…Sanatı “folklor”dan ayırmak da büyük önem taşır. Folklor, “halk bilgi ve becerileri” demektir. Sanat ise uzmanca ve dizgesel bir yetişmeden geçmiş, tarihsel ve uluslararası karşılaştırmalar yaparak dalının türlü anlatım yol ve içeriklerini incelemiş kişilerin insan duygu ve düşüncelerini anlatıma kavuşturan yaratılarına verilen addır. Kültürel çağdaşlaşma, folklor düzeyinden sanat düzeyine yükselme başarısı demektir… Ne yazık ki 1950′lerle birlikte müziğimiz, gerekçesiz olarak “Türk müziği çok sesli olmaz!” diye tutturan dayatmacı bir siyasal ve yönetsel hoşgörüsüzlüğün baskısı altına sokulmuştur… devamı »



Bugün repertuvar arşivlerimizde zengin bir makam sayısı içinde 505 bestesi bulunmaktadır. Bu bestelerin her biri, melodi, seyir, geçki ve kompozisyon özellikleri bakımından adeta ders nitelikli örneklerdir… Beste üretirken öylesine fedakar ve hızlı bir mesai içindedir ki, hayatının son yıllarında , “… tedavi olmak için gittiği ABD’den dönüşünde; kendisini karşılayan o dönemin Kültür Bakanı’na, ‘ Devlet’e olan şükran borcumu ödemek için 73 besteyle dönüyorum ‘ dediğinde, Kültür Bakanı kendisine; ‘ Öyle şey olur mu? Bir sanatçı devletine borçlu olur mu hiç. Asıl devlet, sanatçısına şükran borçludur ve borçlu olmalıdır. Yaptığı hizmetlerden dolayı’ şeklinde …” devamı »



Mıskalın atası olarak kabul edilen panflüt Neolitik Çağ’dan beri kamış sayısı değişik olmak üzere bir çok müzik kültüründe görülen çok eski bir müzik aletidir… Yunan mitolojisine göre Pan, Syrinx adlı su perisini kovalarken Syrinx bir ırmağa girer ve tanrılar onu kamış haline getirir… Evliya Çelebi Mısır’a yaptığı seyahatte kullanılan çalgılar içerisinde mıskalı da saymaktadır. Çalgı, İran’da ise muştak adı ile kullanılmaktaydı… Mıskal’ın yapısı hakkında ayrıntılı ilk bilgiyi Abdülkâdir Merâgî (1360-1435) verir… 1780’de III. Selim’in tahta çıkışından sonra mıskalın saray müziğinden uzaklaştığı görülür… devamı »



Işık Doğu’dan yükselir sözünden hareketle yollara düşmüş bir müzik seyyahı… En ücra köşelerde, yurdunun en doğusunda ışığı arayan bir aşık, bir gerçek virtüoz Hasan Cihat Örter… Dünyanın müziğini kendi dünyasıyla harmanlamış, özünü kaybetmeden evrenseli yakalayabilmiş bir büyük sanatçı Hasan Cihat Örter. Geleceğin müziği adeta şekilleniyor ellerinde… Halkımızın gerçek sanatçıları görmeye ne kadar ihtiyacı olduğunu Örter’in Elazığ konseri sonrasında çok daha iyi anladım… devamı »


Tutkalsız Bağlama Olur mu?..

Eklenme Tarihi : 26 Kas 2009 | Kategori: Haberler, Çalgılar


Sivas’ın bağlama yapımcılarından Şentürk İyidoğan’ın son denemesi hayli ilginç ve merak uyandırıcı. “Tutkalsız bağlama”… Hiçbir ek yerinde tutkal kullanılmayıp, ustanın kendine özgü “geçme” tekniğiyle imal edilen bağlama, aynı zamanda balta ile şekil verilmesi ve oyulması nedeniyle “balta bağlama” olarak da adlandırılıyor. Çalgının yapım tekniğinin işlevsel olup olmadığının ancak aradan yıllar geçtikten sonra anlaşılabileceğini de ayrıca belirtmek gerek… Haber şöyle: devamı »



