15’ ara dahil olmak üzere… Bu da her bölümde alkışlar dahil 13-15 arası THM ve TSM eserine tekabül eder… Sempozyumlarda da sunuş süresi verildiği halde konuşma, bir türlü o süre içinde bitmez… devamı »



Özellikle son 20 yıldan bu yana Türkiye’de özel televizyon ve radyo kanallarının açılması, 1980’li yıllardan itibaren gazete basınının “boyalı basın” adıyla anılır olması ve internet teknolojilerinin hızla gelişmesi, 2000’li yıllarda medya- müzik ilişkisinin farklı bir noktaya doğru kayacağının ipuçlarını vermiştir. “Benzer şeyleri tüketen insanların aynılaşacağı” savından yola çıkarak müzik kliplerinde uygulanan cinsiyetçilik konusunun dikkat çekeceğini ummaktayım… devamı »



Ülkemizdeki klasik müzikçiler kendilerini bir avuç elit zannederek memleket kurtarmaya çalışan ancak toplumun nabzını tutamayıp da kuyunun dibini boylayan il genel meclisi adaylarına benzerler. Elit olduklarını zannederler ve konuştukları sorunları sadece kendi pencerelerinden görüp yorum yaparlar. Klasik müziğin dar bir çerçeve içine sıkışmasının en önemli nedeni budur… devamı »



Türkiye kadar, halkı herhangi bir nedenle kutuplaşmış bir ülke var mıdır? Türkiye her alanda (müzikte Türk-Batı, dinde Alevi-Sünni, siyasette laik-antilaik, cumhuriyetçi – 2.cumhuriyetçi, ulusalcı-AB’ci, milliyette Türk - Kürt, Laz, Çerkez vb., kadında türbanlı-türbansız) bölünen halkımız en son olarak da aşı isteyenler/istemeyenler ayrımına uğramıştı… Acaba yeryüzünde halkı bu kadar bölünmüş başka bir ülke var mıdır?.. devamı »



Osmanlı’nın Ada’ya gelmesiyle birlikte Ada’da kalanlar ve daha sonra sürgün hükmüyle gönderilenler hem genel, hem de özel kültürleriyle birlikte geldiler… Kıbrıslı Türkler’in müzik alanındaki en “organize” olmuş şekli, 1925 yılında Dr. Derviş Kayyımbaşıoğlu ile Dr. Zekai Bey’in önderliğinde “Darül-Elhan” isminde bir müzik evi idi. Bu oluşum, Kıbrıslı Türklerin müzik-tiyatro alanında amatör bir “konservatuar” değerinde bir oluşumdu… O yıllarda Kıbrıs’ta bulunan özellikle Mevlevi Tekkesi’nde semahlar yapılmaktaydı. Mevlevi Tekkesi aynı zamanda; 31 Mayıs 1959′da kurulan Güzel Sanatlar Derneği için de önem teşkil eden bir mekandı… devamı »



Türkiye’de Klarnet dendiği zaman akla gelenden çok farklı bir icra tarzı, tamamen olgun bir düşünce ile yapılmış albüm. Türkiye sınırları içinde, bir Batı sazını Caz, Blues, Türk Sanat ve Halk Müziği teknikleri, baskıları ile bu kadar iyi çalmanın önemini vurgulamak gerek… Her ne kadar kişisel fikir ayrılıkları yaşadığım bölümler olsa da, Arzu Aslan’ın yaptığı mixlerin güzel olduğunu söylemek isterim. Mastering piyasadaki birçok albüme göre çok güzel. Ama daha da güzel olabilirdi diye düşünüyorum… devamı »



Kongremiz, European Association for Music in Schools’un (EAS-Avrupa Okul Müzik Eğitimi Birliği) her yıl bir Avrupa ülkesinde düzenlediği uluslararası kongrelerin on sekizincisidir. “18. EAS Kongresi”, Bolu’da, Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve EAS ortaklığında 26–29 Nisan 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir… Kongre’ye 34 ülkeden 500 kişi katılmıştır… EAS’ın ülkemizde yapılan bu ilk kongresinin konusu “Sosyo-Kültürel Değişimler Bağlamında Müzik ve Müzik Eğitimi” idi… 19. EAS Kongresi, bilim ve sanat konuklarını önümüzdeki yıl(2011) Polonya / Gdańsk’ta ağırlayacak… devamı »



Ülkemizin yetiştirdiği hem öğretmen, hem bilim adamı, hem de müzikolog kimliklerinin tümünü hak etmiş çınarlarımızından birini daha, sevgili (Prof. Dr.) Edip Günay(d.01.02.1931 Milas) Hocamızı (26 Temmuz 2010) sabaha karşı, bir süredir mücadele verdiği amansız hastalık sonucu, İstanbul’dan ayrılarak bir yıl önce yerleştiği Kuşadası/Aydın’da yitirdik. 79 yaşında aramızdan ayrılan değerli hocamız Prof. Dr. Edip Günay 27 temmuz Salı günü Kuşadası Türkmen Camii’ndeki öğle namazının ardından düzenlenecek törenle Kuşadası Adalızade Mezarlığı’nda toprağa verildi… Ailesine, öğrencilerine ve müzik camiamıza başsağlığı diliyoruz. devamı »



Arabesk teriminin müzikten ziyade bir yaşam tarzı olduğu, Türk müziği içindeki kullanımı konusunu belli başlı birkaç yazarın müziksel değil, sosyal yaklaşımlarından okuduk… O. Gencebay’ın serbest müzikleri ve benzer ezgilerdeki söz içeriği; “kaç-göç toplumu”nun varoş felsefesi gelişimi hakkında fikir verse de, nereye kaydığı konusundaki ayrıntı; çıkış kaynağını, yani arabeski fersah fersah aşmıştır… Ya Türkiye arabeskine kaynak olduğu söylenen 1950-60’lardan bu yana Tunus, Cezayir, Mısır ve komşusu ülkelerin benzer müzik arşivleri?(*).. devamı »


Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali 2010

Eklenme Tarihi : 23 Tem 2010 | Kategori: Festivaller


Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali 24 Temmuz – 8 Eylül 2010 tarihleri arasında Bodrum’un Gümüşlük beldesindeki tarihi Eklisia Kilise’de gerçekleştirilecek. Festival öncesinde düzenlenen basın toplantısında bir araya gelen Festivalin Sanat Danışmanı Devlet Sanatçısı Gülsin Onay, Festival Sanat Yönetmeni Eren Levendoğlu ve Gümüşlük Belediye Başkanı Mehmet Tire birer konuşma yaparak 7. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Fesitivali’ni tanıttılar… devamı »



« Önceki Yazılar   |   Sonraki Yazılar »



Hoşgeldiniz