620 mülk sahibi ve yüzlerce kiracı vardı Sulukule’de ikamet eden. Nüfus ise 5 bin kişiydi. TOKİ, Arnavutköy Taşoluk mevkisinde evler yaptı ve kurayla 340 Roman aileye ev verdi. Diğerleri kader rüzgârının önünde savrulup gidiverdi her bir yana. Ziller, defler, klarnetler, keman, kanun, darbuka ve cümbüşler, oryantal kızların tül etekleri gibi uçuşup yoklaştılar… Tez zamanda Taşoluk şanslılarının (!) da akıbeti aynı oldu. Ne hayatlarında ilk kez karşılaştıkları, orta parası, kapıcı maaşı, doğalgaz faturasını ödeyebildiler, ne de kutu kutu evlerin komşusuz hayatına uyum gösterdiler. 3 otuz paraya devrettiler tapularını. Telaşla tüketip harcadılar o küçümen meblağları. Çünkü Çingene geleneğiydi, böyleydi; Roman’ın parası yarına kalırsa bayatlardı… devamı »



Türk musikisi tutkunu iseniz NTV Radyo’ da iki usta gazeteci Mehmet Barlas ve Oğuz Haksever’ in hazırlayıp sundukları ‘MAKAM FARKI’ isimli programı kaçırmamanızı tavsiye ederim. Bir saat süreli programda lezzetli bir sohbet yanında musikimizden seçkin yorumlar da yer alıyor… İzlediğimiz(21 Ekim 2009) Makam Farkı’nda ilk bölüm Alâeddin Yavaşça’ ya ayrılmıştı… devamı »


Ayazağa Kültür Merkezi’nin Politik Dramı…

Eklenme Tarihi : 24 Kas 2009 | Kategori: Haberler


İstanbul Ayazağa’da 60 dönümlük sahada, içinde üç tarihi köşk bulunan yeşilliklere nazır bir kültür merkezi yapılması planlanmıştı yıllar önce. Birinci Ordu’ya ait arazi Askeriye tarafından Kültür Merkezi yapılmak üzere devredilmişti. Aradan on yıllar geçmesine rağmen proje bitirilememiş kültürel acılıkta bir öykü olarak hala karşımızda duruyor. Bu “kültürel acı” öyküsünü değerli yazar Hıncal Uluç politik trafik kavşaklarından açıklıkla kaleme almış: “…Günler, haftalar, aylar geçti ve haber geldi.. 50 milyon dolar harcanarak kaba inşaatı tamamen biten inşaat, temelinden dinamitlenecek, arazi dümdüz edilecek, yerine, seyircilerin ayakta rock konserleri izleyeceği bir disko benzeri şey yapılacakmış.. Kalan araziye de villalar dikilecektir her halde…

devamı »



En eski ve en güzel kelimelerimizden biri. Bin yıl önce atalarımız onu Arapça kef-vav-kef harflarıyla yazarlarmış. Demek küğden başka köğ, kök, göğ, gök, kük, güğ ya da gük okunabilirmiş. Kelimeyi tanımıyan, ancak arap harflı yazılışını gören son kuşaklar bu yüzden onu kök ya da köğ biçiminde okudular… Oysa kelime ve türevleri Anadolu’da bugüne dek hep –ü ile kullanılagelmiş: devamı »



İTÜ TMDK Ercümend Berker Kütüphanesi Açılıyor… 35 yıldır ilk kez bir kütüphaneye kavuşacak olan İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı uzun ve azimli bir çalışma sürecinin meyvelerini topluyor. İTÜ Rektörlüğü’nün ve bağışçıların katkılarıyla oluşturulan, ad olarak da Konservatuarın kurucularından ve ilk Müdürü Ercümend Berker’in ismi verilen kütüphane işleviyle anlamlı bir gün olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bilim dünyasına kapılarını açıyor.. Hiçbir özel kütüphanenin, koleksiyonun ve arşivin sahibine yar olmadığı, hatta kişinin vefatından sonra tarumar olduğu tanıklığı ve gerçeği göz önünde getirildiğinde kütüphaneye kitap bağışının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır… devamı »



Kurulduğu günden itibaren geleneği tahrip etmeden, halk müziğimizde yeni kapılar arayan bir topluluk Bengi Bağlama Üçlüsü. Okan Murat Öztürk’ün fedakârlıklarıyla kurulan ve yine onun gibi halk müziğine ve bağlamaya gönlünü vermiş Özay Önal ile Erdem Şimşek’ten oluşan üçlü, bugün yirmi yaşında. Ülkemizde ve yurtdışında verdikleri konserlerle halk müziği ve bağlamanın yeniden gündeme gelmesinde büyük katkıları olan topluluk, geçtiğimiz günlerde ‘20. Yıl Albümü’nü (Kalan Müzik) sevenleriyle buluşturdu… devamı »



Yurt dışına giden müzik mensuplarını kim neye göre belirliyor?… “Türk günü” adı ile anılan etkinliklere katılanların müzik kalitesi sürekli sorgulanıyor…Çok iyi salonlarda yapılan konserlerde seyircinin az olması neyi ifade ediyor?… Peki kimlere konser veriliyor? Konsere gelenler yabancılar mı, gurbetçiler mi? Aldığımız bilgilere göre, vatan özlemi çeken bizin insanlarımız… O zaman, yurt dışı konserinin avantajı, kültürümüze/tanıtımımıza katkısı var mı? Aynı kısır döngü içinde kalınacaksa, abartmak, hava atmak, büyüklenmek doğru mudur?… devamı »


Gültekin Oransay Paneli…

Eklenme Tarihi : 19 Kas 2009 | Kategori: Kongre.simp.panel


İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü, Gültekin Oransay’ın(1930-1989) aramızdan ayrılışının 20. yılında önemli bir panele ev sahipliği yapıyor. 2009 tarihi aynı zamanda Gültekin Oransay’ın Müzikbilim eğitimini o zamanki adıyla Ege Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ilk kezine akademikleştirmesinin de 35. yıldönümü… Panelistler: Prof. Yalçın Tura, Prof. Ruhi Ayangil ve Oransay öğrencileri Prof. Dr. Feza Tansuğ, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Daloğlu, Dr. Ayhan Sarı ve Tuğrul Göğüş. Panel’i San. Öğr. Gör. Süleyman Şenel yönetecek. Tarih 20 Kasım 2009 Cuma, saat 14.00, Yer: İtü Sosyal Tesisler Konferans Salonu/Maçka kampusü… devamı »


Ney Yapımcısı ve Neyzen Sencer Derya …

Eklenme Tarihi : 18 Kas 2009 | Kategori: Değerlerimiz


Ney, içindeki sırrı açığa çıkaracak neyzenlerini, ney yapımcılarını arıyor yüzyıllardır. Gelmiş geçmişlerden kimisi ney üfledi, kimisi de kamışı ney çalgısına dönüştürdü. Çoğu neyzenimizin kendi neyini açmasından dolayı “müzik tarihimizde” ayrıca ney yapımcılığı gelişmedi. Sencer Derya aynı zamanda bu işin yapımcılığına soyunmuştu… Yıllarca ney açtı.  Neye heves edenlere, içindeki sırlarını ışık etme fırsatı verdi. İşte o Sencer Derya’ ki 17 Kasım 2009 günü öğleden sonra aramızdan maddeten ayrıldı… Ödemiş’te yaşayan, Ödemiş’te aramızdan ayrılan ney Derya’mızın cenaze töreni 18 Kasım 2009 öğle namazından sonra Ödemiş’te ifa edilecek… devamı »


TRT 4 Yenilendi, TRT Müzik Oldu…

Eklenme Tarihi : 18 Kas 2009 | Kategori: Haberler


Tasavvuf müziğinden rap’e, poptan sanata ve cazdan halk müziğine müziğin her dalının yer alacağı TRT Müzik’in yayın akışı dörde bölünüyor. Yüzde ellisi Türk halk ve sanat müziğine ayrılan kanalda geriye kalan yüzde ellilik dilim popüler ve diğer etnik müziklere ayrılmış… Yeni kanalın en önemli özelliklerinden biri de arşiv görüntülerini izleyiciyle buluşturacak olması. devamı »


Mavi Senfoni’k Rekor: 2.2 Milyon TL…

Eklenme Tarihi : 18 Kas 2009 | Kategori: Müzik Dışından


Burhan Doğançay’ın ‘Mavi Senfoni’ adlı büyük boy tablosu Antik AŞ. müzayedesinde 2.2 milyon liraya satılarak bir rekora imza attı. Doğançay ise yaşayan en pahalı Türk ressam oldu. 1 milyon liradan açık artırmaya çıkan 162X285 cm. boyutlarındaki ‘Mavi Senfoni’ için çekişme müzayedeye telefonla katılan bir koleksiyoner ile salondaki bir koleksiyoner arasında yaşandı. 50 ile 100 bin liralık artışlarda devam eden açık artırma sonucunda ‘Mavi Senfoni’nin yeni sahibi, telefonla katılan Yıldız Holding Yön.Kur. Başkanı Murat Ülker oldu… devamı »



Kültür endüstrisi söz verdiği konularda tüketicileri sürekli aldatmaktadır… Pop müzik, tüketim açısından “fast food” tüketimine benzemektedir… Küreselleşme süreci başlamadan önce de, Türk insanı, ulusal sazımız olan bağlamayı hep utanarak, utandırılarak taşımış, çoğu zaman içe dönük hareket etmek zorunda kalmıştır…. Türk Halk ve Sanat Müziği dinlemek, sanki çağdışı kalmakla eşdeğer bir psikolojik baskı yaratmaktadır….Küreselci yerelleşme (glolakizasyon) sürecinde yerel milliyetçilik akımlarının etkisiyle birçok plak şirketinden Türkçe dışı çeşitli kaset ve CD’ler yayınlanmıştır….Ulusal müzik ürünlerinin yeniden-üretimi ve tüketimi bilinçli ulusal politikalar gerektirir… devamı »



Geleneksel musıkimiz repertuarının ön saflarında yer alan bir çok şarkının güfte yazarı Mehmet Sâdi Bey, maalesef müzik mahfillerinde adından pek söz edilmeyen büyük bir şair ve güfte yazarıdır. Yazdığı şiirler, başta Hacı Arif Bey ve Şevki Bey gibi zirve bestekârlarımızın muhteşem bestelerini meydana getirmiştir. “ Bakmıyor çeşm-i siyah feryâde” yi duyan her musıkişinas bunun nihavent makamında bir Hacı Arif Bey şaheseri olduğunu bilir de, bunların arasında kimi, güfte yazarının kim olduğunu bilmez ve hatta kim olduğunu merak dahi etmez. Bu önemsenmeyiş, musıkîmizde alışılagelmiş umursamazlıkların başında gelir… devamı »



Son Fifre Takımı 1959-1960 ders yılında -3500 öğrencisi bulunan- İstanbul/Selimiye Askeri Ortaokulu’nda Okul Komutanı Kur.Alb. Ferit Erdoğan‘ın da destekleriyle Bando Kıdemli Başçavuş Abdullah Uygur yöneticiliğinde kurulmuş, okul kapanana kadar da faaliyetlerini sürdürmüştür. Fifre, yanflüt ailesinden 6 delikli tek perdeli, bazılarında yarı Boehm(*) kapakçık düzeneği bulunan, 34-35 cm. boyunda abanoz ağacından imal edilen üflemeli bir çalgıdır. devamı »


Geleneksel Türk Müziği Üvey Evlat mı?..

Eklenme Tarihi : 13 Kas 2009 | Kategori: Fikir Yazıları, Haberler


İzmir’de müzik alanında yapılan etkinlikleri, uzun süredir yakından izleyen duayen sanatçılar, Türk Sanat Müziği’nin adeta üvey evlat muamelesi görmesinden yakındı. Eski Devlet Bakanı ve Bestekâr Yılmaz Karakoyunlu’dan Devlet Sanatçısı İnci Çayırlı’ya, Devlet Sanatçısı ve Devlet Korosu kurucu şefi Dr.Teoman Önaldı’dan Devlet Sanatçısı Kutlu Payaslı’ya, İzmir’de Konservatuvar ve Devlet Korosu’nun temellerinde harcı bulunan Dr.Ayhan Sökmen’den Bestekâr Dr.Ümit Mutlu’ya, Bestekâr Kaya Bekât’dan Müzikbilimci Dr.Ayhan Sarı’ya müzik insanlarımızın görüşleri… devamı »



« Önceki Yazılar   |   Sonraki Yazılar »



Hoşgeldiniz